22. Bölüm

3.9K 353 130
                                    

Herkese merhaba! Nasılsınız?

Bölüm sonuna sizin için bir duyuru bıraktım okumadan geçmeyin. Bu arada bol bol yorum yapın, satır arasına da yorum bırakırsanız süper olur. İyi okumalar 🏹

🌠

Terambos'un fırtınalı havası, yalnızca dağların bulunduğu alana hakimdi. Dağlardan uzaklaştıkça ve merkeze yaklaştıkça fırtına kendini durgun bir havaya bırakıyordu. Dağın engebeli patikasında ilerliyordu dakikalardır nefes nefese tırmanan genç adam, fırtınadan korunmak için dolabında bulduğu en kalın ceketi üzerine giymiş, başına beresini geçirmişti ve kat kat giydiği giysiler yüzünden zorlukla hareket ediyordu.

Kar taneleri hızlıca yeryüzüne iniyor, inmeden önce havada süzülerek bir dans ritmi tutturuyorlardı. Genç adam ulaşmak istediği kesime geldiğinde durdu ve nefes nefese aşağıya baktı. Kar ve rüzgar fırtınası yüzünden hiçbir şey görünmüyordu. Mağaraya girdi, yüzündeki kar tanelerini buz kesmiş elleriyle temizledi.

Mağaranın içindeki hava dışarıdan daha ılık olduğundan biraz olsun rahatlamıştı. Mağara duvarlarına çizilmiş anlamsız şekilleri incelerken art arda attığı adımların sesleri duvarlara çarpıp yeniden kulağında yankı buluyordu.

Diğer işaretlere göre daha küçük ve parlak görünen işareti gözüne kestirdiğinde aradığını bulduğunu anlayarak gülümsedi. Elini kaldırıp işaretin üzerine yerleştirdi ve ezberinde olan şifreyi tekrarladı. "Synthilei."

Synthilei. Özgürlük Savaşçılarının yüzyıllar önce kullandığı isim. Eski bir melodinin yeniden dile getirilişi gibi söylendiğinde mağaranın derinliklerinden bir fısıltı yükseldi. Mağara duvarları titreşti ve genç adamın elini koyduğu duvar geriye doğru bir kapı misali açıldığında karanlık tünel gözler önüne serildi.

Heyecanlı bir şekilde içeriye girdi ve tam olarak on adım sonrasında tünelin sonuna ulaştı. Bu kısa bir odayı andırıyordu. Bir kez daha fısıldadı. "Synthilei."

İçerisi aydınlandı ve karşısındaki duvarda elektrik akımı geçiyormuşcasına cızırtılar oluştu. Yeşil renkli kıvılcımlar duvarın ortasında belirip hızla büyüdü ve bir portal açıldı. Bu geçit, Özgürlük Savaşçılarının gizli geçitlerinden biriydi. Sadece acil durumlarda kullanıldığından dolayı son yıllarda hiç kullanılmamıştı. En son kullanıldığı tarih, bundan kırk yedi yıl öncesini gösteriyordu.

Genç adam gözlerini yumdu ve gideceği yeri gözünün önüne getirmeye çalıştı. Mnestra kütüphanesi, diye düşündü ve tereddüt etmeden portaldan geçti. Öncelikle kıvılcımların bedenini sarışıyla teninin ısısının arttığını hissetti, ardından da uçuyormuşçasına hafifledi. Gözlerini açtığında kütüphanenin rafları arasında dikiliyordu.

Portalın yeşil kıvılcımları titreşti ve gözden kayboldu. Kütüphanenin sessizliğinin ortasında kalakaldığında birkaç adım atarak görüş açısına masaların bulunduğu alanı aldı. Masalarda oturan yalnızca iki kişi vardı. Ödevleriyle uğraşan genç bir çocuk ve de en köşede, başını kitaplara gömmüş genç kız.

Kızın gölgede kalan yüzü, başını kaldırmasıyla aydınlandı ve genç adam doğru yere geldiğinden emin oldu. Pürüzsüz teni, arkasında kalan pencereden süzülen günün ilk ışıklarıyla aydınlanıyordu, saçları dalgalar halinde omuzlarından sarkıyordu, düşünceli mavi gözler direkt genç adamın gözlerine tutunduğunda, genç adam fark edilmiş olmaktan kısa bir an utanç duydu çünkü açıkça bu kızı izlemeye dalmıştı.

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin