Bölüm 64: "Bana hiçbir şey olmaz"

642 87 17
                                    

Not: "Önemsiz saçmalıklar" bölümünü okumuş muydunuz?


-"Pekala, gergindim. Çok, çok gergindim ama kabul edersin ki gece boyunca hiç uyumamış bir insan için bu çok normal. Sen de uyumasan sen de gergin olurdun. Hem, bu havada tekneyle açıldığım için bana öyle bakmana da gerek yok. Henüz delirmedim! Sadece... Sadece uyuyabilmek için bir çözüm arıyordum. Ve eski dostum kürekle buluşmanın iyi olacağına karar verdim."

          Feza ağzına bir parça sepet peyniri atıp "Üçüncü sınıf bir gerilim romanı girişi bu resmen," diye homurdandı. "Nerede duysam tanırım!"

          Freya yeşil zeytinlerden birini ağzına atıp "Buyur," dedi alayla. "Sen daha iyisini yap o zaman!"

          Pekala... Yapabilirdi. Ellerini silkeleyip peçeteyle ağzını kuruladı ve çayından bir yudum alıp ağzında çalkaladı. Hazırdı.

-"Freya deyin bana. Birkaç saat önce -kaç saat olduğu önemli değil, henüz günün aydınlanmadığı hatta aydınlanmaya yeltenmediği bir saatte, yatakta beni uykuya ayrıca bağlayan bir şey olmadığı için, bir engine açılayım, bu şehrin durgun sularını şöyle bir göreyim dedim."

           Freya gözlerini devirip kendine bir bardak çay doldururken "Tek bir sorum var," diye mırıldandı. Bütün ciddiyetiyle onu izleyen kuzenine dönüp "Moby Dick'ten çalarken hiç utanmadın mı?" diye sordu. "En azından bilmediğim bir şeyden çalsaydın."

          Feza ekmeğine bir parça tereyağı sürerken "Sen yapınca Poe'den esinlenmiş oluyorsun," diye itiraz etti. "Ben yapınca çalmış mı oluyorum?"

-"Dinleyecek misin? Eleştirecek misin?" El mahkum dinleyecekti. Sonuçta dinlenecek bir hikaye vardı ortada değil mi? "O zaman ozana müsade et tatlım." Bir dilim domates attı ağzına. "Şurada sana günümün ne kadar boktan başladığını anlatmaya çalışıyorum." İyi, kapatmıştı çenesini. Feza söylene söylene tereyağının üzerine domates salçası sürdü. Bekliyorum. "Kulübe gittim." Kulübe? Hani eski sevgilisinin sahibi olduğu kulübe? Freya tabağına birkaç parça patates kızartması alırken "Kaç tane kulübe üyeyim?" diye sordu. "Üstelik Emir'le dün ayrılmadık değil mi?"

-"Bu yüzden kavga ettiniz değil mi?"

-"Dinleyecek misin?" İyi be! Susmuştu. "Kalktım ve Deniz'e not bırakıp evden çıktım." 

          Köşe başındaki kahveciden bir bardak kahve alıp Galata'dan aşağıya ağır ağır yürümeye başlamış, 7.55'te Kasımpaşa'dan kalkan ilk feribota binmiş, 8.00'de Fener'e inmişti. Bir yorum yapmamak için kendiyle büyük bir mücadeleye girişmiş kuzenine aldırmadan hikayesine devam etti. Oradan kulübe geçip, spor çantasını dolabına bırakmış ve teknesini suya indirmişti. Hava şahane değildi ama kadına su yeterince durgun gelmişti. Hatta hiç dinlenmeden neredeyse Unkapanı Köprüsü'ne kadar kürek çekmişti.

-"Sen gerçekten manyaksın!" Feza kendini tutamayarak devam etti: "Ya sakatlansaydın?"

-"Dünkü çocuk değilim Fezamou! Tabii ki öncesinde ısındım."

          Yine de bütün kasları yanmaya başladığında kendine lanet okuduğunu kuzenine söylemekten kaçındı ve patatesleri ağzına tıkıştırdı. Kürek çekerken bile geceden beridir içinde büyüyen o korkunç histen sıyrılamamıştı. Şehrin ortasından geçerken durgun suyun üzerinde güneşin doğuşunu, İstanbul'un uyanışını ve sokakların canlanışını izlemiş; iki gündür meteorolojinin uyarıp durduğu şiddetli yağmura ise dönüş yolunda yakalanmıştı. Sorun bunlar da değildi. Dalgın bir bakışla "Beklediğimden daha iyi hissettirdi doğrusu," dedi. Kafasının içinde büyüyen bütün o korkunç seslerden ve bir süredir bozuk bir plak gibi takılıp kaldığı düşüncelerden bahsetmedi. "Denizi özlemişim." İnandırıcılığı oldukça düşük bir ifadeydi. Öyle ki karşılıklı oturup kahvaltı eden iki kadın da bunun bütün gerçeği yalın bir şekilde yansıtmadığını biliyordu. Freya kürek çekerken, içindeki gürültüyü bastıramadığından belki de, sessizliği yaran ne kadar ses varsa hepsine sıkıca tutunmaya çalışmıştı. Bunu da kendine sakladı. "Kulübe döndüğümde sırılsıklamdım." Ama mutsuz değildi. Olmamıştı yani. Üşüyen ve kabaran ellerine, yanmaktan sızlamaya geçmiş kaslarına, tutmayan bacaklarına rağmen uzun zaman sonra ilk kez nefes aldığını hissetmişti. "Sizi de suya indirmem gerek artık."

FreyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin