Bölüm 32: "Yadsı adını"

933 125 34
                                    

Not: "Çok ciddi" bölümünü okumuş muydunuz?

         Freya en arka sıradaki koltukta oturmuş, ellerini çenesinin altında birleştirmiş, ilgiyle son provayı izliyordu. Onur'un hayal ettiği her şeyi; karanlığı, soğuğu, ölümün insanı üşüten yalnızlığını hissedebiliyordu. Her şey buradaydı. Somutlaşmıştı. Sırılsıklam olmuş Deniz soyunup üzerine Romeo'nun zırhını giymişti. Ve işte şu kavuşmayı beklediği zavallı da Juliet'ti. Aşıkların bahtsızlığı daha şimdiden insanı kedere sürüklüyordu. Kaç yıl geçmişti bu oyun yazılalı? Geçen yüzyıllarda kaç Romeo ile Juliet birbirine aşık olmuş ve birbirini yitirmişti? Ve nasıl olurdu da gördüğü her ışığa kapılıp giden Romeo her seferinde ilk bakışta Juliet'e aşık olurdu? Kader miydi onları bir araya getiren? Hangi kader böyle bir karanlığı yakıştırırdı gencecik aşıklara? Ve aşıklardan hangisi diğerinden daha aşıktı öbürüne? Seyirciler ve Freya, bugünün gözleriyle baktıklarında yadsıdıkları bu aşkta hala kendilerinden bir iz bulabiliyorlardı. Bakışları, salonda onlarla beraber nefeslerini tutmuş, dikkatle oyunu izleyen tiyatro öğrencilerinin üzerinde gezindi. Shakespeare'i zamanının ötesine taşıyan da bu değil miydi? Yüzlerce yılı aşıp yine de insanı tam da kalbinden kavrayabilmesi? Yanındaki koltukta dikkatle oyunu izleyen adamın kısık sesli uyarısıyla kendine geldi.

-"Nefes al Freya!"

          Onur'un hatırlatmasıyla derin bir nefes aldı. Oyuna ve düşüncelere bu kadar daldığını fark etmemişti bile. Sahneye zifiri karanlık çöktü. Ölümün soğuğu salona doldu. Onur söylediği andan beridir beklediği o üşümeyi iliklerine kadar hissetti. Birkaç sıra aşağıda bir anda yanan bir fenerin ışığıyla bakışları karanlığı yaran o ışığa kaydı. Oyuncuların yüzlerindeki tek ışığın bu olması çok daha çarpıcı bir acıya hazırlıyordu insanı. İncecik bir rüzgarın uğultusu duyuldu. Soylu efendilerin turuncu bir alazla aydınlanan elbiseleri uçuştu. Salona sağır edici bir sessizlik çöktü ve yerden yükselen sis, fenerin ışığında dağıldı. Deniz'in orada hareketsiz bir şekilde yatıyor olması, bunun düşüncesi, ölen o değil de Romeo olsa da kalbini acıttı. Sahnenin devamında bakışları soğuktan dudakları morarmaya başlayan adamın üzerinde dolandı ve oyunun bittiğini yükselen alkışların sesiyle fark etti. Ayaklandı. Herkesle birlikte oyuncuları ayakta alkışladı. Deniz'in bakışları daha sahneden ayrılmadan onu bulmuştu. Romeo'yla tek bir konuda ağız birliği ediyordu; adam "gecenin içinde gün ışığı"ydı. Gülümsedi. Deniz bu sırada arkasında kalan seyirciyi selamlamak için gerisine dönmüştü.

         Alkışlar duruldu, oyuncular kulise çekildi ve salonun kapıları açıldı. Seyirciler birer ikişer fuayeye çıkarken hararetli tartışmaları, yüksek sesli yorumları onlara kadar ulaştı. Sesler önce sağır edici bir uğultuya dönüştü, sonra zamanla azaldı ve bitti. İçindeki sesler tarafından kemirildiğine emin olduğu Onur'un uzanıp buza kesen elini tuttu ve onunla birlikte derin bir nefes aldı.

-"Kalbimin kırılacağını düşünüyorsan kaldırabilirim Freya. Doğruyu söyle! Nefret ettin değil mi?"

-"Tabii ki de! Hatta hiç kimse hiçbir şeyden bu denli nefret edemezdi."

-"Dalga mı geçiyorsun?" Freya adama sıkıca sarılmadan önce iki yanağa iki öpücük bıraktı. Nefes kesiciydi. Onur'un onun sesiyle sakinleştiğini hissettiğinde gülümsedi. "Sence insanlar sevecek mi peki?"

-"Neden fuayeye çıkıp seni bekleyenlere sormuyorsun bu soruyu?" Bekliyorlar değil mi? "Hadi git ve köpekbalıklarıyla yüzleş."

         Onur söz dinleyip ayaklandı ve ceketini üzerine geçirdi. İlk sergilenen oyunuymuş gibi çocukça bir mutlulukla ve endişeyle sarılmıştı. Oturmaya devam eden kadını fark ederek kaşlarını çattı. Gelmeyecek miydi? Freya yanıt olarak zarifçe başını iki yana salladı. Alkışları ve övgüleri duyup da nefes alması, sakinleşmesi, gururlanması gereken kişi kesinlikle o değildi. Onur neden gelmediğini anlamış gibi başını belli belirsiz sallayıp eğildi ve kadının kızıl saçlarının kıyısına minicik bir öpücük bıraktı. İyi olacaktı. O cesur ve erdemli bir savaşçıydı.

FreyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin