yirmi beş

54.1K 4.1K 2.4K
                                    

Özcan'dan;

"Özcan, we tûrikê ard bir mala apê xwe? (Özcan, un torbasını amcanın evine götürdün mü?)" annemin mutfaktan bağırışı ile üzerimdeki hırkanın fermuarını çekip odanın kapısının önünde durdum.

"Erê daye. (Evet anne)" annem bu sefer Arin'e seslenip ondan bir şey istediğinde benimle olan işinin bittiğini anlayıp yattığım odaya girdim.

Ahmed ve Özkan içeride yataklar ile oynuyordu. Ben içeri girince anında kendilerini düzelttiler. Babamdan çok benden korkuyorlardı.

"Ahmed, Özkan hadi gidin biraz televizyon izleyin. Daha sonra ders çalışacaksınız." dediğimde ikisi de anında kafasını salladı ve üzerindeki anamın giydirdiği aşırı kalın yün hırkalar ile odadan çıktılar.

Onlar çıktığında kapıyı kapatıp koltuğa geçtim. Boylu boyunca uzanırken cebimden telefonumu çıkarıp ilk mesaj var mı diye kontrol ettim. Emre ben amcamla un taşımadan önce yazmıştı.

Evde fazla kişi yokken, sesini duyayım diye mesaja cevap vermeyi es geçip rehbere girdim ve onu aradım. Telefon çalarken mutfaktaki kalabalığın sesi geliyordu. Muhtemelen yengemlerde mutfağa geçmişti.

"Alo." bir kadın sesi gelince kaşlarımı çattım.

"Alo..." dedim yattığım yerde dirseğimi koltuğa koyup dikleşerek. "Ben Emre'yi aramıştım."

"Emre duşta oğlum, ben annesiyim." dediğinde yutkundum. Şimdi elim ayağım birbirine dolanmıştı işte.

"Anladım, kusura bakmayın rahatsız ettim." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Annesinin sesi genç geliyordu.

"Yok canım ne kusuru, ben Emre çıkınca söylerim aradığını. Görüşürüz canım." aşırı tatlı bir kadındı.

"Görüşürüz efendim." dediğimde o da bir daha görüşürüz dedi uzatarak telefonu kapattı.

Kalbim hızlı hızlı atarken şansıma küfür ettim. Normalde kimseyle konuşmaktan çekinmezdim ama Emre'nin annesi olduğunu bilip konuşmak bir değişik gelmişti, heyecanlanmıştım.

Yerimden kalkıp odadan çıkarken, bir sigara içmek için arka tarafa geçtim.

----

Annem bana zorla en büyük amcamın dedikodusunu yaparken, telefonum çalınca gözlerimi hem büyük tencereye domates doğrayan hem de taramalı tüfek gibi Kürtçe konuşan kadından ayırıp telefon ekranına diktim.

Emre'nin görüntülü aradığını görünce yutkunup anneme dışarıda bir işimin olduğunu söyleyip mutfaktan dışarı çıktım ve ayakkabımı giyinip küçük tepeye doğru yürüdüm. Telefon susmuşken tepeye çıktığımda bu sefer ben onu geri aradım.

Telefonu ilk çalışta açtığında gözü bende değildi. Yanakları kızarıktı ve bornozunun şapkasının altında görünen siyah saçları ıslaktı. Ve tavşan kulaklı bornoz mu giyinmişti o? 

Gülümseyerek yüzüne baktığımda bana döndü. Yatağa oturup yerleşmişti şimdi.

"Aşkım aramışsın duştaydım, annem de odamı topluyormuş direkt açmış kusura bakma." dedi hızlı hızlı konuşurken. Ben onu gülümseyerek izliyordum.

"Sıkıntı yok gülüm." dedim baş parmağım ile dudağımın kenarınını kaşırken.

"Neyse kayınvaliden ile tanışmış oldun." tatlı bir gülümseme ile konuştuğunda elimi dudaklarımdan çekip dilimi yanağımın içinde gezdirdim. Diğer yandan da biliyordum.

"Evet hem onunla hem de bir tavşan ile tanışmış oldum." gülerek söylediğim şey ile kaşlarını çatıp anlamayan bir ifade ile bakınca gülerek kafamı gösterdim. Gözlerini yukarı kaldırıp bornozun şapkasına baktı.

Gözleri sonuna kadar açılırken hızla şapkayı tutup aşağı çekti ve saçlarını serbest bıraktı. Şimdi nemli saçlarını alnına düşmüştü. Ben kısık bir kahkaha atarken o daha fazla kızardı.

"Gülme." dedi çocuk gibi bir sesle. Dudakları büzülürken, ekrana bakamıyordu.

"Gayet tatlıydı, neden utanıyorsun?" dediğimde omuz silkti.

"Şimdi bir daha beni ciddiye almazsın sen. Sert erkek olacaktım, öyle karar almıştım." dediğinde gülerken gözlerimi büyültüp baktım.

"Yok yaaa, demek sert erkek olacaktın." dedim ve bir elimle telefonu tutarken diğer elimle cebimdeki doldurulmuş sigaranın küçük şeffaf paketi çıkardım.

"Evet çünkü senin kuzenler falan çok gelip gidiyor oralara, göz göze gelsen bile evlendirirler falan."  hem onu dinleyip hem de paketten bir sigara çıkarıyordum. Dudaklarımda ufak bir gülümseme vardı. Zaten onunla konuşurken hep gülümsüyordum.

"Merak etme-..." dedim sigarayı dudaklarımın arasına alıp sabitlerken. Ardından çakmak ile ucunu tutuşturup derin bir duman çektim. Dumanı sağıma doğru üflerken yeniden ona döndüm. "Ben ne yapacağımı bilirim."

"Yok zaten bilirsin ama işte içime kurt düşüyor." şimdide bornozunun yakası ile oynuyordu.

"Düşmesin yavrum." dedim, o bana anında dönerken ben arkama ve etrafıma bir bakış attım. Biri var mı diye.

"Ağzını yerim." dediğinde afallayarak ona döndüm. Hâlâ alışmamıştım. Nefesim hızlanırken dudağımı yaladım refleksle. Bu seferde o gülüyordu.

"Neden aramıştın beni, önemli bir şey mi vardı?" diye sordu konuyu değiştirip. Artık üzerime fazla gelmiyordu ve bu beni mutlu ediyordu.

"Yok, ev kalabalık olmadan bir sesini duyayım demiştim." sigaramdan bir duman daha çekerken.

"Hmm iyi yapmışsın." dedi. Bir süre ben onu, o beni izledi. Onun gözlerinin içine bakmak bana iyi geliyordu.

"Aşkım.." dedi birden.

"Hm." sigarayı dudaklarıma yaklaştırıp son bir kez daha duman çektim.

"Yarın okulda bir gezi olacakta sabahtan akşama kadar orada olurum belki." gözlerimi kısıp sigarayı toprak alana bastırıp söndürdüm.

"Ne gezisi?"

"Kolejde okuduğum için müdür saçma sapan bir sürü gezi düzenliyor. Bu sefer müzelere gideceğiz ama işte yemekler tanıtımlar geziler derken akşamı bulur." kafamı salladım. Ardından gözlerimin içine baktı.

"Gideyim mi?"

"Git yavrum, sormana gerek yok." dediğimde gülümsedi. Sanırım ben hoşlanıyorum diye sürekli izin alarak bir şeyler yapmak istiyordu.

"Tamam o zaman." mutlu bir şekilde.

Gözlerim saçlarına kaydı, hâlâ ıslaktı ve bornozu ile oturuyordu.

"Hadi sen git üstünü giyin, bende içeri geçeyim." dedim ayağa kalkarken. Bana pis bir şekilde sırıttı.

"İstersen önünde de değişebilirim." nefesim kesilirken öylece kalakaldım. Mesajlaşırken böyle şeyler söyleyince tepki vermesi daha kolay oluyordu ama şimdi mal gibi kalmıştım.

"Emre.." dediğimde kıkırdadı.

"Tamam tamam." gözlerinin içine baktım. Çok güzel gülüyordu.

"Hadi aşkım görüşürüz daha fazla üşüme. Seni seviyorum." dediğinde dudaklarımı iki saniye dişleyip bıraktım.

"Ben de seni seviyorum."

"Hassiktir..." dedi gözlerini büyültüp. Onun bu haline gülmeden edemedim.

"Evet küfürümü de yediğime göre rutin tamamlandı, kapatıyorum. Saçlarını kurutmayı unutma." yürümeye başlarken o kendine zorla gelip kafasını salladı.

"Tamam.." dediğinde gülümseyip saniyeler sonra telefonu kapattım.

Eve doğru geçerken, aşırı mutlu hissediyordum. Emre sayesinde.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin