Not: "Team Deniz" isimli bölümü okumuş muydunuz?
Deniz kadını elinden tutup dışarıya çekti ve kapıyı arkasından kapattı. Kapı, gök gürültüsüyle gediğine oturmuştu. Adam öfkeliydi, hayal kırıklığına uğramıştı ve ilk kez kadına yabancılaşmıştı. Freya onları koruyan saçağın altında uzun uzun sevdiği adama baktı. Doğrusu onu kızdıran şeyin ne olduğunu anlıyordu ama tek kızgın olan o değildi. Freya da kızgındı. İkisi de dalgaların vurduğu kayalar gibi ufalanmamak için, aşınmamak için direniyordu. Sorun değildi ki adamın yaptığı hiçbir şey... Kadınla buluşması,bunu söylememesi, 'başkası mı?' diye sorup duran o gazeteci çocuğu anlamazdan gelmesi... Adamın, Freya'dan aldığı daha fazlasıydı. Ve belli ki Freya da adamdan çok şey almıştı. İki günde gözlerindeki o yaramaz ışıltı yitip gitmişti mesela. Sakalları uzamış, göz altları yorgunluktan çökmüştü.
-"Seni arıyordum; evet!" Alayla yüzünü ovuşturup "Ve buldum sanırım," dedi. Sesi, daha şimdiden normal bir konuşmadan birkaç perde daha yüksek çıkıyordu. "Nasıl gidersin?"
-"Sadece karşı kıyıya geçtim." Üşüyen kollarını sıvazladı. "Ayrıca sesinin tonuna dikkat et lütfen!" Etrafa, yağmurdan boşalmış sokaklara, henüz camları açılmamış eski Rum konaklarına baktı. "María ve Feza..."
-"Umurumda bile değiller!" Freya irkilince sakinleşmek için derin bir nefes aldı. "Seni bulmak için iki gündür çalmadığım kapı, gitmediğim arkadaşın kalmadı!"
O gün kadın öfkeyle inmişti arabadan. María'ya anlatmaya fırsat bulamadığı kısım da böyle başlamıştı. Önce Feza'yı aramış, ajansta olup olmadığını sormuş; sonra bir taksi çevirip onun yanına gitmişti. Yolda Aslı ve Bilge'ye durumu özet geçmiş, yine de sakinleşmemişti. Ajansın kapısından girerken de en az o mesajı aldığı andaki kadar öfkeliydi. Bu sırada Feza da Ege'den bir mesaj almıştı ve Ada'ya gelme teklifi de ondan gelmişti. 'Kalk, María'ya gidelim!' Freya, Feza'yı normal bir günde olsa -daha az sinirli olduğu- asla dinlemezdi ama o an dinleyesi gelmişti. Apar topar yola çıkmışlar, iki saate de Ada'ya varmışlardı.
-"Gördüğün gibi gayet iyiyim."
-"Keşke bunu bana daha önce haber verseydin!"
-"Birbirimize her şeyi haber veriyor muyuz artık?" diye mırıldandı. "Ben sanırım orayı kaçırmışım, özür dilerim."
-"Sen gerç..."
-"Pardon..." Ege şemsiyesini kapatıp "Şey," diye mırıldandı. Kılıçlarını çekmiş iki cesur savaşçı gibi birbirlerine bakan ikilinin arasından geçmeye çalışırken "Afedersiniz," dedi sessizce. Yolu tıkayan ikilinin arasından pestil gibi ezilerek geçmeye çalışıyordu. "Ben..." Pek de başarılı sayılmazdı. "Şöyle..." Deniz'i dirseğiyle birazcık ittirdi. "Geçebilirsem..." Freya'nın gazap ve kan dolu bakışlarına çarpınca havadaki ellerini indirip mahcup bir şekilde başını kaşıdı. "Hava çok soğuk." Yavru bir köpek gibi başını hafifçe omzuna eğip burnunu çekti. "Sadece kapıya..."
-"Geç!" -"Geç!"
-"Vooov, vooov, vooov..." Teslim olurcasına ellerini havaya kaldırdı. "Sakin olun champs!"
-"Ege!" -"Ege!"
-"Sustum!" Ağzındaki görünmez fermuarı çekti. "Hatta hiç konuşmadım sayın." İşaret parmağıyla kapıyı işaret etti. "Acaba..." Boğazını temizleyip "Küçük de olsa..." diye mırıldandı. Öfkeli Freya giderek umudunu kırıyordu. "Kapıya ulaşma ihtimalim var mı?"
Freya bir adım yana çekilip adama yol verdi. Ege bin kez teşekkür edip telaşla zile bastı. "Açılsana artık!" Hala ona bakan ikiliye dönüp yüzüne garip ve yarım ağız bir gülümseme yerleştirdi. "Siz hiç rahatsız olmayın." Kapının arkasından sonunda adım sesleri vardı. "Ben yokmuşum gibi tartışmaya..." Kapı açılıp da Feza homurdanan bakışlarını ona diktiğinde telaşla ileri doğru atılıp "Gittim ben zaten," dedi sessizce. "Siz devam edin." Kapıyı arkasından çekip sırtını kapıya yasladı ve derin bir nefes alıp uzanıp Feza'nın avucundaki çay bardağını aldı. "Çay çok iyi gider gerçekten." Çaydan bir yudum alıp gözlerini kapattı ve derin bir nefesle "Bir an ben de kazaya kurban gideceğim sandım," dedi. Elindeki şemsiyeyi yere bırakıp çay bardağını yeniden Feza'nın avucuna tutuşturdu. "Ne yapıyoruz şimdi?" diye sordu. "Ayakkabılı mı yoksa..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Freya
RomantizmBir kez ayrılınca ilişki bitmiş sayılır mı, yoksa emin olmak için birkaç kez daha mı ayrılmak gerekir? Ayrılmayı başaramayan ama bir arada da kalamayan; yarım akıllı bir oyuncu ile sıkıcı bir çevirmenin ayrılık hikayesi bu... Ya da bir barışma hikay...