Sekiz ay. Mestra'ya yapılan saldırının, Koruyucuların tarihe gömülmesinin üzerinden tamı tamına sekiz ay geçmişti. Aynı zamanda Hauhet'ten ayrılmamın üzerinden de dört ay geçmişti ve bu demek oluyordu ki o adada bir ay geçirmiştim.
Yaklaşık dört aydır Terambos'taydım. Kimsenin beni bulamaması için büyü yapmıştım. Bulunmak istemiyordum. Yalnız devam etmem gerektiğini biliyordum içten içe. Ve bu dürtü beni Terambos'ta kalmaya ikna ediyordu.
"Bertilda!" diye seslenen Rex'e çevirdim gözlerimi. Rex, Terambos'un işlek tek barında barmendi. İşlek tek bar diyordum, çünkü diğer mekanlar kapatılmış ya da yağmalanmıştı. Yalnızca burası kalmıştı.
Bar tezgahına bıraktığı kadehi artık alışmış olduğundan kolayca bana itti ve işine döndü. Elindeki bezle bardakları silerken bu gece fazla dolu olmayan barda gözlerini gezdirdi. "Yine yalnızsın Bertilda?"
Evet, ismimin Bertilda olduğunu sanıyordu. Burada konuştuğum tek tük insan gibi. Kimseye gerçek adımı, kim olduğumu söylemiyordum. Böylece kimse benden şüphelenmiyordu ve rahatça işlerimi halledebiliyordum.
"Beni rahat bırak." diye soğuk bir tavırla söylendim kehribar rengi viskiyi önüme çekerken. Kadehi elime aldığımda Rex sırıttı ve biraz ötemde oturan adama ilerleyip, birkaç dakika önce hazırladığı siparişi uzattı.
Arkamda bir hareketlilik olduğunda kafamı hafifçe çevirip neler olduğuna baktım. Klasik bir bar kavgası olduğunu düşünerek hiçbir şey yapmadan önüme döneceğim sırada tok sesli birinin söylediklerini işittim. "Kimse bana bu şekilde davranamaz. Çıktığınız o büyücü deliğine geri dönün iğrenç yaratıklar!"
Bir kırılma sesi duyduğumda bakışlarım yeniden oraya döndü. Orta boylarda, soluk benizli bir adam karşısındaki kişinin boynunu kırmıştı. Diğerleri hızla ona atılırken, onun vampir olduğunu anladım. Yere düşen adamın arkadaşlarına göz attığımda iki tanesinin Larv olduğunu görerek ayaklandım.
Düşünmeden elimdeki kadehi adamlardan birinin kafasına vurup kırdım. Kadehin dibinde kalan viski etrafa saçıldı. Ortalık aniden karışırken bağırış sesleri kulağıma gelse de karşımdaki adama yumruklarımı sıralamakla yetindim. Etrafımda dönüp tekmemi arkamdan yaklaşan kişiye geçirdim. Tahta taburelerden birini alıp savurduğum sırada vampirin elinden damlayan kanı gördüm. Hepsi yere serildiğinde ona bakmadan ve hiçbir şey söylemeden bar tezgahına döndüm.
Sandalyeye oturup omuzlarımın bir karış altına inmeye başlayan saçlarımı geriye attım ve Rex'e elimle işaret verdim. Gözlerini devirerek bir şişe çıkardı ve önündeki kadehi doldurdu. Kadehi bana ittiğinde yanımda beliren vampire kısa bir bakış atıp içkiden bir yudum aldım.
Meraklı bakışlarla yüzümü incelerken "Sensin değil mi?" diye sordu ve yanımdaki sandalyeye yerleşti. "Bertilda? Gölgelerin arasında belirip insanları kurtaran kişisin."
"Hayır, değilim." diye düz bir sesle konuştuğumda ona cevap vermemden yüz bularak sırıttı. "Bana neden yardım ettin o halde?"
"Şimdiden pişman oldum."
Söylediğimi ciddiye almadan "Her yerde seni arıyordum. Üç haftadır aramadığım yer kalmadı." diyerek heyecanla devam etti. "Bana yardım etmen gerekiyor."
Ona ters bir bakış attım. "Sana yardım edeceğimi nereden çıkardın?"
"Dört aydır Terambos'taki herkesi koruyorsun. Büyücüleri tek başına geri püskürtüyor, silahlarını yok ediyorsun ve tek bir kişi bile seni tanımıyor. Kimse görmüyor." dediğinde boş bakışlarla ona bakmaya devam ettim. Gülümsedi. "Umurunda olmasa yardım etmezsin Bertilda. Ve bana yardım etmek isteyeceğini de biliyorum. İzin ver, sana derdimi anlatayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Metanoia
Fantasy- Avery serisinin ikinci kitabıdır. °Tamamlandı. Karanlıktan kurtulmak için önce ona teslim olmalısın. & Düzen değişiyor, bilinenler usulca bilinmezliğe yelken açıyor. Gecenin karanlığı artık gündüzlere de hükmetmeye başlarken ölümler zamana yayılı...