Artık zamanım daha güzel geçiyordu Alison ve Estella ile yavaş yavaş konuşmaya tanışmaya başlamıştık. Lee Seong ile olan ilişkimizde ilerlemişti. Ama zamanla fark ettim ki buraya geldiğimden beri ailemle hiç görüşmemiştim. Onlar aramamış bende onları aramamıştım. Kardeşimde yoktu. Hava almak için bahçeye çıktım. Herşey yolundaydı ama ailemle her ne kadar geçinemesemde en azından aramalarını beklerdim. Gerçi beni sevmedikleri ortadaydı. Derin bir nefes aldım. Tam mutlu oldum derken bu duygunun tekrar aklıma gelmesi canımı sıkmıştı. Varlıkları olmasa bile yaşadıklarımla beni üzebiliyorlardı. Öğrencilerin oturduğu yere doğru yürüdüm gözletim tanıdık birini değil direk Seong 'u arıyordu. Konuştuğumız günden sonra mesajlaşmış, yüz yüzede görüşmüştük. Bunu düşürken o çoktan beni bulmuştu. "Beni mi arıyorsun?" Bu kadar belli etmeseydim keşke. "Evet. Biraz canım sıkıldı hava almaya çıktım. Öğrencileri görünce sana bakındım." "Senden önce davranmışım o zaman. Canını sıkan ne peki?" "Önemli bişey değil." Geçiştirmeye çalıştım. Ama gün gelince konusunun tekrar açılcağını ve ona yaşadıklarımı paylaşmam gerektiğini biliyodum. Belki o da bana kendi hayatını anlatırdı. Onu tanısamda geçmişini, ailesini de tanımak istiyordum." Okul klüp seçmemizi istiyor. Sen hangi kluptesin? Ne seçiceğim hakkında bir fikrim yok." Bunları söylerken her zaman oturduğumuz yere varmıştık. Burayı istemeden buluşma yerimiz yapmıştık. Okulun yan tarafındaydı. Çalıların önünde olan ağacın oraya bir bez serip hep oraya otururduk." Kulüpler çok aktif diyemem. O yüzden istediğini seçebilirsin. Ben film-sanat klübündeyim. Bazen okulun tanıtım videolarını çekiyoruz. Bazen öğrenciler için film günleri yapıyoruz." Biraz düşündüm fena değildi bunları yapabilirdim. "Kulubün kaptanı kim?" Ne seçiceğime karar verdim. "Ben." Şaşırdım. Bu kadar aktif olmasını beklemiyordum açıkçası. "Benden yine kurtulamadın desene." Yine tüm benliğimle istemsiz konuşmuştum. Ama şakaya vurarak gülmeye çalıştım. "Bundan şikayetçi değilim." İşte beklediğim cevap. Gülerek ağaca yaslandım. Ona döndüm ne diyeceğimi bilmiyordum ama yüzüne bakmak her ayrıntısı incelemek benim için bir film gibiydi. Hafif uzun saçları yine dağınıktı ve yüzünün önüne düşüyordu. Küçük burnu ve keskin çizgili dudağıda buna eşlik ediyordu. Tel biraz uzun bir küpe takmıştı ona bakmak için eğilmiştimki oda dönüp kafasını kucağıma koydu. Gülerek yan tarafa döndü ve gözlerini kapattı. "Noldu sıkıldın mı benden, uyumaya başladın." dedim. Bu sefer kendi irademle sormuştum bunu. Ne diyeceğini gerçekten merak ediyordum. "Anın tadını çıkartıyorum." Buna benzer bir cevap bekliyordum ama yinede heyecanlanmama engel olmamıştı. Elimi saçlarının arasında dolaştırdım. Saçlarını dağıtarak yüzünü incelemeye devam ettim. Birden karşıma çıkmış ve hayatımın tümünü ele geçirmişti. Ne kadar klişe dedim kendi kendime ama gerçekti. En azından artık ona karşı duygularımdan emindim. Onu sevdiğimi kabullenmiştim. En başta ilk arkadaşım normal heyecanım demiştim ama bu çocuk bana çok farklı bakıyordu ben de ona. Hava kararmaya başlamıştı ve gerçekten uyumuştu. Sesli gülmemek için kendimi zor tuttum. Haififçe salladım onu "Artık uyansan iyi olcak senin eve benimde yurda gitmem lazım. " Ne olduğunu anlamadan hızlıca doğruldu. "Ben ne zamandır uyuyorum, neden uyandırmadın, sıkılmadın mı, keşke uyandırsaydın beraber bişeyler yapardık, ben biraz dinlerim dedim uyuyacağımı düşünmemiştim?" Bu fazlaydı ama. Bunun üstüne ciddi bir kahkaha atmıştım. "Sakin ol uyandırmak istemedim sadece hem sıkılmadım, bende kafamı dinlendirdim." İkna olmamıştı ama ben durumdan gayet memnundum. Ona karşı ne hissettiğimi anlamam ve onunla beraber vakit geçirmem beni mutlu etmişti. "Bunu telafi edicez. Bu sefer uyumicam." "Öyle olsun." Utanmıştı. Onu böyle görmek hoşuma gitti. Elimde olsa resmini çekerdim. Ayağa kalktık toparlandık. Yurda kadar beraber gittik. Vedalaştık o da evine gitti.
Sonraki günde Estella ve Alison daha da yakınlaştık klüpler hakkında konuştuk. Gün sonunda yurda da beraber döndük beni odalarına davet ettiler. Açık sözlü olucam kıskanmıştım. Benim oda arkadaşım yoktu ve onlar çok iyi anlaşıyorlardı. Odalarına gittik, beraber yemekhaneye gitmek yerine onlara en sevdiğim noodellardan yaptım. Yerken Alison "Seong ile çok yakışıyorsunuz. Sizi görünce çok mutlu oluyorum." "Teşşekür ederim ama biz sevgili değiliz." Kafamı öne eğdim. Çok aceleci bir insan değilim ama bize arkadaş demek istemiyordum. Ama ne olursa olsun bana duygularını itiraf etmemişti. "Ama çok yakınsınız bence yakında olursunuz." Estella gülerek konumuza dahil olmuştu. "Sizde Timothee ile.." Hem konuyu değiştirmek hem de merakımdan demiştim bunu. "Ben.. Yani bizim aramızda şu an bişey yok. Hem o çok soğuk bir insan." Hızlıca söyledi bunları. Tabiki inanmadım partiden sonra ve şu an ki hareketleri asla bana arkadaş olcaklarına inandıramazdı. Ama zorlamadım sonuçta arkadaşlığımızın başındaydık bana herşeyini söyleyemezdi. Ondan sonraki günde benim için sakin ve normal geçmişti ama Damon ile Alison arasında birşeyler olduğunu anlamıştım. Alison tüm gün boyu dalgın bir şekilde gezmişti. Her şey bir yana bu okulda nerdeyse 2 haftam bitmişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maidstone Academy
Teen FictionFarklı ülkelerden gelen yüzlerce öğrencinin buluştuğu, İngiltere'de bulunan ve uluslararası bir akademi olan "Maidstone Akademisi''nde geçen bu hikayemizde 4 tane ana karakter vardır. 4 ana karakter 4 farklı kişi tarafından kaleme alınıyor ve farklı...