Chapter 41

2 0 0
                                    

Perla'nın ağzından

Okul çıkışından sonra abimin kaldığı eve gidecektim bu yüzden şoföre bugün beni almaması için mesaj attım.

Yüzme derslerinden sonra hızlıca yıkanıp saçımı kuruttum ve okuldan çıktım. O eve sadece bir kez gitmiştim. Kafa dinlemek için güzel bir yerdi. Sessiz, sakindi. Abimin tam ihtiyacı olan şey de buydu zaten.

Taksiyle yarım saatte varmıştım. Biraz yürüdükten sonra ev görünmeye başlamıştı. Adımları hızlandırdım ve kapının önüne geldim. Ben zili çalmadan abim kapıyı açmıştı.

Yüzünü dikkatle inceledim. Biraz solgun gözüküyordu. Selam verdikten sonra içeri geçtim ve montumu koltuğa fırlattım. O da peşimden gelip koltuğa oturdu. Ben de yanına geçtim.

"Nasılsın?" diye sorduğumda omuzlarını kaldırıp indirdi. Eliyle yüzünü sıvazladı. "Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum Perla. Bir daha o eve gitmek istemiyorum. Onun hiçbir şeyini istemiyorum,"dedi.

"Tamam, eve gelme ama okula gel en azından. Devamsızlığın çoğalıyor git gide," dedim fakat beni dinlemişe benzemiyordu. İç çekerek arkama yaslandım.

"Senin de benimle kalmanı istiyorum," dedi. Kafamı çevirdim ve "Saçmalama istersen. Bu buz gibi evde ikimiz de kalamayız. Bir de ıssız... Ayrıca babamın eve geldiği mi var sanki. Sen de dön hadi daha fazla uzamasın bu mevzu."

Kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı. "Bütün bu olanları nasıl bu kadar hafife alabilirsin? Adam doğduğumuz günden beri bize yalan söylüyor ve sen hiçbir şey olmamış gibi onun yanında kalmaya devam mı edeceksin?! " dedi bağırarak.

"Ne fark eder ki? Burası da onun sayesinde yapılmadı mı?" dedim umursamazca. Hayret edermişcesine bakmaya devam etti.

"Boşuna seni düşünmüşüm. Dünya yansa umrunda değil," dediğinde sinirlenmeye başlamıştım. "Bunca zaman sonra mı aklına geldi beni düşünmek?" dedikten sonra histerikçe güldüm ve "Komiksin gerçekten," diyip ayaklandım.

Ben ayağa kalkınca o da kalkmıştı. Montumu koltuktan alıp üzerime geçirirken beni omuzlarımdan tutup durdurdu. "Böyle bir dönemde birbirimizi yalnız mı bırakacağız gerçekten?" diye sordu. Sesi çok kısık çıkmıştı.

"Bilemiyorum, eğer eve gelirsen kimse yalnız kalmış olmayacak. Eve gelmesen bile en azından okula gel," dedim. Derin bir nefes alıp verdi ve kafasını salladı.

"Peki, geleceğim ama bir şartla. Bu haftasonu burada beraber kalacağız," dedi. Omuz silkerek "Fark etmez," dedim.

Biraz daha oturdum ve onunla konuşmaya çalıştım. Daha büyük tepkiler bekliyordum fakat beklediğimden sakin davranmıştı. Gün geçtikçe olgunlaşıyordu.

Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Gitme vaktim gelmişti. "Bugün çok yoruldum, gitsem iyi olacak. Ev çok soğuk, kaloriferleri yak da hasta olma," dedim ve yerden çantamı alıp sırtıma taktım.

"Tamam, sen de dikkat et kendine," dedikten sonra kapıya kadar beni geçirdi. Tam ben gidiyorken o da montunu aldı ve ana yola kadar beni götürdü. Üzerimdeki yorgunluğu bir an önce atmak için saat çok geç olmadan eve vardım.
________________________________

Ertesi gün Matt ile çekecekleri video hakkındaki planlarını konuştuk. Şimdilik pek bir sorun yok gibi görünüyordu. Tek sorun isim konusunda bir fikirleri yoktu ve video çekene kadar bulmaları gerekiyordu.

Matt, benimle konuştuktan sonra yanımdan ayrıldı. Ben de abimin sınıfa doğru ilerledim. Sınıfın kapısının önünde Allison ile konuşuyordu. Geldiğine sevinmiştim. Beni fark edince eliyle gel işareti yaptı. Yanlarına gittiğimde Allison'a selam verdim. O da gülümseyerek karşılık verdi.

Maidstone AcademyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin