Perla'nın ağzından
Okulun her yerinde Cody'i arıyordum. Bir türlü bulamamıştım. Yer yarıldı da içine girmişti sanki. Koridordan geçen Lee Seong'u gördüm. Ona sorarsam abime bunu söylerdi. Yanımdan geçerken selam verdi, ben de ona karşılık verdim. Kız arkadaşı, o ve abimle beraber parti görüntülerini bir video haline getirmiştik. Sevgililer miydi emin değildim. Bunun hakkında bir şey söylememişti ama dışarıdan öyle gözüküyordu.
Ofladım ve ısınmak için kalorifere yaslandım. Camdan dışarıyı izlemeye başladım. Bu camdan futbol oynayanlar gözüküyordu. Geçen sene okul takımının gözdesi olan Liam, bu sene takım kaptanı olmuştu.
Ben onları izlemeye devam ederken omzuma bir el dokundu. Yavaşça kafamı çevirdim. Gelen Cody'di. O da camdan dışarıya bakmaya başladı. Sonra yüzünü buruşturarak kafasını geri çekti. Liam'ı gördüğü anda böyle bir tepki verdiğini anlamıştım. Liam ile daha önce konuştuğumuzda Cody'den pek iyi bahsetmemişti. Bu okulda birbiri ile sorunu olmayan kimse var mıydı acaba?
" Neden burada dikiliyorsun?" dedi. "Tüm okulda seni aradım ama bulamadım. Yorulduğum için dinleniyordum. Neredeydin?" diye sordum. " Ben de seni arıyordum. O yüzden karşılaşmadık galiba." Anladım manasında kafamı salladım.
" Ee, şu mesajlara ne zaman bakacağız?" diye sordum. "Okul çıkışı olabilir. Sana da uyarsa." "Bana uyar ama biraz gözden uzak olsak iyi olur" dedim. Bu ara çok sık yan yana gözüküyorduk ve bu abimin dikkatini çekerdi. Onunla uğraşmak istemiyordum. Bizi görmemesi daha iyidi. Bana okulun arkasına gelmemi söyledi. Arka kapıdan çıkarsak abim bizi görmezdi. Bende kabul ettim ve sınıflarımıza gittik.
==============
Annem beni arıyordu. Bu gece yola çıkacaktı. Eve geç kalmamı, benimle bir şeyler konuşmak istediğini söyledi. Tamam diyerek telefonu kapattım. Abime okul çıkışı Nina ile bir yere uğrayacağımı yazdım. Nina'yı da bu konuda tembih ettim.
Okulun arka kapısının oraya gittim Nina'yla birlikte. Ona teşekkür ettim ve Cody'i beklemeye başladım. Bu sefer beni çok bekletmemişti. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. Çünkü yanında bisiklette getiriyordu. Bisiklete mi binecektik cidden? Of, bu çocuk...
"Hadi bin" dedi. Çok saçma biliyorum ama küçüklüklüğümde yaşadığım bir olay yüzünden bisiklete binmekten korkuyordum. Ve bu bisiklet o kadar büyüktü ki korkum ikiye katlanmıştı. " Şey...binmesek mi acaba? Hem yollar kaygandır şimdi düşeriz falan. Başımıza iş açmayalım hiç" dedim. Yollar kaygan falan değildi. Bisikletin tekerlekleri de ıslak bir yerde kayacağa benzemiyordu.
"Düşmeyiz merak etme. Hem yürümek uzun sürer şimdi. Hadi bin işte" dedi. Daha fazla ısrar ederdim ama rezil olmak istemiyordum. Yavaşça arkasına oturdum ve sürmeden önce "Lütfen yavaş sür. Acelemiz yok sonuçta" dedim. Fakat o beni dinlememişti ve bir anda hızlı sürmeye başladı. Kesin düşecektim işte. " Ama yavaş ol dedim o kadar. Çok hızlı gidiyorsun. Dur, tamam ben inicem olmuyor böyle" dedim. Frene bastı ve " Sen buna hızlı mı diyorsun cidden. Olabilecek en yavaş şekilde sürdüm." Gözlerini kıstı ve
"Bisikletten korkuyor musun?" diye sordu. Utanılacak bir şey yoktu. Yani bisikletten de korkulabilirdi gayet. Ama bunu tabii ki ona söylemeyecektim. "Hayır, korkmuyorum. Sadece iki kişi binince, bir de sen hızlı sürünce işte. Of, niye saklıyorum ki? Evet, korkuyorum oldu mu? Hadi yürüyerek gidelim.""Çok tuhaf bir kızsın cidden. Bisikleti bırakacak bir yerimiz yok şu an. Elimizde de taşıyamayız. Biraz sabretsen olmaz mı?" dedi. Bir kez daha ofladım ve tekrar arkasına yerleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maidstone Academy
Teen FictionFarklı ülkelerden gelen yüzlerce öğrencinin buluştuğu, İngiltere'de bulunan ve uluslararası bir akademi olan "Maidstone Akademisi''nde geçen bu hikayemizde 4 tane ana karakter vardır. 4 ana karakter 4 farklı kişi tarafından kaleme alınıyor ve farklı...