yetmiş beş

39.4K 3.2K 1.9K
                                    

Akif'den;

"Devo şöyle geçelim." dedim elimle kalabalık olmayan tarafı gösterirken. Beni duyması için biraz bağırmam gerekmişti.

Müzik sesinden yüzünü buruştururken kafasını salladı. Düğünlerde buradan daha fazla gürültü oluyordu ama basık ve karanlık bir bar olduğu için muhtemelen ona daha değişik gelmişti.

İkimiz gösterdiğim köşeye geçtiğimizde küçük, daire şeklindeki masanın önünde durduk. İlk başta bir uzak kalsa da dakikasında uyum sağlamıştı ortama. Böyle insanları seviyordum.

"Özcan gelir mi buraya?" dedim kulağına yaklaşıp. Umarım gelmezdi.

"Yok, Emre ile çarşıya gitmişlerdi. İşe başlayacak ya onun için takım falan almış. Sonra da eve geçti. Dinlenir biraz." kafamı salladım. Özcan ile bir derdim yoktu ama Emre ile sıkıntım büyüktü.

"Gidip biraz içki alayım. Bira mı içersin?" sorum ile birkaç saniye düşündü ve ardından kafasını salladı. Kendine güvenememiş olmalıydı ya da parası yoktu. Kafamı sallayıp yaslandığım yerden ayrılmıştım ki rahat edemeyip ona döndüm.

"Kardeşim paran falan yoksa ben ısmarlıyorum. Sonra hesaplaşırız, işe girince de sen ısmarlarsın." dediğimde kafasını hızla olumsuz anlamda salladı. Özcan ikiydi bildiğin.

"Yok, sadece bugün fazla abartmak istemiyorum. Öyle boğazım ıslansın diye bira içeceğim zaten." hiç itiraz istemeyen bir tonda söyleyince mecburen kafamı sallayıp bar kısmına doğru gittim.

Kalabalıktan geçip içki bölümüne geldim ve ikimize de bir bira söyledim. Ben de bugün fazla sapıtmak istemiyordum çünkü diğer gün uyanınca bir şeyleri hatırlayamayınca üzülüyordum.

İçkilerin hazırlanmasını beklerken yanımdaki iki genç önündeki tekilayı tek dikişte kafasına dikti.

"Nereye gitti?" diye sordu esmer çocuk. Müzik olmasına rağmen yanımda oldukları ve biraz kafaları iyi olduğundan net duyabiliyordum.

"Tuvalete gitti. Kafası.. yine iyi." kelimeleri yuvarlayarak söyledi kumral olan. Yaslandığım yerde ellerimi birleştirip umursamaz bakışlarla etrafı incelemeye devam ettim.

"Arkadaşlarından hiç kimse yanında değil. Hepsi kafayı bulmuş."

O sırada yanımdaki çocuk elini cebine koyup yanıp sönen telefonu çıkardı. Telefonu açıp kulağına götürdü ve sanki ses azalacakmış gibi benden yana dönüp eğildi.

"Alo.. Evet, merak etme sen kardeşim. Dün yaptığının cezasını veririz biz siktiğimin Selim'ine." dediğinde kaşlarım çatıldı ve hızla onlara döndüm. Başka bir Selim'de olabilirdi.   Evet tek Selim, Selim Yetkin değildi ya bu İstanbul'da.

Onlar yanımdan giderken önüme koyulan içkileri yeni görmüştüm. Aklım hâlâ onlarda kalırken Devrim'in olduğu masaya yaklaştım. O telefonunu çıkarmış bir şeyler yapıyordu. Ortamdan soyutlanmıştı. İçkisini götürüp masaya koydum. Kafasını kaldırıp içkiye baktı.

"Eyvallah kardeş."

Geri telefonuna döndüğünde içki bardağındaki parmağımı hızlı hızlı vurmaya başladım. Bu bir şey için heyecanlandığımda yaptığım bir hareketti. Etrafıma bakındım bir şeyi görmek amacıyla. En sonunda en köşede dikkatimi hiç çekmemiş olan tarafta Selim'in arkadaşlarını dağıtmış bir vaziyette görünce gözlerim sonuna kadar açıldı.

"Devo, ben geliyorum hemen." dedim ani bir kararla. Onun bir şey demesine izin vermeden ilk sakin adımlarla kalabalıkta ilerledim ama çıkış kapısına yaklaşınca adımlarımı hızlandırdım.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin