seksen beş

33K 2.9K 884
                                    

Bölümü thisnightskygreen 'a ithaf ediyorum ❤️

Devrim'den;

Bindiğim taksiden acele bir şekilde inerken mekanın önünden bütün bakışlar eşliğinde ayrılan bir diğer taksiyi gördüm. İçinde Özcan'ın oturduğunu son anda fark etmiştim.

Hızla geri geri gidip daha sonra sağa sapınca nefes nefese bir mekanın girişine bir de boş yola baktım. Sanırım biraz geç kalmıştım. Özcan'a mesaj attıktan sonra bana hiçbir şey söylemediğinde ortada büyük bir olayın döneceğini anlamıştım.

Birkaç müşteri içeriden çıkarken mekana ilerledim. Sanki ortamın sakinleşmesi için kısık seste bir şarkı açmışlardı. Mekandan içeri girip etrafıma bakındığımda bir masaya doğru ilerleyen topluluğu gördüm. Onların arasında Akif'de vardı. Oldukça endişeli ve sinirli görünüyordu.

Baş parmağım ile dudağımın kenarını kaşıyıp oraya doğru ilerledim. Özcan sanırım ortalığın amına koymuştu.  Yaklaştıkça Selim'in alnından sızan kanı gördüğümde ilk afallasamda daha sonra bıyık altından sırıttım.

"Selim iyi misin?" diye sordu kızlardan biri. Selim kaşları çatık bir vaziyette kendisine verilen buz torbasını sinirle geri itti.

"İyiyim, uzatmayın." dediği sırada tam olarak o kalabalığa girmiştim.

"Bir hastaneye gitsen iyi olur." Akif'in gereğinden fazla endişeli sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Özcan'ın basının belaya girmemesi için endişelendiğini düşünüyordum ama şu an aklından Özcan'ın geçmediğine bile emindim.

Selim bakışlarını ona çevirip ters bir bakış attı. O an ona üstten baktığını anlamıştım, egosu daha çok nefret etmemi sağlamıştı.

"Gerek yok, dağılın başımdan." dedi yeniden sinirle.

"Akif, gel keke." sesim gereğinden fazla çıktığı için birkaç kişinin bakışı bana dönmüştü, Selim'de dahil.

Benim de gözlerim otomatik olarak ona döndüğünde birkaç saniye yüzüme baktı ve ardından sinirle kasıldı.

"Sen onun arkadaşı değil misin?" diye sorduğunda beni nereden tanıdığını sorgulayacakken Özcan'ı derinden araştırdığı aklıma geldi. Takıntılı orospu çocuğu.

"Evet, sıkıntı mı var?" diye sordum çatık kaşlarım ile. Ben sinirlenip üzerime atlamasını beklerken o alayla gülümsedi.

"Var var, göstereceğim ben sıkıntıyı." dedi kafasını aşağı yukarı sallayıp. Ben onu sinir etmek isterken birden kendimi deli olmuş buldum.

"Hadi göstersene." üzerine yürüdüğüm zaman birkaç kişi beni tuttu ama asıl ayıran kişi Akif'ti. Göğsüme kaskatı olmuş elini koyup beni geriye çekerken gözlerimi Selim'den ayırmıyordum.

Kanlı anlına rağmen inadına gülümserken sinirle dişlerimi sıktım ama Akif'in beni dışarı çıkarmasına engel olamadım. Mekanın ortasına geldiğimizde elini üzerimden çekip arkaya döndüm ve büyük adımlarla çıkışa yürüdüm.

Akif arkamdan söve söve geliyordu. Dışarı çıktığımızda küfürlerinin arasında Emre'yi geçirince kaşlarım çatıldı. Dışarıdaki rüzgara arkamı dönüp gözlerinin içine baktım. O da adımlarını durdurmuştu.

"Emre'ye neden küfür ediyorsun lan?" dedim hafifçe bağırarak. Hareketleri aşırı garipti ve bu durum sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Deliye dönmüş bakışları beni buldu.

"Ulan yılanın başı o, nasıl küfür etmeyeyim?" dedi öfkesini kusarak. "O olmasa Özcan gelip çocuğa dalar mıydı böyle?" Kaşlarımı alayla yukarı kaldırdım.

"Sen 'çocuğun' yanında mısın?" diye sorduğumda yaptığım imayı anlamıştı. Birkaç saniye yüzüme bakıp gözlerini ağırca kapatıp açtı.

"Bak Devrim sende beni sinir etme. Özcan'ın yanındayım tabi, sadece başı belaya girecek o Emre piçi yüzünden. Buna sinir oluyorum."

"Merak etme, başı belaya girse de Özcan şimdi aşırı rahatlamıştır." yan bir bakış atıp ellerimi cebime koydum.

"Neden vurdu? Ne tür bir sıkıntısı var Selim ile?" sonunda haklı bir soru sormuştu ama buna benim verebileceğim bir cevap yoktu.

"Bilmem, ona sor." dedim ve arkamı döndüm. Durdukça ağzımdan laf almaya çalışacaktı ve ben arkadaşımın gizli bir gay olduğunu tabiki söylemeyecektim.

Biraz yürüdükten sonra arkamdan geldiğini hissettim. Daha sonra ise yanımda yürümeye başladı. Ev yakın olmasa da yine de yürümeye devam etmiştik.

Hiçbir şey söylemeden yürürken bir pilav satan seyyar satıcının önünden geçerken onu durdurup nohutlu pilav aldım. Benim için kavga bitip girmişti, gerisi beni alakadar etmezdi. Bu yüzden rahat davranıyordum.

Paket yaptırıp poşeti elime aldım ve ona komut verdiğimde yeniden yürümeye başladık. Akif derin derin bir şeyler düşünüyordu. Normalde olsa bulaşırdım ama aşırı derecede üzgün duruyordu o yüzden ne sorguladım ne de bir şey dedim.

Pilavın kokusu burnuma gelince sırıttım. Yiğit kardeşim efor sarf etmişti, bu ona enerji, güç ve kuvvet olurdu.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin