Mira, Emir yukarı çıkarken endişeyle ayağa kalkıp bir oraya bir buraya dolaşırken:
- Çocuk, çocuk bulmam lazım. Acaba cinsiyetini biliyor mu? Ama Ayliz' e söyleme fırsatı vermeden terk ettiğini söylemişti. Naz, Naz' ı aramalıyım.
Mira, telefonunu hızla eline alıp terasa çıktı. Naz' ı aradı.
- Ne olur aç Naz? Ne olur?
Naz:
- Mira' m, yeni gelinlik nasıl gidiyor?
- Gelinliği falan bırak şimdi Naz. Ayliz ile Emir' in çocuğu varmış. Ayliz, hamileymiş. Yani terk etmeden önce.
- Ne diyorsun?
- Çocuğun cinsiyetini biliyorlar mıydı bilmiyorum ama benim altı yaşına yeni girecek bir çocuk bulmalıyım. Aklıma da Orhan geldi.
- Orhan mı? Oğlumu oyunun için mi kullanacaksın Mira?
- Hayır, yani evet. Ama tam olarak değil.
- Mira...
- Lütfen Naz. Bir yolunu bulur Orhan ile birlikte seni de buraya getirtirim. Böylece oğlundan da ayrı kalmış olmazsın.
- Nasıl yapacaksın Mira? Hadi biz yalanlar ile Emir' i kandırdık ya Orhan, ya Orhan' a ne diyeceksin? Orhan bana anne diyor.
- Oyun oynayacağız falan deriz. Böylece Emir' e baba demesini bana anne demesini falan sağlarız. Hem sen Orhan' ın iyi bir eğitim alıp güzel bir hayatı olsun istemiyor musun? Garsonlukla onu büyütemem diye şikayet eden sen değil misin? Emir' in harika bir evi var. Havuzlu falan. Zengin yani. Hem ben Orhan' ın yanında olacağım. Onu ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Onu biz birlikte büyüttük Naz. Yurt köşelerinde zar zor. Şimdi iyi kötü beş yaşına getirdik onu. Emirle birlikteyken çok daha rahat büyütürüz. Lütfen Naz? Lütfen, söz veriyorum seni de yanımıza aldıracağım. Oğlundan ayrı kalmayacaksın.
- Mira, oğlumu yabancı bir eve getirmemi söylüyorsun. O benim oğlum farkında mısın?
- Tam yabancı ev sayılmaz. Ben sen bu eve gelene kadar Orhan' a gözüm gibi bakarım. O senin oğlunsa benim de oğlum.
- Oğlumdan beni fazla uzak tutmayacağına söz veriyor musun?
- Söz birtanem, söz.
- Sadece iki günün var Mira. İki gün içinde beni o eve sokmazsan oğlumu da alır dönerim evime.
- İki gün bile sürmeyecek, söz veriyorum.
- Peki ama şu an getiremem. Yeni uyuttum.
- Tamam yarın uyandırıp kahvaltısını ettirdikten sonra getirirsin.
Emir içeriden:
- Aşkım?
Emir onu görünce Mira ona el salladı. Mira, tekrar Naz' a dönüp:
- Seni çok seviyorum Naz' ım. Çok teşekkür ederim, kapattım ben.
- Tamam görüşürüz.
- Görüşürüz balım, deyip öpücük attı ve telefonu kapattı.
Emir, Ayliz yanına gelince kutuyu ona uzattı.
Mira kutuyu açtı ve içindekilere baktı. Gülümseyip:
- Çok tatlıymış. Yani, unutmuşum tatlı olduğunu.
Emir, Ayliz' in elindeki kutuyu kenara bırakıp ellerini tuttu.
- Oğlumuz mu var, kızımız mı?
- Oğlumuz, Orhan.
Emir gülümseyip:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR NEFES YETER (Tamamlandı)
أدب نسائيO kadar şeye rağmen... Aşka... İsmi gibi küllerinden doğmaya çalışan Anka... Gizlice ona eşlik eden ama şuan ki hayatını asla kabul edemeyen Ceyhun... İki ayrı hayat kadınının çocukları olan Ülküm Beren ve Tolunay... İstenmeyen ve onları sürekli d...