seksen sekiz

36.6K 3.3K 2.4K
                                    

Girdiğim apartmanda ezbere bildiğim katı çıkarken üzerimde hem bir hinlik vardı hem de garip bir çekingenlik. Yaptığım yüzsüzlük ağır bir şekilde yüzüme vurulursa sanırım bir daha asla yüzüm gülmez, sürekli bu utanç anını düşünürdüm.

Kapının önüne gidip zile bastığımda saniyeler sonra Devrim açtı kapıyı ve beni görünce sırıttı. Ona mesaj atıp Özcan ne yapıyor diye sıkıştırınca gel kendin gör diyerek beni eve davet etmişti. Daha sonra ise Akif evde yok rahat rahat gel diye de eklemişti. Akif konusunda neden böyle dediğini anlamasam da fazla sorgulamadım.

"Kalmaya mı geldin yoksa gidecek misin?" diye sordu ben ayakkabılarımı çıkarırken. O da kapıyı kapattı.

"Babamdan kalmak için izin aldım." dedim, tabi yüzsüzlüğüm yüzüme vurulmazsa.

"Kim geldi keke?" Özcan'ın sesi içeriden televizyon eşliğinde gelince karnımda yine bir hareketlenmeler oldu.

"Kısa boylu, civcive benzeyen biri var kapının önünde." dedi Devrim dalga geçerek. Bu olay ona yaramıştı, eğleniyordu pezevenk.

"Emre'nin ne işi var lan burada?" Özcan'ın sesi gittikçe yaklaşıyordu. Saniyeler sonra karşımda belirdi.

Üzerinde beyaz bir tişört, altında ise gri eşofmanı vardı. Tişörtünün ucu çok az katlanmıştı ve saçı da dağınık duruyordu. Muhtemelen kendi evinde yaptığı gibi televizyonun karşısında iki seksen uzanmıştı.

Kaşlarını çatmış bana bakarken gülümsemek istedim ama ben de çattım kaşlarımı. Yumuşak yüzümü gösterirsem bana kıyamayacağı için içindekileri bastıracak ve daha kötü olacak diye düşünüyordum. Şimdi ikimizde serttik ve şartlar eşit gibiydi.

"Niye geldin?" diye sordu bu sefer bana. Devrim aradan aradan tüymeye başlamıştı. Özcan'ın yanından geçerken onun gözleri hâlâ bendeydi.

"Devrim çağırdı bende geldim. Sana mı geldim?" diye sordum kaşımı kaldırarak. Şimdi siktir git evimden dese tüm bu özgüvenim içine kaçardı.

Bir şey söyleyecekti ama daha sonra vazgeçti. Derin bir nefes alıp bıkkınca geri bıraktı. İtiraz etmeyeceğini anlayıp omuz silkerek içeri ilerledim. Yanından geçerken değmemeye özen gösterdim.

İçeri geçtiğimde bir aksiyonlu bir filmin oynadığını gördüm. Demek ki bugün her normal insan gibi oturup film izleyeceklerdi. Bu durum aşırı derecede hoşuma gitmişti. Uzun zamandır hayatımız on sezonluk yaz dizisi gibiydi çünkü.

"Hangi filmi izliyorsunuz?"

"Ben efsaneyim." dedi Devrim koltuğa oturmuş hiç beni umursamadan.

"Senden efsane olmaz, ancak göt olur." dediğimde yanımdan geçen Özcan bana ters ters baktı. Bu da babam gibiydi aynı.

"Çok komiksin Emre keke." dedi Devrim yüzünü buruştururken.

Özcan gidip çaprazdaki koltuğa oturdu ve bacaklarını yaydı. Öyle haşmetli duruyordu ki yutkundum. Ben nereye geçeceğimi bilemedim bir an ana yinede Özcan'ın yanına gidip oturdum. O bana bakmak yerine televizyona bakıyordu.

"Kalacaksın değil mi burada?" Devrim bir kez daha Özcan duysun diye sorduğunda sırıttım. Çok fenaydı bu çocuk.

"Evet kalacağım." dedim, Özcan yanımda rahatsızca kıpırdandı.

"Babana haber verdin mi?" dedi gözlerini televizyondan ayırmadan. O bana bakmasa da ben gözlerinin içine baktım.

"Verim." dedim sertçe. Sesimi duyunca yine kafasını sağa sola salladı. Biraz daha uğraşırsam beni dövecek gibiydi.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin