elli

55.3K 4K 2.1K
                                    

"Ya kardeşim ben canını bire düşürmüşüm zaten, sen gelip çalıyorsun." dedim dişlerimi sıkıp parmaklarımı oynatarak oyunu oynarken.

"Hadi be ordan." dedi oyunda tanıştığım genç çocuk. İki el atmıştık onunla ve gerçekten çok iyi oynuyordu.

"Bir daha bayılırsan seni ayıltmayacağım." dediğimde güldü.

"Ay ay ayıltmayacak mısın." dediğinde sırıttım. Tam o sırada kapıdan içeri Özcan girdi.

Benim sırıtan yüzüme baktığında oyunda tanıştığım, adını bilmediğim çocuk konuşmaya devam etti. Birden kötü bir şey yapıyormuşum gibi telaşlandım.

"Aşkım..." dedim Özcan'a gülümseyerek. Özcan yanıma yavaş yavaş geldi.

"Efendim hayatım." dedi çocuk gülerek. Özcan'ın kaşları anında çatıldı.

"Sen sus lan." dediğimde çocuk daha çok güldü. Mikrofonu ve onun sesini kapattım acilen ve oyundan çıktım.

"O kimdi?" dedi ama saniyeler içinde gözünün altındaki damar bile belirginleşmişti.

"Adını bilmiyorum, oyunda denk geldim. Gevşeğin teki işte." dediğimde gözlerini açıp kapattı ve kafasını sabır dilenir gibi iki yana salladı.

"Emre, bir daha oynayacaksın şu oyunu. Oynayacaksan da tek gireceksin." dedi gözlerimin içine bakıp.

"Tamam tamam. Kızma." dedim telefonu kenara bırakıp yataktan kalkarken. Yanına gidip kafamı kaldırdım. Çok uzundu ya.

"Sen ikidir yanlış kişiler ile konuşuyorsun, sonun hayrolsun." dedi kafasını eğip kaşlarını kaldırıp.

"Bela çekiyorum ben." dediğimde kafasını kaldırıp pencereye baktı öylesine.

"Aynen aynen." dedi ve cebinden sigara çıkarırken pencerenin önüne gitti.

O sigarasını yakınca ben etrafı kontrol ettim. Akşam vaktiydi ve içeride yemek hazırlanıyordu. Çocuklar ise çizgi film izliyordu.

"Öziii..." dedim yanına gidip. O yaktığı sigaradan bir duman çekerken göz kırpıp bana baktı. Pencerenin kenarına yaslanmıştı.

"Gitmeme de az kaldı." dediğimde anında morali bozuldu.

Ben yanına gidip dibine girince güneşliği çekti anında. Bana güven olmuyordu çünkü. Küllüğü dizinin üzerine alırken biraz daha oturur pozisyona geldi.

"Bizim okullar açıldıktan on beş ya da yirmi gün sonra gideceksin değil mi sen?" diye sordu. Kafamı salladım ve elimi bacağına koyup parmak ucumla okşamaya başladım.

"Evet, devamsızlık bizim okulda pek önemli değil. Ama daha fazla da duramam." dedim. Elim yavaş yavaş yukarı çıkıyordu.

"Neyse buna da şükür." o sigarasını içip oynaşmama izin veriyordu.

"Ben gittikten sonra sen de geleceksin değil mi?" diye sordum. Sıkıntılı bir nefes aldı, zor olacaktı gelmesi sanırım.

"Yani elbette geleceğim, ama hemen mi olur bilmiyorum." biraz daha yanaştım.

O benim yüzüme bakarken benim bakışlarım alt yerindeydi. Elim haşmetlisinin üzerinden geçip kemerine değdi.

"Sen halledersin yiğidim." dedim kemerinin soğuk demir kısmıyla oynarken.

Sigarayı benden uzaklaştırdı ve diğer elini kaldırıp çenemi tuttu. İlk kapıya baktı, daha sonrada aralık dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Kısa bir öpücüktü ama kalbimi hızlandırmaya yetmişti.

"Yiğidin seni yesin." dedi çenemi hafifçe savurup. Döverek sevmemek için kendini zor tutuyordu sanki.

Tam ben bir şey diyecektim ki annesi içeriden bize seslendi. Muhtemelen yemek saatiydi. Kaynanam oğlunun benimle oynaştığını hissedip ayırmıştı galiba. Kıskanç.

Birden çok sevdiğim kadına düşmanlık besleyince kendimi sinsi Ferhunde gibi hissettim. Kafayı yiyordum.

Özcan sigarasını hızlı hızlı içerken ben son ellemelerimi yapıp haşmetlisine kadar okşadım. Çocuk çadır dikecekti neredeyse.

Sigarayı küllüğe bastırıp damarlı, kemikli uzun eliyle onu kaldırıp pencerenin kenarına koydu. Yakamdan tutup boynumdan sıkıca öpüp bıraktı ve omzundan tutup içeri doğru ilerletti.

İkimizde sofraya geçtiğimizde bir süre sonra babası da gelmişti. Neyse ki bu sefer ablaları kendi evlerinde yemek yiyordu da yer açılmıştı. Tabi yine de bu biraz da olsa Özcan'a yaslanmama engel değildi.

"Kurban.." dedi annesi herkes yemeğini yerken. Özcan çorbasını içerken kafasını kaldırıp baktı. Babası göz ucuyla bakıyordu.

"Şu bizim boştaki tarla var ya, oraya bir ahır yapılacak." dedi annesi. Özcan babasına kaçamak bir bakış atıp daha sonra yeniden annesine baktı.

"Orası satılacaktı?" dediğinde annesi ayran bardağını eline aldı.

"He kurban ama vazgeçtiler." dedi ve durdu. "Sen oraya git diğer gün, ayarlama yap he kurban?"

Özcan kaşığı çorbanın içine bıraktı. Bir bana baktı, bir de annesine.

"Tamam, Emre'de benimle gelir. Birkaç gün kalırız?" dediğinde kalbim hızlanmıştı. Annesi gülümseyerek bana baktı.

"Sana yardım eder, olur." dedi memnuniyetle.

Özcan kafasını sallayıp bana baktı, sakin duruyordu ama ne düşündüğü biliyordum. Sanırım bu sefer haşmetliyi yiyecektim.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin