elli dört

51.8K 3.8K 1.9K
                                    

"Kekee ben sizi çok seviyorum lan." Ahmet bağırarak sobaya doğru gidince gözlerimi sonuna kadar açıp acıyan kalçama rağmen hızla ayağa kalktım ve yanına koştum.

"Soba var soba!" diye cırladım ve Ahmet'i kolundan tutup geri eski yerine oturttum.

Arkamı döndüğümde gördüğüm manzara ile ofladım. Hepsi sarhoş olmuştu resmen. Özcan'da dahil. Tabi o daha ağır abi bir sarhoştu, diğerleri gibi saçma sapan hareketler yapmıyordu ama kafasının iyi olmadığı uzaktan bile belli oluyordu.

Onlar içmeye başladığında sanki Özcan ile seviştikten sonra hamile kalmışım gibi Özcan üzerime titremeye başladı. Yok sigara içme, yok alkolü fazla kaçırma. Beni engelleye engelleye aralarında bir tek ben ayık kalmıştım.

"Emre gel yanıma." dedi Özcan kolunu hafifçe açarken. Neyse ki hepsi de sarhoştu da ne yaptığımızı anlamıyorlardı.

Küçük adımlarla yanına gidip oturdum. Leş gibi içki kokuyordu. Sobadan ateş parçası havaya karışsa patlayıp gidecekmişiz gibi hissediyordum.

Normalde buluştuklarında sarhoş olmak için değil, su niyetine içiyorlardı o yüzden abartmıyorlardı. Ama şimdi hepsi coşmuştu.

Özcan yanına oturduğumda kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekti ve alnımdan öptü. Geri çekilecekken saçlarımı koklayıp bir daha öptü. Karnımda kelebekler uçuşurken o önüne döndü ve ikisinden bir yudum daha aldı.

"Özcan yeter, çok fazla içme istersen." dediğimde bana baktı, gülümseyip yanağımı okşadı ve yan koltukta oturmuş Devrim'e döndü. Bu sanırım işime karışma demenin kibar haliydi.

"Dün.." dedi Devrim birden. Bakışlarım ona kitlendi. Gözleri dolu doluydu ama dudaklarında hüzünlü bir gülümseme vardı. "Babamı rüyamda gördüm. O hani insanı güldüren bir gülüşü var ya, onu unutmak üzereydim. Rüyada öyle gülüyordu."

Anlatırken bir yandan mutlu ama diğer yandan da aşırı acı çekiyormuş gibi görünüyordu. Gözlerinden bir damla yaş düştüğünde bu düşüncem gözyaşı ile tescillenmişti. Üzüntülü bir nefes çektim içime.

"Hüseyin amcam.." dedi Hasan yüzündeki buruk gülümseme ile ve kafasını sağa sola salladı.

Sanırım eğlenme faslı bitmişti ve dertler ortaya dökülüyordu.

"Çok garip..." dedi Özcan gözleri bir yere dalmıştı. "Senin baban ruhu ile bile senin yanında. Ama benim babam yaşıyor olmasına rağmen..." dedi ve devam ettirmedi. Yutkunup gözlerini daldığı yerden çekip arkadaşına baktı. Daha fazla bir şey diyemedi.

"Sana şimdi böyle deme diyemiyorum çünkü haklısın." dedi Devrim. İkisi de aşırı derece sarhoşlardı ve biraz da olsa kelimeleri yuvarlıyorlardı.

"Lan.." dedi Özcan gülerek, ama bu da hüzünlü bir gülümsemeydi. İşaret parmağını göğüs hizzasında tutup Devrim'e doğru uzattı. "Bir kerecik bile sarılmadı bana. Yav sarılmayı geçtim bir kere bile benden memnun olmadı."

Yutkundum, onun böyle üzgün haline dayanamıyordum.

"Neden?" diye sorduğumda tüm bakışlar bana döndü. Özcan bana yandan bir bakış atıp gülümsedi.

"Çünkü ben onun istediği gibi bir evlat olmadım." dedi kafasını sallarken. Gözlerimin içine baktı ve dolan gözleri ile yeniden önüne döndü.

"Küçücükken düşüyordum ya, ulan ağlayamıyordum." dedi inanamıyormuş gibi. "Daha bebeyim bırak da canım yanınca ağlayayım değil mi?"

Sanırım babası ağlama dedikçe o daha fazla ağlıyordu. Aynı şimdi olduğu gibi. Onu ikinci defa ağlarken gördüğüm için tüylerim diken diken olmuştu.

"Delikanlı adam ağlar mı? Sen nasıl erkeksin? Ulan canım yanıyor canım." sanki babası ile konuşuyordu. Devrim ve ben sadece onu izliyorduk. İçinde tuttuğu ne varsa aklı başında değilken kusuyordu şimdi.

"Getirdiler kızı tekmelettiler. Ben yapmadım korudum diye orospu çocuğu Berat'ın önünde tokat attı lan resmen bana." dedi Devrim'in gözlerinin içine bakarken.

Hangi kız olduğunu bile soramadım. O cümleyi duyunca bile yüzümü buruşturdum acıyla. Özcan'a biraz daha yaklaştım.

"Zaten o günden sonra sizin bağlar koptu." dedi Devrim. Özcan yutkunup kafasını salladı.

"Onda zaten çoktan bağlar kopmuştu. Annemleri savunuyorum, onlara yardım ediyorum diye bile bana ters ters bakıyordu. O kızı savunmamda ona battı." dedi ve durdu. İnanamıyormuş gibi baktı.

"Ulan kız evden kaçıp hamile kaldığı için çocuğunu tekmeleyerek öldürmek hangi delikanlılık kitabında yazıyor? İnsanlık mı bu? Namusmuş. Namusunu siktiğimin evlatları." dedi sinirle.

"Orospu çocukları. O Berat hele...." dediğinde Özcan dişlerini sıktı.

"Amına koduğumun evladı." dedi sinirle. Şimdi acısı geçmiş yeniden sinire dönüşmüştü.

Bir süre sessizlik oldu ve Özcan bakışlarını bana çevirdi. Öyle bir baktı ki kendimi çok özel hissettim. Gözleri parlıyordu resmen.

Bana biraz daha yanaştı ve kafasını omzuma gömüp derin bir nefes aldı.

"Sen var ya.. sen benim tek umudumsun." diye fısıldadı.

O an bana olan sevgisini iliklerime kadar hissettim.

Arkadaşlarını umursamadan ona sıkı sıkı sarıldım. Kollarımın arasında o uzun boyuyla küçük bir çocuğa dönüşmüştü.

--

Marabaaa

Özcan'ın bilinmeyenlerini anlatayım dedim. Ama sarhoşken anlatması gerekiyordu çünkü Özcan ayık kafayla böyle konuşmaz. Emre'de çekindiği için soramazdı. En iyisi bu yöntemdi.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin