37. Bölüm

832 119 85
                                    

Merhaba,

Sürpriz bölüm! Çok uzun zamandır sürpriz bölüm gelmiyordu skxnsmxn Duyuru yapmadan habersiz bölüm atmayı özlemişim.

Bu bölüm biraz uzun oldu, o yüzden gecikti. Bol kaoslu bölümümüzü okurken lütfen satır aralarına da yorum yapıp beni mutlu etmeyi unutmayın. Keyifli okumalar!

🌠

Luther, babası ile küçük bir baba oğul gezintisine çıktığında son duraklarının Nestor oteli olacağını biliyordum. Görünüşe göre Catastrophic'in kan emicilerle fırtınalı bir randevusu vardı. Talos karga formunu aldıktan sonra son zamanlarda iyi anlaşmaya başladığı Ares'in omzuna tünemiş ve biz konuştuğumuz müddetçe de orada kalmıştı.

Fırtınanın neredeyse yok edeceği ağaçlık alanın biraz ötesinde çimenlik bir alanda oturduk birkaç saat. Etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilerek her şeyi Ares'e anlatmıştım. Geçmişe yaptığım yolculukları detaylı şekilde anlatmış olsam da geleceğe dair olan kısımları anlatmadım ve o da zaman çizgisinin bozulabileceğini öğrendikten sonra üstelemedi.

Yaşadıklarımı, portal aracılığıyla yaptığım yolculukları öğrendiği andan sonra yaklaşık iki saat boyunca durum değerlendirmesi yaptık. O ana kadar Ares'e anlatmadığım için pişman olmuştum. Onunla paylaşmak, yapabileceklerimiz hakkında konuşmak iyi geliyordu.

Ares sandığımdan daha sakin bir tepki göstermişti ama konuştuktan sonra attığımız her on adımdan ikisinde bana belli etmemeye çalışarak yan gözle orada olup olmadığımı kontrol ediyordu. Yanından bir anda kaybolacağımı düşünüyordu sanırım. Elleri her zamankinden fazla bedenime uzanıyor, gözleri daha sık gözlerimi buluyordu.

Portal açmak yerine diğer herkes gibi yolculuk yapmıştık ve ulaşacağımız yere gitmemiz en az bir buçuk saatimizi almıştı. Babamın artık kendini kapatmaktan çok yalnızca uyumak için gittiği evi o gün fazlasıyla doluydu. Eve sürekli Koruyucular girip çıkıyor, uzun zamandır karşılaşmadığım bazıları benimle konuşmaya çalışıyordu. Olumsuz bir tepki almaktan çekinsem de ara sıra beni dikkatle ve çekingen tavırlarla süzen bakışlar dışında kimse tepki göstermemişti.

Ares evin içini artık ezberlemiş olacak ki çoktan kendi köşesi olarak benimsediği mutfağın köşesindeki koltuğa yerleşmişti. Gözlerden uzak duruyor, diğerlerinin aksine konuşmalara katılmıyor ve yalnızca kendisiyle iletişime geçilirse varlığını belli ediyordu. Yine de bakışlarını her an üzerimde hissediyordum.

Evin içine ve bahçeye bir kargaşa hâkimdi, kalenin yapımı başlayacağı için herkes kendilerine düşen işleri halletmeye çalışıyordu. Kalenin planlarını Tilda ve birkaç Koruyucu hazırlamış olsa da iç tasarımını Nerissa üstlenmişti. Bu konuda Tilda ile sık sık kavga ediyorlardı çünkü ikisi de farklı şeyleri savunuyordu. Nerissa canlılık, parlaklık ve ferahlatıcı bir tasarım isterken Tilda tam aksine sadelikten yanaydı.

Kalenin yapımında kullanılacak malzemeler hazırlanmış, yapılacak yer kararlaştırılmıştı ve ben kendi isteğimle tüm bunlardan uzak kalıyordum. Bu ne Koruyucuların ne babamın ne de Ares'in gözünden kaçmıştı. Fakat kimse tek kelime etmiyordu bunun hakkında, orada olmam bile yeterince gerginlik yaratıyordu; bunu hissediyordum.

Mutfakta Ares'in yanına dönmem zor olmuştu. Konuşan, sorular soran ve Mestra hakkındaki tartışmalarına girip fikir belirtmemi hevesli gözlerle bekleyen Koruyucuları atlattıktan sonra onun yanına ulaşabildim. Yanındaki boşluğa kendimi bıraktım, elinde yarı yarıya dolu olan içki bardağını çekip aldım ve kalanını bitirdim.

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin