altmış

49.2K 3.6K 3.2K
                                    

"Emre ekmeği getirsene kuzum." Özcan'ın ablasının seslenmesi ile az önce giyindiğim eşofmanımı biraz daha yukarı çekip mutfağa ilerledim.

Özcan'ın yanında daha çok durmak istesem de artık annemi ve babamı özlemiştim. Belki biraz da evimi. Burası aşırı kalabalık olduğu için odamda boş boş film izlediğim saatleri bile özlemiştim.

Ekmek poşetini alıp salona girdiğimde herkes sofraya oturmuştu. Devrim hemen Özcan'ın yanındaydı ama tabi ki benim tarafım boştaydı. Çünkü ben Özcan olmadan yemek yiyemiyordum burada.

Sofraya varıp ekmeği bıraktım ve Özcan'ın yanına oturdum. Her zaman olduğu gibi biraz yaslandım ama Devrim ile göz göze geldiğimizde onun tedirgin olduğunu hissettim. Böyle yaparsa bizi kendi elleriyle ihbar edecek gibi duruyordu.

"De haydi yemeğe." dedi Özcan'ın annesi. O baş köşeye kraliçe gibi oturmuştu.

"Baba gelmeyecek?" dedi ablası. Harbiden sahte kral neredeydi?

"O gitti civciv almaya, yarına gelir." dedi annesi tabaklara çorba doldururken.

İyi ki gitmişti, biraz daha rahat edecektik. Daha doğrusu adam bir şey yapmıyordu ama Özcan onu gördükçe bile rahatsız olduğu için ben de aynı tepkiyi gösteriyordum.

"Devrim sen gelmiyorsun hiç..." dedi ve birkaç Kürtçe bir şeyler söyledi Özcan'ın annesi.

Devrim gülümseyerek ona Kürtçe cevap verirken ben umursamadan yemeğime başladım. Özcan'da arada bir lafa katılıp diğer yandan da çorbasını içiyordu.

Onlar kendi aralarında konuşup gülüşürken annemleri daha fazla özledim. Bu özlemi tamamen kalbimde hissedince de boğazıma bir yumru oturmuştu. Anında gözlerim dolarken kafamı eğdim.

Şimdi ağlamanın sırası değildi. Saçmalama Emre.

Ben kafam eğik yemeğimi yerken Özcan'ın bana baktığını hissettim. Bakışlarımı kaldırmadıkça daha dikkatli bakıyordu sanki ve bu beni daha kötü ediyordu.

"Emre.." dediğinde yutkunup derin bir nefes aldım ve kafamı kaldırdım. Hafifçe gülümsedim. Şu an yüzümde Bihter'in 'peki' dediği o yıkık ifade olduğuna emindim.

Dolan gözlerime bakınca kaşları çatıldı ve ardından bakışlarını çevirdi. Kaşığını masaya bırakırken Kürtçe bir şeyler söyledi ve ardından sofradan kalktı.

Gözlerinin içine baktığımda bana dışarıyı gösterdi. Kafamı salladım ve o gittiğinde birkaç dakika daha oturdum sofrada. Saniyeleri sayacak kadar dikkat ediyordum resmen. Neden bize böyle bir zulmü reva görüyorlardı anlamıyordum. Herkes dilediğince aşkını yaşarken biz sanki tecavüzcü, katil gibi korkarak yaşıyorduk.

Bunu düşününce daha da bir kötü oldum ama ardından derin nefes alıp elinize sağlık diyerek sofradan ayrıldım. Devrim'in bakışları bana kaysa da ona bakmadan arkamı döndüm. Bir de onunla uğraşamazdım. Salondan çıkıp kapıyı kapattım.

Özcan'ın odasının kapısı açık olduğunu görünce odaya girdim. Yatağın ucuna oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Kapıyı kapattığımda bana döndü ve yüzüme kısık gözleri ile baktı.

"Gel bakalım buraya." dedi biraz geriye yaslanıp. Küçük adımlarla yanına gittim ve yanına oturdum. Belimden tutup kendine çekti kafasını eğip yüzüme baktı.

"Noldu? Neden üzgünsün hım?" dedi çocukla konuşuyormuş gibi. Omuz silktim.

"Annemi özledim."

"Ooyyy." dedi ve çenemden tutup kafamı kaldırdı. Dudağımın kenarına sıkı bir öpücük kondurdu.

"Sen hamile falan mı kaldın acaba? Bu duygusallık normal değil." dedi gülerek. Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin