Bölüm 19: "Aduket"

1.2K 159 31
                                    




Not: Cuma günü yayınladığım "Igeia mas" bölümünü okumuş muydunuz?


         Freya sigarasını dudaklarına sıkıştırıp kendine bir fincan daha kahve doldurdu. Babası gittikten sonra Harun'la Bilge bir gece daha onda kalmışlar, onlar gittiği gibi de Freya çalışmaya geri dönmüştü. Saçlarını tepesinde saçma bir topuz yapmış, kulağının arkasına kurşun bir kalem sıkıştırmıştı. Şu tipiyle çevirmenden çok bakkal çırağına benziyordu ama umurunda değildi. Dizi çıkmış pijamalarının ceplerine birkaç mini Haribo paketi doldurdu. Hafif bir kırgınlık hissediyordu. Hasta olmayacağını umdu. Dizi çekilmeye başladığı için artık daha çok revize geliyordu. Hangisinden daha çok nefret ettiğini bilmiyordu Freya; revizelerden mi yoksa yapımcıyla tartışmaktan mı? Kahvesinden bir yudum alıp sigarasını söndürdü. İzci gelmeden önce birkaç saati var ya da yoktu. Yığılan işleri toparlamadan adama yakalanmak istemiyordu.

         Normalde olsa, saatini kontrol etti, yani İzci de her insan gibi azıcık dakik olsa çoktan burada olması gerekirdi. Sözleştikleri saatin üzerinden yarım saat geçmişti ama Freya o kadar rahattı ki... Üç sokak öteden yarım saat geciken adam karşıya geçmesi gerektiğinde en az -EN AZ!- iki saat gecikirdi. Yaklaşık bir buçuk saat sonra İzci geldiğinde kendini adamı bu kadar iyi tanıdığı için tebrik etti. Artık sinirlenmiyordu bile. Kabullenmişti. Üstelik işleri bu kadar birikmişken adamın geç kalması işine de gelmişti. Tabii bu arada üstünü de değiştirdi.

-"Çocuğu kurtaramadım dediğim gibi."

-"Tahmin etmiştim."

         Adam sırtındaki çantayı çıkarıp kadına uzattı. Eldivenlerini, beresini, atkısını ve montunu sırasıyla çıkarıp bir yığın halinde kapının yanındaki küçük taburenin üzerine attı. O kurtaramayacağını söylediğinde Freya zaten yeni bilgisayar almıştı. Ama içinde, en içinde bir yerde, belki kurtarabilir düşüncesi vardı -ki kurtaramamıştı. Eğer İzci bile kurtaramadıysa kimse kurtaramazdı. Adamın montunu ve atkısını askıya asıp dolaptan çıkardığı terlikleri adamın önüne bıraktı.

-"Yolculuk nasıldı?" Tekmelemeyeceksin değil mi? Adamın montunun cebinden çıkarıp uzattığı hariciyi aldı. Eh, en azından emeklerini kurtarmıştı. "Hiç yapar mıyım öyle bir şey?" Adamın bunu rüşvet olarak önden uzattığını biliyordu. Sırıttı. Onu korkutmaktan keyif aldığını saklamayacaktı. Heyecanlı bakışlarını çantasına eğdi ve "Getirdin mi?" diye sordu. Adam buğulanan gözlüklerini kazağına silerken manidar bir şekilde sırıtınca da mutlu oldu. "Sen salona geç. Ben biraları getiriyorum."

          İzci özenle yerden aldığı çantanın ön gözünden sigarasını çıkarıp dudaklarına sıkıştırdı. Salonda sigara içilmez kuralı çoktan yalan olduğundan Freya da adamı uyarma gereği duymadı. Bundan tam üç yıl önce, yine kafalarının güzel olduğu bir akşam, Street Fighter'da kim yenerdi diye bir iddiaya tutuşmuşlar ve atari aramaya koyulmuşlardı. Üç yıl boyunca her hafta kaliteli bir atari bulabilmek umuduyla Eminönü'nde dolanmışlar, birkaç kez hedeflerine çok yaklaşmışlar, aldıkları her atari iki-üç hafta demeden bozulunca tekrar tekrar Eminönü'nde dolanmışlardı. En sonunda birkaç ay önce hiç beklemedikleri bir yerde, hiç beklemedikleri bir anda karşılarına bekledikleri, yıllardır adak adayıp diledikleri -biraz abartıyor olabilirdi, Freya- o mükemmel atari çıkmıştı. Sonra da haftada bir gün belirleyip saatlerce atari oynamaya başlamışlardı. Duck Hunt'tan Mario'ya, Street Fighter'dan 1990 Tank'a, Pacman'den Captain Tsubasa'ya kadar bulabildikleri bütün oyunları oynamışlardı. Freya biraları ve çerezleri sehpanın üzerine bırakırken İzci de düzeneği kurdu.

-"Defteri unutmadın değil mi?"

-"Unutur muyum hiç?"

        Çantasından geçen yıl aldıkları deri defter kursunda yaptıkları, kimi yaprakları diğerlerinden daha uzun, kimi dikişleri daha kısa, üzerine yazdıkları isimlerinin kimi harfleri silinmiş olan defteri çıkardı. Gözlüğünü burun kemerine ittirip ciddi bir ifadeyle "Bir bakalım," diye mırıldandı. Atari oynamak onlar için ciddi bir meseleydi. "En son sen kazanmışsın -ki bu da..." Birkaç sayfa çevirdi. "Skorları eşitlemiş."

FreyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin