Not: Asma Yaprağı bölümünü okumuş muydunuz?
Ediz burnuna kadar eğdiği şapkası, ona üç beden büyük görünen kıyafetleri ve sözde tanınmamak için taktığı Freud gözlüklerinin -çok daha rüküş bir versiyonuydu bu!- mavileriyle oldukça komik görünüyordu. Freya gülümsemesini bastırmak için sürekli bakışlarını adamdan kaçırıyor, ne zaman küçük bir kıkırtı dudaklarından kaçacak olsa Feza'ya dikkatini dağıtsın diye yalvaran bakışlar atıyordu. Bu sırada artık Kumkapı'ya alışmış olan Deniz kalabalığa aldırış etmeden Arca, Ege ve İzci'yle sohbete devam ediyor, ara sıra da Freya'ya sataşıyordu. Ege zavallım ise ayak uyduramadığı sohbetin arasında Feza'ya süt dökmüş kedi gibi alttan alttan bakışlar atmakla meşguldü. Bu sohbetin arasında Aslı, Feza'nın kulağına eğilip "Doğruyu söyle," diye fısıldadı. Bakışları önce omuzları çökmüş Ege'ye, sonra da adamı bakışlarıyla döven dostuna kaydı. "Barışmadın mı hala çocukla?"
-"Ne barışacağım onunla!"
Bilge sessizce "Domuzluk yapma," diye daldı sohbete. "Çocuk geldiğinden beridir ciğerci kedisi gibi sana bakıyor zaten."
Aslı mahsun mahsun oturan Ege'ye göz ucuyla bakıp "İçim parçalandı," dedi sessizce. "Yazık ya!"
O da kıyamıyordu adama da, süngüsünü kolay kolay düşürmeyecekti. Titreyen vicdanını susturup "Kanmayın bu numaralara!" dedi. Kanma kızım Feza! "Size oynuyor o." Oynuyor tabii! "İnanmayın." İnansak mı acaba? Yo, yooo... İnanmayacaktı. Kaan'ı çalmıştı adam ya Kaan'ı. Küstü o adama. Hıh! Azıcık barışsak? Hayır. Barışmanın azıcığı mı olurdu hem?
Freya dikkat çekebilmek için elinde tuttuğu zeytini kadının rakı kadehine basket attı. Feza daldığı yerden çıkıp ona bakınca da öne doğru eğildi ve sessizce "Kalpsiz," diye homurdandı. Kadehinden zeytini çıkarıp yemek için hareketlenen Feza'nın eline atılıp "Aklından bile geçirme zeytinimi yemeyi!" dedi sessizce. "Benim o!"
Feza, Freya'nın zeytinine uzanan eline fiske atıp zeytini hızlıca ağzına attı. "Benim rakım benim zeytinim." Kadın gibi masanın ortasına doğru eğilip sesini daha da alçalttı: "Ayrıca benim sevgilim benim tribim."
-"Kan kusturdun çocuğa kan!" Freya zeytinini yiyen kadına düşman bakışlar atıp gözlerini devirdi. Durduk yere zeytininden olunca canı sıkılmıştı. "Yine de 'kızılcık şerbeti içtim' dedi bu çocuk." Kalan zeytinlerini canı pahasına savunmak için kaseyi daha da önüne çekti, çillerle kaplı burnunu havaya dikti ve "Ben söylüyorum bak," diye devam etti. "Benim Team Ege olmam yakındır."
-"Benim de." -"Benim de!"
Feza üç kadına da ters ters bakıp "Hainler," diye homurdandı. "Çapulcular!" Deniz hayretle dönüp ona bakınca yarım ağız bir gülümseyle "Size demiyorum Denizcim," diye açıkladı durumu. "Siz içmeye devam edin." İşaret parmağını havaya kaldırıp tek tek kadınların üzerinde dolaştırdı. "Ben bu eskiden kardeşim olan kadınlara diyorum."
Bilge kalbini tutup "A-ha!" dedi abartılı bir jestle. "A-ha bak oluyor. Team Ege yükleniyor..." Freya kadını taklit ederek "Yükleniyor," dedi. Aslı "Yüklendi!" diye devam etti. "Hadi geçmiş olsun Fezacım!"
Freya rakısından bir yudum alıp dramatik bir tonlamayla "Sen üç kız kardeş kaybettin," diye mırıldandı. "Ege üç koca yürekli baldız kazandı."
-"Hadi bunlar," Aslı ile Bilge'yi işaret etti, "karşı takımda olabilirler." Gözlerini kocaman açıp Freya'ya "Ama sen?!" diye cırladı. "Sen benim kuzenimsin! Ayıp olmuyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya
RomanceBir kez ayrılınca ilişki bitmiş sayılır mı, yoksa emin olmak için birkaç kez daha mı ayrılmak gerekir? Ayrılmayı başaramayan ama bir arada da kalamayan; yarım akıllı bir oyuncu ile sıkıcı bir çevirmenin ayrılık hikayesi bu... Ya da bir barışma hikay...