kırk dokuz

58.2K 4K 2.4K
                                    

Banyodan çıkıp titreye titreye odaya gittim. O sırada Özcan'ın annesi ile konuşuyordu. Saçım ıslak bir şekilde önünden geçerken beni süzdü ama ben şuan ona cilve yapamayacak kadar üşüyordum.

Banyo ve odaların arası aşırı soğuktu. Özcan'ın odası da soğuk olduğu için hızla salona geçtim. Çocuklar yine televizyona bakıyordu. Kış günü yapılacak başka bir şey yoktu çünkü.

Sobanın önüne gidip ellerimi ısıttım. Omzumdaki havlu ile diğer yandan da saçlarımı kurutmaya başladım. O sırada annesi ve Özcan içeri girdi.

"Daye, ben diyeceğimi dedim. Diğer Camii'ye gideceğim." dediğinde annesi ofladı.

"Kurban bak herkes Özcan nerede diyormuş babaya." Özcan gözlerini devirdi ve yanıma geldi.

Düşünceli görünüyordu, öyle dalmıştı ki bir an boynuma yönelecek gibi oldu ama kaşlarını çatıp kendini geri çekti.

"Emre oğul, sen de hele bir şeyler." zar zor Türkçe konuşuyordu. Özcan'a baktım.

"Yani şimdi annen haklı keke." dedim, kusura bakma Özcan. Kaynanama kendimi iyi göstermem gerekiyordu.

Anladığım kadarıyla Özcan uzun zamandır babasının gittiği Camii'ye gitmiyordu Cuma namazı için. Bu yüzden annesi çıkan dedikodulardan dolayı bugün babasının gittiği Camii'ye göndermeye çalışıyordu.

"Emre sen karışma." dedi elini sobaya tutup ısıtırken.

"Niye? Konuş Emre oğul." dedi annesi beni savunurken. Diğer yandan da kenarda duran yastıkları çırpmaya başlamıştı.

"O Camii'ye gideceğiz." dedim sert olmaya çalışarak. Özcan bana döndü bir anda. Kaşları havalanmıştı.

Korkunca hafifçe gülümsedim ve yanına iliştim. O kadar abartmanın lüzumu yoktu.

"Aşkım beni seviyorsan." diye fısıldadım yavru köpek bakışları atarken.

Derin bir nefes aldı. Hassas noktasından vurmuştum. Birden hassas noktasının ben olduğumu düşününce içim garip olmuştu. Yine EmreSu hazretleri ortaya çıkmıştı.

"Tamam." dedi pes etmiş bir tavırla. Aslında gitmeye gönlü vardı bunu anlamıştım ama verdiği sözü çiğnemek istemiyormuş gibiydi.

"Oh..." dedi annesi sevinçle. Kadının üzerinden bir yük kalkmış gibiydi.

"Hadi hazırlan da gidelim." dedi Özcan bana bakıp. Kafamı salladım ve salondan çıktım. O da peşimden gelmişti.

Odanın kapısını kapattığında göz ucuyla ona bakıp valizime yöneldim. Efendi giysiler giyinmem gerekiyordu.

"Sen emin misin Camii'ye geleceğinden. Zorunda değilsin." dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. Gitmek istiyordum çünkü bütün erkekler gidiyordu bu ailedeki.

"Yok,geleceğim." dedim bir kazak ve pantolon çıkarıp önüme döndüm.

Onun gözlerinin içine bakarak eşofmanımın ipini söktüm. Anında kafasını çevirdi. Camii'yr gideceğimiz için bakamıyordu. Sırıttım.

Ben üstümü giyinirken o telefonu ile oynamaya başlamıştı. Kazağımı aşağı çekip yanına gittim ve siyah örgü kazağının üzerinden omzunu öptüm. Anında bana döndü.

"Hadi gidelim beyim." dedim gülerek.

Dişlerini sıkıp elini kaldırdı saçlarımı karıştırdı. Öpemiyordu, dokunamıyordu çünkü gusül kesin giderdi bir dokunursa. Zaten o geceden sonra patlamaya hazır volkan gibi geziyorduk etrafta.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin