Chapter 33

3 1 0
                                    

Perla'nın ağzından

Babam, ben ve abim havaalanına gidiyorduk. Babam ikinci günün gecesinde gideceğini söylemişti. Buna sevinmiştim çünkü tüm tatilde bizimle olsaydı rahat edemezdim. Bayan Tracy ile konuştuklarımızdan sonra onunla konuşmak istemiştim fakat sürekli bir bahane uydurup bunu ertelemiştim.

Havaalanına vardıktan sonra uçağa bindik. Abim Allison ile oturmuştu. Ben de Nina ile birlikte arka koltuklara doğru ilerliyordum. Önümdeki Nina bir anda durdu ve arkasını döndü. Ne oldu der gibi kafamı salladım. "Bil bakalım nereye oturuyoruz? Liam'ın yanına," dedi. Gözüyle işaret ettiği yere baktım. Liam yalnız değildi, yanında Cody de oturuyordu. Koltuk numarasına baktıktan sonra doğru söylediğini anladım. Son zamanlarda o ikisini sürekli yan yana görüyordum. Aralarındaki sorun her neyse halletmiş olmalılardı. "Yolculuk zorlu geçecek sanırım..." dedim sessizce ve onu hafifçe omzundan itekledim.

Nina artık Liam'ın yanında daha sakin davranabiliyordu fakat hala bazı şeylere fazla tepki veriyordu. Liam ise bir şeyleri anlamış gibiydi fakat belli etmemeye çalışıyordu. Nina oturmadan önce selam verdi. Liam da gülümsedi ve ona karşılık verdi. Yerlerimize geçtik. Cody'nin kulağında kulaklık vardı ve gözleri kapalıydı. O yüzden bizi fark etmedi.

Birkaç dakika sonra uçak kalktı. O sırada Cody de bizi fark etmişti. Kafasıyla selam verdi. Biz de aynı şekilde karşılık verdik.

Kulaklarımı takıp müzik dinliyordum. O sırada Nina beni dürttü. Ona döndüm ve kulaklığımın tekini çıkardım. "Benim midem bulanmaya başladı. Benimle tuvalete kadar gelebilir misin?" diye fısıldadı kulağıma. Hemen ayağa kalktım ve önüme geçmesi için yer açtım. Liam "Bir sorun mu var?" diye sordu. Kafamı hayır anlamında salladım. Nina yürümeye başlayınca arkasından ilerledim. Tuvalete gittiğimizde elini yüzünü yıkadı. "Uçak fobin falan mı vardı? Ya da yediğin bir şey mi dokundu?"

"Sanırım her ikisi de. Gelmeden önce pis boğazlılık edip iki tane hamburger gömdüm. Of, ya hiç olmayacak yerde kusarsam." "Burada biraz daha bekleyelim. Yanında poşet falan bulundur. Ne olur ne olmaz."
" Liam'ın yanında kusamam hayır. Bu kadarı çok fazla... Ay, dur geliyor galiba," dediği anda kustu. Hemen kapıyı çektim ve saçlarını tuttum. Ağzını çalkaladı. Ben de yüzüne su sürdüm.

"Daha kusmazsın artık. Ne varsa bıraktın zaten," dedim gülerek. Gözlerini devirdi ve "Hiç pişman değilim. Bir daha olsa yine yerim. Neyse rahatladım biraz. Gidebiliriz."

Tuvaletten çıktık ve yerimize geçtik. Yolculuğun geri kalanı rahat geçmişti. Yol boyunca sadece müzik sesi ve Liam'la konuşan Nina'nın sesini duymuştum.

Uçaktan indikten sonra bizi bekleyen minibüslere binmiştik. Birkaç saat sonra da kalacağımız otele varmıştık.

Odalar en az 3 kişilikti. Herkes birilerini bulup odalarına yerleşiyordu fakat Nina ve ben yalnız kalmıştık. Bize doğru gelen Bay Pattinson'u gördüm. Yanında Miranda ve Sofia vardı. Umarım tahmin ettiğim şey için gelmiyordur diye dua ediyordum.

Ama tahmin ettiğim gibi olmuştu. Onlarla beraber aynı odada kalacaktık. Umarım bir hafta boyunca bunu kaldırabilirdim. Aynı sınıftaydık. Onlarla bir sorunum yoktu fakat o kadar çok konuşuyorlardı ki bazen sonu gelmeyecek diye korkuyordum.

Odalarımıza yerleştikten sonra yemek yemeye indik. Yemek yerken abimin ikide bir kafasını kaldırıp bir yere baktığını fark ettim. Tahmin etmek çok zor değildi. Allison'a dönüp baktığımda o da bana baktı. Gülümseyince ben de gülümsedim ve önüme döndüm.
___________________________________

Yemek faslı bitince herkes odalarına dağılmıştı. Biz de Nina ile yan yana olan yataklara uzanmıştık. İlk tepemizde bir türlü susmayan kızlara sonra birbirimize baktık. Nina yüzünü ağlarmış gibi yaptı ve kulaklarını kapattı. Ben ise yattığım yerden doğruldum.

Maidstone AcademyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin