kırk bir

61K 4.1K 3.1K
                                    

Buz gibiydi.

Hava bildiğin buz gibiydi ve ben bu soğuk havada duş almıştım. Evde olsa günlük duş alırdım ama burada beşinci günüm olmasına rağmen ancak girmiştim banyoya.

Tabi bunun için önceden Özcan'a söyleyip onun banyoyu falan ayarlamasını beklemiştim. Doğalgaz olmadığı için soba yakıyorlardı. Ve ben nasıl yakıldığını bilmiyordum.

Dişlerim titrerken salona girdim. İki ve üç numara harici kimse yoktu salonda. Onlar yere oturmuş televizyondaki çizgi filme aşk dolu bakışlar atarken ben direkt sobanın başına geçtim.

"İki numara." dediğimde bu sefer cidden ikinci numara bakmıştı. Gülümsedim. "Abin nerede?"

"Amcaya gitti." çok tatlı konuşuyordu sıpa. Abisine çekmiş.

"Tamam." dediğimde o yeniden televizyona döndü.

Elimi ısıtmaya başlamıştım ki kapı açıldı. İçeri Özcan ve ablası girdi. Kürtçe bir şeyler konuşuyorlardı. Özcan'ın gözü direkt beni buldu ve süzdü. Ardından ablasıda bana döndü ve gülümsedi.

"Yavru köpeklere benziyor." ablasına gülerken yanıma geldi.

"Bu arada köpeklerden de korkarım." ablası kardeşlerinin yanına giderken kahkaha attı. Üç numara neredeyse tüm köye benim civcivden kaçtığımı anlatmıştı. Özcan'ın babası bile alttan alttan gülünce acayip derecede utanmıştım.

"Saçını kurut." Özcan'ın sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Kafasını sobaya eğip, elini uzatmıştı.

"Sobanın başında kurur zaten." dediğimde sesini çıkarmadı.

Ben onu izlerken bakışlarım dudaklarına kaydı. Beni öpmüştü...

"Çok fazla bakma." dedi bana dönmeden. İlk anlamasamda daha sonra hızla kafamı çevirdim. Ablası buradaydı ve korkuyordu... Ölmekten.

İçim bir garip olduğunda moralimde bozulmuştu. Daha yeni yeni kendime gelmiştim ama ufak bir hareket bile depresyonumu tetikliyordu. Bu sefer ayrı kaldığımız için değil, ya ayrı kalırsak düşüncesi ile.

"Elif!" Özcan'ın annesi bağırdığında irkildim. "Sofrayı ser."

Elif abla ayağa kalkıp gittiğinde Özcan'ın bakışları bana çevrildi. Sanırım moralimin bozulduğunu anladı ama ben üzülmesin diye gülümsedim.

"Annen bugün köfte yapmış, çok severim." dediğimde onunda dudakları kıvrıldı. Omzunun üstünden arkaya bir bakış attı, daha sonrada kardeşlerine.

Kimsenin olmadığını anlayınca elini kaldırıp yanağıma koydu ve baş parmağı ile okşadı. Gözlerim kapanırken yanağımı hafifçe geriye itip dudaklarımı bileğine yakın yere bastırdım.

Titrek bir nefes aldığında bir daha öptüm, elini yavaşça çektiğinde toplasan beş saniyelik bu temas bile bana yetmişti. Şimdi de gözlerimin içine derin derin bakıyordu.

Ablası içeri girince önüme döndüm. Ablası sofra bezini getirip serdi. Daha sonra ise diğer kardeşleri ufak ufak tabak, salata gibi malzemeleri getirmişti.

Özcan'ın yanından ayrılıp yardım edebilmek için yanlarına gittim. Sofrayı hazırlaması da, toplaması kadar zordu. Çok fazla kişi olduğundan her şeyi zor oluyordu.

En sonunda sofra kurulduğunda Özcan'ın babasını bekledik. Babasıda gelince sofraya oturduk. Her zaman olduğu gibi Özcan'ın yanına oturdum. Bacağı bacağıma değiyordu, kolumu yaslamıştım yine.

Özcan'ın babası ve annesi Kürtçe konuşmaya başladılar. Aslında tüm sofra aynı dili konuşuyordu. Ben bir tek mal gibi kalmıştım.

"Özcan.." dediğimde Özcan salataya çatal saplayıp kafasını eğdi ve gözlerini bana çevirmeden beni dinlediğini belirtti.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin