doksan dokuz

33.4K 2.7K 1.9K
                                    

Valizimi sürüklerken tekerleklerin yerde bıraktığı sesi umursamıyordum, benim ne kadar umrumda olmasa da babamların ters bakışını hissedebiliyordum.

"Emre biraz sakin yürür müsün?" babam en sonunda dayanamayıp seslendiğinde omuz silktim. Otelin girişine geldiğimizde Özcan'ın arkamda yürüdüğünü biliyordum.

"Herkes bir dursun bakalım." dedi babam ve ardından kendisini karşılayan otel sahibi ile tokalaştı.

Başım dik, her zaman ki sinirli ifadem ile öylece durmuş bekliyordum. Özcan yine yanıma gelip sadece durdu, bir şeyler söylemek istiyordu ama yanımızda insanlar olduğu için sesini de çıkarmıyordu.

Elini cebine koymuş, tribimin geçmesini beklermiş gibi öylece duruyordu. Özge o sırada telefonda gülerek konuşuyordu. Neyse ki bu sefer problem o değildi, yoksa gerçekten onu bile pataklayabilirdim.

Uçakta gelirken bir hostes sürekli Özcan ile konuşmaya çalışıyordu, Özcan ise benim öldürücü bakışlarıma aldırmadan onun sorduklarına cevap veriyordu. Tam iki dakika on sekiz saniye konuştular ve üç kere o kıza güldü. Bu sebeple bugünün idam listesi açıklanmıştı, isimlerin başında Özcan vardı.

"Evet ikişerli odada kalacağız, ona göre ayarlayın kendinizi." babam herkesin yükü üzerinde olduğu için biraz tedirgindi, her şey çok güzel olsun istiyordu.

"Ben Ekrem amcanın oğlu Kaan ile kalırım." dedim birden. Bakışlarım sadece babamın üzerindeydi.

Babam ilk bana baktı, daha sonra ise Özcan'a. Özcan elini kaldırıp bir hareket yaptı sıkıntıyla ama ne yaptığını da görememiştim. Babam kafasını sallayıp bakışlarını çekti ve diğerlerine döndü.

"Tamam o zaman, Özcan ve Emre kalıyor. Diğerleri de kendilerini ayarlasın."

Gözlerimi büyülterek babama baktım, resmen sorgusuz sualsiz Özcan'ın bir hareketi ile beni ezip geçmişti. Özcan'a döndüğümde inatla yüzüme bakıyordu.

Bir görevli gelip anahtarları verince Özcan elinde çevirip bana kafası ile asansörleri işaret etti. Dişlerimi sıkıp ikinci bir itirazdan kaçınıp arkamı döndüm ve valizimi sürüklemeye devam ettim.

Asansör kalabalık olduğu için göz teması kurmayı bile reddettim. Beşinci kata geldiğimizde ben tam valizimi sürükleyecektim ki Özcan valizin yanındaki tutamaktan tutup havaya kaldırdı ve elimden aldı.

Umursamadan ona bıraktım, o önden ben arkadan giderken odanın önünde durduk. Kartla çalışan kapıyı birkaç saniye inceleyip ardından denedi. En sonunda kapıyı açınca onu itip kendim odaya girdim.

"Sabır..." diye mırıldandı arkamdan ama yine de umursamadım.

Otelin odası baya iyiydi, uzaktan gördüğüm büyük balkonları baya iyiydi ama şuan gezmeye bile hiç hevesli olmadığım için gidip direkt yatağın üzerine oturdum. Ayakkabılarım canımı acıttığı için bağcığımı çıkarıyordum. O sırada Özcan kapıyı kapattı ve yanıma geldi.

"Yavrum benim bir suçum yok." dedi bin kere dediği şeyi. Onun suçu olmadığını biliyordum ama sinirlerime hakim olamıyordum. Hem de o ben kaş göz yaptığım halde konuşmaya devam etti.

"Ya kes, kızla konuşup konuşup suçum yok diyorsun." damarlı elini dizimin üzerine koydu ve önüme çömeldi. Damarlı kolu, eli ve çok yakışan saati görünce içim kaynadığı için bakışlarımı çektim.

"Kız Diyarbakır- Erganili olduğu için konuşmuş olabilir miyim? Bir düşün sadece." çocuk avuturmuş gibi konuşuyordu.

"Ya ne Diyarbakır'ı, seni kandırıyor. Öyle Diyarbakır'lı mı olur?" dedim tersler gibi. Kafasını yana eğip bana baktı.

"Yok ya? Nasıl olurmuş?"

"Beyaz tenli olmaz en azından." dedim inat ederek. Oysa ki hayatımda Özcan ve ailesi dışında pek Diyarbakır'lı insan görmemiştim.

"Sen Diyarbakır'lı oldun kocandan dolayı, sen de beyaz tenlisin." alakasız bir şekilde beni yumuşatmak için söylediği şey gerçekten de işe yaramıştı. Sinirli ifadem yumuşadı.

"Sen benim kocam mısın?" dediğimde sırıttı.

"Evet." dediğinde ani gelen sinirle kaşlarımı çattım.

"O zaman benim istemediğim hiç kimse ile konuşmayacaksın." tehdit eder gibi parmağımı salladığımda kafasını salladı.

"Tamam gülüm."

Emin olmak istermiş gibi yüzüne baktım, emin olduğum an ise ensesinden tutup kendime çektim. Yere çömeldiği için dengesini kaybeder gibi oldu, anında belimden tuttu. Tek eli neredeyse tüm belimi kaplıyordu.

Kafasına sarılıp saçından öptüm, onu öyle seviyordum ki içime sokmak istiyordum. Aklıma gelen şeyle bir kez daha öptüm saçını.

"Seni burada sikebilirim değil mi?" gözlerimi kısarak cevabını bekledim. Birkaç saniye öylece durdu.

"Kendi yurdumda sikilmek isterim." dediğinde kahkaha attım. O da gülüyordu. Kafasını kendimden uzaklaştırıp yüzüne baktım. Eli hâlâ belimdeydi.

"Burası da yavru vatan, olmaz mı?" kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Olmaz, ille de vatanım." dediğinde bu tatlı haline daha fazla güldüm.

Yaklaşıp gülüşünden sıkı sıkı öptüm, yüzünün her köşesini öperken bana izin veriyor belimi okşuyordu ama daha sonra birden ayağa kalktı.

"Bacaklarım ağrıdı." dedi, kalktığında yüzüm tam olarak haşmetlisine denk geldi.

"Bu bir işaret sanırım." dediğimde bana ve benim baktığım yere baktı. Ardından güldü.

"Ulan Emre..."

Gülerek kollarımı iki yana açtım ve sarıldım. Yüzüm tam olarak oradaydı şimdi. Kumaşın üzerinden biraz da olsa hissedilen aletini öpüp yanağımı sürdüm. Birazdan kalkardı zaten.

"Bu gece yemek falan faslı olursa hemen yiyip odaya geçelim. Bir şeyler yaparız." ardı ardına öpüp mırıldandım.

"Tamam." dedi Özcan ama o sırada telefonuna mesaj gelince cebinden çıkarıp ekrana baktı.

O telefonu ile uğraşırken ben yarı ereksiyon olmuş aletini küçük küçük öpücükler boğuyordum. Damarlı elini saçıma atıp oksarken, gözleri hâlâ telefondaydı.

Omuz silkip dudaklarımı oraya dayayıp gözlerimi kapattım ve bir süre öyle durdum. Özcan telefonunu cebine koyup beni kendinden çekti. Aleti şimdi aşırı derecede belli oluyordu.

"Biraz uyuyalım mı? Yemek saatine daha çok varmış." dediğinde kafamı sallayıp "Olur." diye mırıldandım.

Eğilip saçımdan öptü ve daha sonra kemerini açıp pantolonunu çıkardı. Gömleğini de çıkardığında sadece baksırı ile kalmıştı. Ben de oturduğum yerden onunla aynı işlemi yaptım sakince.

Yatağa girdiğimizde beni kendine çekti. Kalkmış olan aleti uyumamam için bir sebep olsa da, göz kapaklarım ağırlıktan çökmüştü.

Özcan'ın öpücüklerinin arasında güzel bir uykuya dalmıştım.

Finale 2-3 bölüm kaldı...

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin