altmış iki

44.8K 3.7K 2.5K
                                    

Gitmek gidene mi zor, kalana mı?

Ben bu soruya her zaman kalana diye cevap verirdim. Çünkü sevdiğim biri evimizde birkaç gün bile kalsa gittiğinde içim kötü oluyor, sanki ev sessizleşiyordu. Giden ise kalan kadar etkilenmiyor diye düşünürdüm.

Bu düşüncemi iki gündür değiştirmiştim. Artık gitmek gidene daha zordu. Eğer çok seviyorsan.

Özcan yatağın ucuna oturmuş boynumu öperken benim gözüm kapıdaydı. Elimle kucağımdaki elini okşarken o hiç durmadan öpüp kokluyordu.

"Kurban olduğum." diye fısıldayıp daha sıkı bir şekilde öptü.

O böyle yaptıkça benim daha fazla ağlamam geliyordu. Sabahtan beri kendimi tutuyordum.

"Geleceksin değil mi?" diye sordum titreyen sesimle. Kokumu içine çekti

"Evet, en yakın zamanda." dedi, söz ver diyemedim çünkü o ne derse söz mahiyetindeydi benim için.

Dayanamayıp elini bıraktım ve kafamı çevirip yanağından tutup dudaklarından sıkı sıkı öptüm. Yetmeyeceğini anlayıp çenesini, yanağını ve yüzünün her bir köşesini öptüm.

"Özcan, geç kalmayın. Hadi." ablası içeriden seslenince mecburen ayrıldım.

Üzerimizi düzeltip ayağa kalktığımızda Özcan bir saniye bile benden ayrılmak istemiyormuş gibi hırkamın bel kısmından tuttu.

Valizim odanın içinde duruyordu valizi alıp dışarı çıktığımızda bile hâlâ beni bırakmamıştı.

"Ben bir daha annenlere görüneyim." dedim kafamı kaldırıp yüzüne bakarken. Kafasını salladı ve beni bıraktı.

Sabahtan dedesini, amcasını ve babasını görüp veda etmiştim. Sonuçta bir aydır ekmeklerini yiyip evlerinde kalmıştım.

Salondan içeri girdiğimde annesi her zamanki gibi öğlen yemeği için hazırlık yapıyordu sobanın başında. Ben içeri girince bakışları bana kaydı ve gülümsedi.

"Kurban.." deyip elindeki bulguru kenara bırakıp ayağa kalktı. Gülümsemeye çalışarak yanına gittim ve gittiğim anda eline uzanıp öpüp başıma koydum.

"Bir daha gel ha, kapı hep açıktır sana." yarım yamalak Türkçesi ile konuştuğunda kafamı salladım.

"Bir gün sizi de beklerim." adettendir diye söylemiştim. Gelseler elbette bir şey demezdim ama annemlere açıklamak biraz zor olabilirdi.

"Sağ olasın kurban." dedi ve birkaç saniye sarılıp ayrıldı.

Bakışlarımı ondan çevirip Özcan'ın kardeşlerine çevirdim. Hepsi benimle küsmüştü gidiyorum diye. İki gündür gitmemem için her şeyi yapıyorlardı ama maalesef kalamıyordum.

Yanlarına yaklaşıp hepsini tek tek öptüm. Tavırlı oldukları için pek yüz vermemişlerdi. Sadece küçük olan sıkı sıkı sarıldı. Özcan gibi tatlıydı.

"Bir daha gel, abim mutlu olsun hep." kaşlarım çatıldı. O da Türkçeyi çok iyi bilmiyordu ama ne demek istediğini anlamıştım. Boynundan öpüp ondan ayrıldım ve göz kırptım.

Salondakiler kendi alemine geri dönerken çay demlerken dedikodu yapan ablaları ile sarılıp dışarı çıktım. Sürekli konuştuğum ablası benimle beraber dışarı gelmişti.

Özcan amcasından aldığı arabanın kaputuna yaşlanmış sigara içiyordu. Düşünceli görünüyordu. Derin bir nefes aldım.

"Allah'a emanet ol kuzum." dedi ablası bir kez daha sarılırken.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin