Chapter 50

7 0 0
                                    

Perla'nın ağzından

Koçun bana verdiği kayıt formunda göz gezdiriyordum. Islak saçlarımdan birkaç damla kağıda damlayınca kendimden biraz uzaklaştırdım. Yarışmaya ne kadar katılmak istemesem de koç ısrarla baskı yapmaya devam ediyordu. Yanımda bir hareketlilik hissedince o tarafa döndüm. Svend tam dibime oturmuş elimdeki kağıda bakıyordu. Kağıdı ikiye katlayıp sağ tarafıma koydum. "Neden katılmak istemiyorsun? Aramızdaki en yeteneklilerden biri sensin," diyince ona döndüm. "Önemli bir nedeni yok. Sadece derslerime yoğunlaşmak istiyorum."

"Derslerine yeteri kadar önem gösteriyorsun zaten..." dedikten sonra duraksadı ve devam etti. "Geçen gün şehir kütüphanesinde sizi gördüm. Cody ile aranızın bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum," diyince şaşırarak kaşlarımı kaldırdım. "Sen de mi ordaydın? Neden yanımıza gelmedin?" diyerek ima ettiği şeyi geçirtirmeye çalıştım. "Yanımda birkaç arkadaşım daha vardı. Hem de sizi rahatsız etmek istemedim," dediğinde anladım der gibi kafamı salladım. Birkaç dakika sessizlikten sonra tekrar konuştu. "Nolan..." dediğinde kafamı hızla ona çevirdim. "Teyzem için tekrar buraya geldi," diyince endişelenerek ona baktım. "O iyi mi?," dediğimde "Sayılır, sanırım yine nöbet geçirmeye başlamış," dedi.

Nolan ve Svend kuzenlerdi. Onunla da Svend sayesinde tanışmıştık. "Şu an hastanede mi peki?" diye sordum. "Evet, yaklaşık bir haftadır gözetim altında," dedi. Bayan Imelda ile Nolan'la tanışmadan önce tanışmıştık. Kendisi hayat dolu bir kadındı ve şu an onun adına çok üzülmüştüm. "Kendisine geçmiş olsun dileklerimi ilet lütfen," dedim. "Gittiğim zaman iletirim," dedi gülümseyerek. Koç artık diğer grup geleceği için dağılmamızı söylemişti. Katladığım kağıdı aldım ve soyunma odasına girdim. Dolabımı açıp kağıdı çantamın içine attıktan sonra duşların olduğu yere gidip hızlıca üzerime su tuttum. Islak saçlarımı kuruttuktan sonra at kuyruğu yapıp dolaptan çantamı aldım. Tam dışarıya çıkarken belki de elime geçen bu fırsatı gerçekten de değerlendirmem gerekiyordu diye düşündüm. Hiçbir şey için geç değildi. Derslerimi ve yarışmayı aynı anda götürebilirdim. Belki çok yorulacaktım, zaman zaman pes edecek gibi olacaktım fakat buna değebilirdi. Çantadan kayıt formunu anladım ve tükenmez kalem çıkardım. Kağıdı duvara yaslayıp formu doldurdum ve birazdan dersi başlayacak koçun yanına gittim.

Onu gördüğüm zaman hızlı adımlarla yanına ilerledim ve kağıdı uzattım. Beni görür görmez gözlerini uzattığım kağıda çevirdi. Elimdeki kağıdı aldı ve gülümsedi. "Yeteneğini harcamamana çok sevindim," dedi. Gülümsemesine karşılık verdim. "Cumartesi günü saat 14.00'te burada ol. Antrenman yapacaksınız," dediğinde başımla onayladım.
________________________

"Perla, aşağıya gelebilir misin?" diye seslenen abimi duyunca odadan çıkıp salona girdim. Yemek masasındaki sandalyeyi çekmiş kollarını bağlayarak oturuyordu. Keyifsiz gözüküyordu. Yanına ilerledim ve bir sandalye çekip onun gibi oturdum. "Canın sıkkın gözüküyor. Ne oldu?"

"Sana söylemem gereken bir şey var," diyince biraz gerildim ve "Tamam, dinliyorum söyle," dedim. Saçlarını geriye attı. "Dün... Alexa ile konuştum," diyince arkama yaslandım. Bugün Alexa okula gelmişti fakat şansıma üst sınıflardan birinin gezisinde onları yönlerdirmek amacıyla ben de katılmıştım ve onu hiç görmemiştim. "Ne konuştunuz?"

Bana onun anlattığı şeyleri özetlemişti.
"Hastalığını kullanarak yine seni kandırdı öyle mi? Seni daha akıllı sanıyordum fakat bunca olan şeyden sonra o kızın dediklerine gözün kapalı nasıl inanabildiğine şaşıyorum gerçekten. O bir yalancı! Sana, bana, Alex'e... Herkese yalan söyledi o!" dedim sinirli bir şekilde. "O zaman yalan söyleyip söylemediğini nasıl bilebilirdim? O benim arkadaşımdı ve bana yalan söyleyeceği aklımın ucundan geçmezdi," diyince sesimi yükselterek konuşmaya başladım. " O kız sana gelip onların arasını aç dedi. Neden? Benim iyiliğim için... Alexa'nın benim iyiliğimi istediğini ne zaman gördün?" dedim. Konuşmaya devam ettikçe öfkeleniyordum.

Maidstone AcademyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin