Bölüm 10: "Alay edilen aşıklar"

1.7K 189 28
                                    

Not: Günaydın. "Servet düşmanları" bölümünü okumuş muydunuz?

-"...uçsuz bucaksız kıyılar kadar uzak olsan da sen, ulaşmak için sana açılırdım denizlere."

Freya karanlık salondan içeriye tam bu sahnede girmişti. Sessizce merdivenleri inerken ve henüz hiç kimse onun geldiğini bile fark etmemişken, sahnenin en yoğun anında "Biliyorsun," diye seslendi. Sahnede duranın Onur değil de Deniz olduğunu fark ettiğinde bir an için yutkunarak sustu. Deniz'in burada olacağını bilmiyordu. Romeo'yu onun oynadığından, hatta adamın Onur ile arkadaş olduğundan bile haberi yoktu. Neden sonra "Biliyorsun," diye yineledi. "Gecenin maskesi var yüzümde, olmasaydı eğer, duyduğun için demin söylediklerimi, nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın." Gecenin değilse de karanlığın maskesi kızaran yanaklarını, koyulaşan çillerini sakladı. "Çok isterdim ah! bir güzel uyup göreneklere demin söylediklerimin tümünü inkar etmeyi! Ama uğurlar olsun görgü kurallarına." Deniz'in şaşkın bakışlarının, Ela'dan ona kaydığını fark edince dudaklarında yaramaz bir gülümseme kıvrıldı. Sanki adam sesin sahibinin o olduğundan yeni emin olabilmişti.

-"Seviyor musun beni?"

Deniz'in aralanan dudaklarından güç duyulur bir 'evet' çıktı ve adam farkında bile olmadan ona doğru bir adım attı. Freya da buna karşılık bir basamak daha indi. "'Evet' diyeceksin, biliyorum. Sözüne güveneceğim ben de..." Deniz'i en beklemediği yerden vurduğunu bilmek, tıpkı Romeo ile konuşan Juliet gibi soluğunu kesti. "Ama yemin edeyim deme! Belki de tutamazsın." Deniz'in bakışları giderek esmerleşirken dudaklarının kıyısına oyuncu bir gülümseme yayıldı. "Zeus alay edermiş derler, sözünü tutamayan aşıklarla."

-"Freya..."

-"Ali ışıkları açsana!"

Onur'un sesi, yeryüzünde yalnızca Deniz ile ikisine ayrılmış o gizli bahçeyi bir anda herkese açtı. Artık baş başa değillerdi. Artık gecenin karanlığında fısıldaşan, o ilk gençliğin hevesiyle utanan, yine de aşklarını korkusuzca sahiplenen o iki aşık değillerdi. O olduğunu anladığından beridir bir an olsun bakışlarını üzerinden ayırmayan Deniz, ona doğru bir adım daha attı. Yüzüne sersemlemiş bir gülümseme yayıldı ve bakışlarını Onur'a çevirmeden "Bir yemek arası verelim mi?" diye sordu. "Hem..."

Ela, adamın kadına bakarken bir ton koyulaşan bakışlarını gördüğünde bozulmuş bir şekilde "Aslında iyi olur," diye onayladı. Bileğindeki tokayla saçlarını alelade topladı. "Sigara arası bile vermedik."

-"Bir saat sonra görüşürüz o zaman."

Onur'un sesiyle okuma provasına katılan herkes birer ikişer ayaklandı. Deniz'in bakışları hala genç kadının üzerindeydi. Dünyalar güzeli bir Siren'in sesine kapılıp ona doğru çekilen çaresiz bir denizci gibiydi. Onur birkaç adımla Freya'nın yanına ulaşıp onu kolları arasına aldığında büyü bozuldu ve kaşları hafifçe çatıldı. Onur'la Freya'nın birbirlerini tanıdıklarını bilmiyordu. Onların samimiyetlerine bakıldığında bunun sadece tanışma olmadığını anlayabiliyordu. Freya ve Onur oldukça yakındı. Adam bunları düşünürken Onur, Freya'dan başka kimsenin duyamayacağı kadar kısık bir sesle "Juliet'i oynamanı istediğimde," diye fısıldadı ve geri çekilip kadının çillerle kaplı yüzüne sevgiyle baktı. "Yapamayacağını söylemiştin."

-"Sorun ezberlemek değil ki; yetenek."

Freya yaramaz bir çocuk gibi omuzlarını kaldırıp indirdi ve saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Deniz'in 'evet' dediğini kulağıyla duymamıştı belki, ama kalbiyle duymuştu. Onu seviyor muydu? 'Evet' diyecek kalbini susturdu. Ekibin küçük gruplar halinde nerede yiyecekleriyle ilgili bir şeyler tartıştığını duyabiliyordu. Hatta birkaç kişi çoktan salondan ayrılmıştı. Az evvel sahnede sözünü kestiği Ela da dahil, Freya birkaçıyla da ayak üstü sohbet etmiş; hemen Ela'dan da özür dilemişti. Sadece Onur'un dikkatini dağıtmak istediğini, Romeo'yu başkasının oynadığını bilmediğini eklemişti. Yalan değildi. Onlar dağılınca ve salonda sadece Deniz, o ve Onur kalınca ellerini buza kesen soğuğu hissetti. Dudakları arasından yükselen buharı fark ederek ürperdi. İçerisi çok mu soğuktu yoksa her zamanki gibi üşüyen o muydu?

FreyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin