altmış dokuz

42K 3.7K 2.2K
                                    

"Emre yeter oğlum."

Annem üzgün ve biraz da sinirli bir şekilde söylendiğinde omzumu silkip evin arka tarafa bakan balkonundan ağaçlık bölümü izleyip sigara içiyordum.

"Anne bana dokanma." 

Devrim ile konuştuktan sonra saatler geçmişti. İnternetimi kapatıp aramalara cevap vermiyordum. Biraz kafamı toplamam gerekiyordu. Çünkü şimdi telefonu açarsam muhtemelen yalan olduğunu anladığım anda ağıza alınmayacak küfürleri edip onunla ayrılacaktım. Ve ben Özcan ile ayrılmaya hazır degildim.

Özcan'ın aldatmayacağına emindim eskiden. Ama en yakın arkadaşı bile şüpheli cevaplar verince aklımda bir şüphe olmuştu. Bildiğin şeytan vesvesesini veriyordu.

"Oğlum bence yanlış anlıyorsun." dedi annem kapının önünde dikilmiş onu savunurken. Resmen söylediğimden beri o yapmamıştır diyordu.

"Yapmasa neden arkadaşı bu kadar paniklesin?" sigarayı camdan aşağı atıp anneme döndüm. Annem sıkıntılı bir nefes verdi.

"Yahu babanla benimde böyle olaylarımız çok oluyordu. Ben her zaman ona inanmayı seçiyordum, sonra da hata yapmadığımı anlıyordum." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Anne ben senin oğlunum. Neden onu savunuyorsun durmadan?" dedim sinirle gözlerinin içine bakıp. Daha sonra iki adımda yatağa gidip bir hızda yattım.

"Tamam sen benim oğlumsun ama-" dediğinde zil çalmıştı. Omzunun üstünden refleks ile kapıya baktı ve daha sonra yaslandığı yerden ayrılarak kapıyı açmaya gitti.

Kafamı geriye atıp bir of çektim. Dağ olsa muhtemelen yıkılırdı.

"Emre evde mi efendim?" Özcan'ın sesini duyduğumda kaşlarım çatıldı. Kalbim hızlı hızlı atarken etrafıma bakındım. Şimdi de hayal mi görüyordum?

"Özcan, hoş geldin oğlum. Nasıl geldin buraya?" annemin şaşkın sesini duyduğumda hayal olmadığını anladım ve hızlı bir şekilde vücudumu kaldırıp yataktan çıktım. Odamdan çıkarken salona bir hızla ilerledim ve şok olmuş bir şekilde kapıya baktım.

Annemden biraz daha uzun olan boyuyla kapının önündeki Özcan'ı gördüm. Işınlanmayı mı bulmuştu?

"Ben.." dedi ama daha sonra telaşlı gözleri benimle buluştu. Gözlerindeki parıltıyı gördüğümde özlem ile doldu içim. Ama daha sonra ona sinirli olduğum aklıma gelince kaşlarımı sinirle çattım. Annem kafasını çevirip bana baktı.

"Girebilir miyim?" dedi gözlerini benden ayırmadan. Çok telaşlı görünüyordu.

"Tabi oğlum." dedi annem ve kenara çekildi. Özcan ayakkabısını çıkarıp içeri girerken harbiden içeri geçeceğini anladığımda bir adım geri çekildim.

"Anne, alma içeri." dedim sinirle. Özcan eğik kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve yutkunarak üzerime yürüdü.

"Emre gel biz seninle içeride biraz konuşalım." dedi imalı bir şekilde. Annem burada diye açık konuşamıyordu.

"Ne oldu? Kız ile ne konuştuğunu, ne yaptığını mı anlatacaksın ırz düşmanı?" diye sorduğumda bıkkın bir nefes verdi.

Bana bir şey diyecekti ama sanki benim anlamayacağımı anlamış olacak ki anneme döndü.

"İzin var mı?" dedi beni gösterip. Annem o sırada Özcan'ı baştan aşağı süzüyordu. Yüzünde bir memnuniyet ifadesi vardı. Beğenmiş olmalıydı.

"Tabi..." dedi hafifçe gülümseyerek. "Allah yardımcın olsun." dedi ardından. Kaslarım daha da çatılırken anneme baktım. Özcan kafasını iki yana salladı.

ERGANİLİ SEVGİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin