Sabah yine Estella ve Alison okula gittik.Okul çıkışıda beraber döndük. Onlarla daha sık vakit geçirmek adına her şeyi yapıyorum. Odalarına gidip sohbet ediyorız yemekleri beraber yiyoruz. Artık özel konularına da dahil olmaya başladım. Allison ile Damon arasında bir şeyler olmuştu. Birbirlerini sevdiklerinden şüphelenmiştim doğruymuş. Birbirlerine itiraf etmişler. Bunları bana anlatırkan çok mutluydu. Sonra Estella hakkında konuştuk. Kafası karışık görünüyordu.Konuşmaya devam ederken yurttan tanımadığım bir kız geldi dışard birinin beni beklediğinş söyledi. Kızlardan özür dileyerek çıktım. Kim olduğunu çok iyi biliyordum. Uzun dağınık saçları işe Seong kapıda bekliyordu. Gülümsedim selam verdim. "Seni görmek güzel."dedi. "Senide." dedim kafamı ona çevirdim. Dalgın gibiydi. Belli etmemeye çalışsada anlamak zor değildi. "Kafanı kurcalayan düşünceleri benimlede paylaşıcak mısın?" dedim. Çok merak etmiştim. Öğrenmessem her gün bunu düşünürüm. "Aslında bizim çocuklarla tanışmıştın. Damon'u da hatırlarsın. Allison 'u çok seviyor açıldı da ama bir şüphe var içimde. Onlarla ilgilş değilde Damon onu ne kadar sevsede kardeşinden mi ailesinden mi bilmem çekiniyor." Buna nası cevap vermeliyim bilmiyordum. Damon onu seviyor önemli olan bu. Biraz düşündüm." Eğer gerçekten seviyorsa hiç bişey onu başka yöne çekemez. " Bunu biraz kendimizide düşünerek söylemiştim." Sevgisinden asla bir şüphem hatta onlar okuldan önce tanışıyordu. Tanışmışlar yani ama buluşmak için anlaştıkları bir gün Damon ailevi sebeplerden dolayı gidemedi sonrada yüzüne bakma cesareti bulamadı. Ama ne mutlu ki şimdi kavuştular önemli olan bu demi. " Başımla onayladım. Damon ve Allison'un en kısa zamanda sevgili olcaklarından en ufak şüphem yok. Damon kendi içinde duygusal bir savaş veriyor olmalı. Her ne kadar erkek olsalarda bazı konularda bizden daha savunmasız olabiliyorlar. Bu durumda olayları kardeşiyle paylaşamıyor demekki. Ama Allison 'un ona destek olacağından en ufak şüphem yok. (Bunları konuşurken okul çıkışına doğru gelmiştik. O kadar dalmiştim ki nereye geldiğimizi fark etmemiştim. Hava da yakında kararıcaktı.) "Şimdi bunları bir kenara bırakalım hala telafi etmemiz gereken bir buluşmamız var." İşte buna şaşırmıştım. Bunu söylerken ciddi olduğunu anlamıştım ama böyle bir günde aniden gelmesine şaşırmıştım. "Ne yapıcaz?" diye sordum. O sırada arabasını işaret etti. "Senin için sakıncası yoksa benim arabamla gidelim ama istemesen otobüs de yakında gelicek." Nereye gidiceğimizi söylememişti. "Binebiliriz benim için sıkıntı yok ama nereye gidicez." Ben der demez arabasına yöneldi beyaz modelini bilmediğim zarif bir arabaydı. "Sana yemek yapıcam." Güldüm. Ama yapardı. "Noldu şaşırdın mı? Yapamaz mıyım?" dedi. "Hayır, bende sana yardım ederim. Ama nerde yapıcaksın?" dedim. "Seni bir kaç saatliğine çalışma yerime götürcem. Boş zamanlarımda orda olurum. Genel olarak bizim çocuklarla buluşma yerimiz ama onlara senden bahsedince izin verdiler." Benden arkadaşlarına bahsetmişti demek. Çok sık görüşüyoruz sormuşlardır illaki. "Merak etmedim değil." (Arabaya bindik) Yol boyunca müzik dinledik. Her ne kadar İngilizce bilsemde arada korece şarkı açmıştı. Bazen bana tercüme ediyordu basit kelimelerş öğretmeye çalışıyordu. Yaklaşık yarım saatin sonunda mütevazi bir klübeye geldik. Aslında bir klübeden daha büyük ama arazının içinde ve tamamen tahtadan yapılma. Berandasına oturmak için sandalyeler ve büyük yuvarlak bir masa vardı. Daha önceden gelmiş ve düzenlemiş olcakki heryer tertemizdi. Bana etrafı biraz gösterdi sonrs mutfağa gittik. Yemeği yapmış son aşamalarını bırakmıştı. "Gelceğime bu kadar eminsin demek yemekleri bile yapmışsın." dedim ve yaptığı pilavdan 1 kaşık aldım. Gerçekten lezizdi. "Gelmessende sorun olmazdı ama gelirsen hazır olmalıydım. Hem seni normal bir kafeye götürmek istemedim. Burası bana çok şey ifada ediyo ve senle konuşmak için burayı seçtim." dedi. Ne konuşçağını kestiremedim. Ama ona duygularımdan bahsetmek için bir fırsat olabilirdi. Uzun zamandır yalnız olmamdan mı bilmem ama biraz aceleci olduğum doru. Onu kaybetmemek için hızlı davranıyorum diye düşündüm. (Sofrayı kurdum ve yemekleri koymasına yardım etmeye başladım.) "Ne hakkında konuşçaktın? " (Yemeğimden yemeye başlamıştım.) "Bu gerçekten çok güzel, Asyalıların güzel yemek yaptığını biliyordum ama bu kadar beklemiyordum. Ama bu mutfak savaşları başlatır önceden diyim. Benden daha iyi yapmana katlanamam." Gülerek söylemiştim bunu ama cidden ona meydan okicam. Bunu eğlenmek için yapardım." Senden güzel yapçağımı sanmıyorum. "İmalı bir şekilde söylemişti. Bu gerçekten mutfak savaşları başlayabilirdi." Benim sana söylemek istediğim şey seni benden uzaklaştırırmı bilemiyorum. İlk olarak ilk gün bankta otururken yanına gelince bu kadar bağlancağımızı düşünmemiştim. Amacım yalnız olmanı engellemekti. Çünkü çok mutsuz duruyordun. Sonradan konuşmaya başladıkça seni tanıdıkça sana karşı bişeyler hissetmeye başlamıştım. Bunu sana söylemiştim ama sana bu duyguya bir ad koyamadığımı söylemiştim. Şimdi ertafla daha iyi anlaşmaya başlayınca senin diğerleriyle arkadaş olduğunu görünce seni kaybetmekten korktuğumu anladım. Ve seni sevdiğimi anladım. Belkş söylemek için çok erken ama benden gitmeni istemiyorum. Umarım duygularımı anlatabilmişimdir. " Kafasını kaldırmadan konuşuyordu. Utandığı her halinden belliydi. İlk defa böyle bir konuşma yaptığını da anlamıştım. Kalbim yerinden çıkçak gibi atıyordu karnımın ağrıdığını hissettim. Heyecanıma hakim olmaya çalışarak" Duygularını, anlatmak istediklerini anladım. Aslında bende senle konuşmak istemiştim ama benden uzaklaşırmısın bilememiştim. Erken olsada en baştan açık sözlü olmak beni mutlu etti. " Bunu söylemekten be kadar utansamda kafamı yemeğe çevirdim ve" Bende seni seviyorum. " dedim. Kafamı kaldırdım şaşırmış bir şekilde bir şekilde bana bakıyordu. Gülümsedi ama ikimizde bir şeyler söylemeye cesaret edemedik. Bu konuşmanın üstüne gülümseyip yemek yemeye devam etmeyi tercih ettik. Bir yandan da onunda duygularını öğrenmek içimi rahatlatmıştı. Yemeğim bitince boş tabakları alıp ayağa kalktım. Oda peşimden geldi. "Bılaşıkları ben yıkarım." dedim. Tabakları tezgaha bırakıp yanıma geldi. Sıkıca sarıldı. O kadar saf ve temiz bir duygu beslendiğini o an anladım. "Ne olursa olsun birbirimizi üzmeyelim olur mu? Şu an korktuğum tek şey bizi incitmek." dedi. Bu duyguyu gayet iyi biliyordum aynı şeyi bende hissediyordum. Onaylarak tekrar sarıldım. Sessizce ayrıldık konuşmadan bulaşıkları yıkadık. "Ben artık gitsem iyi olur hava da karardı. Kızlarada bişey demesen çıktım merak etmişlerdir." Bunu dediğimde birinin beni merak ettiğini ilk defa hissetmiştim. Bunu ilk defa söylemiştim. İnsana kendini özel hissettirmişti. "Ben seni bırakırım." "İşin varsa benim için sorun değil. Herşeyi hızlıca öğrendim otobüsle giderim." dedim. Bunu söylemek utanç verici ama ciddi ciddi buraya gelmedende otobüsleri ezberlemeye çalışmıştım. Her ihtimale karşı öğrenmiştim. Tabiki hepsini bilmiyorum bu yüzden uygulamalar bulmuştum." Seni tek başına gönderir miyim sence, hadi hazırlan seni yurda bırakayım." Mutlu oldum. Her ne kadar ona iş çıkarmak istemesemde birinin benle ilgilenmesi tarif edilemez bir duygu. Yıllardır bu duyguyu yaşamamıştım. Arabaya binince ona ailesi hakkında sorular sordum. Bir kız kardeşi varmış o bu okula gelmeden önce intihar etmiş. Sorduğum için pişman olmuştum ama sorun olmadığını zor da olsa bunları atlattığını söyledi. Annesinin çalışmadığını babasınında bir şirkette çalıştığını söyledi. Bende ailemden bahsettim. Her ne kadar ayrıntıya girmesemde anlamıştı. Her zaman destek olacağını söyledi. (Yurda gelmiştik) "Yarın tekrardan görüşürüz. Uyumadan sana yazarım. Garip ama seni yarına kadar özleyeceğim." dedi. "Bende." dedim. Sıkıca sarıldım istemeyerek de olsa yanından ayrıldım.
Direk odama çıktım.Çok geç olmuştu kızlara mesaj attım. Uyumadan Seong 'a mesaj attım. Biraz konuştuktan sonra olanları düşünerek uyudum. Sonraki gün Estella okula gelmemişti. Alison hasta olduğunu söylemişti. Ters giden bir şeyler vardı. Okulda da Tim ve Matt arasında kavga çıkmıştı. Daha önce konuşmamıştım ama sessiz ve sakin olduklarını çok iyi biliyordum. Okulda bir şeylerin ters gittiğini herkez anlamıştı. O gün öğretmenlerde dahil olmak üzere herkez derslere adapte olamamıştı.Seong'la bu konu hakkında konuşmuştuk. O da arkadaşlarından öğrenirse bana söyleyeceğini demişti. Alison ile de konuştuk bunları ama ikimizde bir şey bilmiyorduk. Çıkışta hızlıca yurda gidicektik çünkü Estellayı merak etmiştik bizle Tim de gelmişti. Yüzünde yaralar vardı. Görmesem de kavganın ciddi olduğu yüzünden anlaşılıyordu. O da bizle geldi Estellayı ziyarete gittik. Estella ile arkadaş olduklarını biliyordum ama yurda kadar gelemesi garip gelmişti. Onu çok rahatsiz etmeden Allison'a emanet ederek odama gittim. Şu ana kadar sorunsuz geçsede sanırım bu kavga bizide etkiliycekti. 6.hissime hep güvenirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maidstone Academy
Teen FictionFarklı ülkelerden gelen yüzlerce öğrencinin buluştuğu, İngiltere'de bulunan ve uluslararası bir akademi olan "Maidstone Akademisi''nde geçen bu hikayemizde 4 tane ana karakter vardır. 4 ana karakter 4 farklı kişi tarafından kaleme alınıyor ve farklı...