Bölüm 60: "Asma yaprağı"

640 100 12
                                    

Selam! Nasılsınız? Önceki bölümü okumuş muydunuz?

Bilge sardığı yaprağı tencereye yerleştirirken "Akşam ne giysem?" diye sormuştu. Aslı yıkadığı pirinçleri ortadaki kaseye ekleyip biraz da domates rendesi koydu. Çok abartmasa iyi olurdu. Sonuçta dikkat çekmemeleri hepsinin işine gelirdi. "Sahi bir de o vardı değil mi?" Bilge gözlerini ilgiyle sarma yapraklarıyla canhıraş bir mücadele içerisinde olan Deniz'e çevirdi. "İki ünlüyü nasıl saklayacağız biz?"

Adam gevşek de olsa sarmayı başardığı yaprağı tencereye yerleştirirken "Orasını bizi ısrarla Kumkapı'ya davet ederken düşünecektin Bilgecim," dedi. "Ege sana çözüm sunmuştu."

-"Teknede zurna yok."

Aslı alayla "Magazin de yok," diye söylendi. "Bir kez olsun olaysız bir gece geçirebilirdik."

-"Kesin biri denize düşerdi."

-"Her ne kadar Bilge'yle aynı fikirde olmaktan hoşlanmasam da..." Freya sıcak suyun içerisinde asma yapraklarını bırakırken "Bilge haklı aslında," dedi. "Gece gece başımıza iş çıkardı kesin."

Deniz "Bazen ne kadar içebildiğinizi unutuyorum," diye mırıldandı. "Bana sorarsanız hangisi daha kötü bir senaryo bilemiyorum." Bir yandan gecenin bir yarısı, sarhoş kafayla biri denize düşerse kimse o aksiyonu kaldıramazdı. Öteki yandansa kara köpekbalıklarından olan magazincilerle köşe kapmaca oynayacaklardı. Tabii işin bir de fan boyutu vardı. O aksiyonu kaldırabilirler miydi? Şimdilik başka bir şansları yokmuş gibi görünüyordu. Neden sonra jetonu yeni düşmüş olacak ki "Ya bir şey soracağım," dedi. Yaprağa doldurduğu fazla pirinçleri tatlı kaşığıyla sarma sardığı tabağın boş kısımlarına doğru ittirip tek tek mutfaktaki kadınlara baktı. "Biri bana bütün bunları neden sarma sararken konuştuğumuzu anlatabilir mi?"

Eh... Hakkı vardı bu soruyu sormaya. Freya ağzındaki görünmez fermuarı çekip başıyla Bilge'yi işaret etti. Bu meseleye karışmıyordu. Aslı da sessiz kalıp gözlerini Bilge'ye dikti. O da karışmıyordu. Başlarına bu belayı açan kadın, bu durumu adama gayet de güzel açıklayabilirdi. İki kadın da sessiz kaldığında Bilge istemeye istemeye "Şimdi Denizcim," diye söze başladı. "Malum Ediz akşam sizinle tanışacak." Yani? Bu olayın asma yaprağıyla ne gibi bir ilgisi olabilirdi ki? "Seviyor sarmayı."

-"Yani beyzade sarma sevdiği için mi ben repo günümde..."

Kadın bir yandan sarma sarıp diğer yandan homurdanan adamın lafını "Yok, tam olarak öyle değil," diye kesti. "Hoşluk olsun diye."

Deniz asma yapraklarını sıcak sudan çıkarıp buzlu suya bırakan Freya'ya dönerken "Bana hiç böyle hoşluklar yapılmamıştı diye hatırlıyorum," diye söylendi. "Sen biraz odun musun güzelim?"

Freya adamın huysuzluğuna gözlerini devirirken aynı huysuz tavırla "Denizcim," diye karşılık verdi. "Alt tarafı birkaç sarma. Bunu mu kıskanıyorsun gerçekten?"

-"Evet."

Bilge ve Aslı aralarında kısacık bir bakışı değişti. Çocuktu canım bunlar! Freya gözlerini devirip buzlu sudan çıkardığı sarmaları yanında duran kaseye attı. "Beş-on dal asma yaprağıyla bir avuç pirinci kıskanan da bir sen varsındır herhalde!" Kaseyi adamın yanındaki küçücük boşluğa bıraktı. "Ayrıca ben odun değilim." Kızlara döndü. "Odun muyum?" Yaaani... Şey... Kızların yan çizeceği fark ederek tehditkar bir şekilde tek kaşını kaldırıp "Odun muyum?" diye sordu. Yok canım! Ne odunu? Odun da nereden çıkmıştı? Ayıp ediyordun ama Deniz. Freya... "Freya?" Freya... Şeydi sadece biraz... Şey... "Ney Aslıcım?"

FreyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin