44

8 1 0
                                    

Anka ve Ceyhun, mutfakta sanki uzun zamandır birlikte olan çiftler gibi eğleniyordu. Ceyhun, Anka sayesinde uzun zamandır gülmediği kadar çok gülüyordu. Anka da en az Ceyhun kadar güldüğü için ikiside birbirlerinin nasıl keyifli olduğunun farkında bile değillerdi. Ama Anka bir ara Ceyhun' un ilk defa yanında bu kadar rahat davrandığını fark etmişti. Bu fark ettiği şeyi hiçbir şekilde Ceyhun'a çaktırmayıp ona eşlik etmeye devam etmişti.

İkiside son mezenin de hazır olduğuna karar verdikten sonra Anka:

- Bir türk kahvesi yapayım ister misin?

Ceyhun gülüp:

- Tuz atmazsan neden olmasın?

- Dalga geçme Ceyhun. Hem gözünün önünde yapacağım, atmak istesem de sen izin vermezsin.

- Ha ben söylemesem atacaktın yani. 

- Tabi ki hayır, deyip güldü ve kahveleri hazırlamaya başladı.

Anka, Ceyhun ile sohbet etmeye o kadar dalmıştı ki şeker diye sandığı tuzu kahvenin içine attığını fark etmemişti bile. Ama içene kadar ikiside bunun farkına varmayacaktı. 

Bir süre sonra Anka kahve hazır olunca kahveyi fincanlara doldurup masaya koydu. İkiside kahve fincanını eline aldı. Anka:

- İnşallah yemeklerimizi beğenirler, deyip kahvesinden bir yudum aldı.

Ceyhun:

- Neden beğenmesinler, deyip Anka' nın ardından o da kahvesinden yudum aldı. 

Önce Anka aldığı tatla kahveyi tükürdü, ardından Ceyhun. İkiside birbirine bakıp aynı anda kahkaha attılar. 

O kadar çok güldüler ki kaç dakika sürmüştü ikiside bilmiyordu. Anka kahkahalarının arasından zorla konuşup:

-A-ay! K-karnım ağrıdı, deyip karnını tuttu. 

Ceyhun:

- Şeker yerine tuz mu koydun? deyip peçeteyle ağzını sildi.

Anka gülüp:

- Öyle görünüyor. Senin yüzünden, beni sohbete niye tutuyorsun?

- Şimdi ben mi suçlu oldum? Dikkati dağılan sensin Anka.

- Hadi benim dikkatim dağınık sen niye fark etmezsin ki? 

Ceyhun omuz silkip:

- Fark etmedim işte.

- Tamam, neyse olan oldu. Yeni bir tane yapayım mı?

- Yok güzelim, ben kahveye doydum. 

Anka:

- Gıcık, deyip hafifçe Ceyhun' un omzuna vurdu. Ardından kahve fincanlarını lavaboya boşalttı.

Ceyhun, ayağa kalkıp Anka' nın arkasına geçti. Anka' nın mis kokan saçlarını içine çekti. Düşündü, belkide şu an aşkını itiraf etmek için en doğru zamandı. Kollarını Anka' nın beline sarıp çenesini Anka' nın başına yasladı. 

Anka hissettiği sıcaklıkla gözlerini kapattı ve anın tadını çıkardı. 

Ceyhun, Anka' nın saçlarını teniyle okşayıp kulağına fısıldadı.

- Sen, şu hayatımdaki en güzel şeysin Anka. Bir o kadar da özel. Sen iki sene önce gördüğüm o alışveriş merkezinde gözlerinde kaybolduğumsun. Yeşillerinde boğulduğumsun. Belki gözlerinin rengi aynı annemin göz renginde olmasaydı, fark etmeyecektim bile seni. Sen, şu kötü hayatımdaki en anlamlı şeysin. Saçlarınla (saçlarını okşadı), gözlerinle (gözlerini okşadı), kokunla (kokusunu içine çekti), ellerinle (ellerini okşadı), (boynunu öpüp) her şeyinle... Sen, benim ilk göz ağrım, gözümün nuru, canımın ta kendisisin. Sen nefes almamın tek sebebisin. (Yavaşça Anka' nın bedenini kendisine çevirip) Ve sen aşık olduğum, aşık olabileceğim tek kadınsın. Seninle birlikte her defa yeniden doğmak istediğimsin, deyip Anka' nın yüzünü okşamaya başladı.

BİR NEFES YETER (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin