Koruyuculukla ilgili öğrendiğim her şeyi bir anda öğrenmemiştim. Kılıç kullanmak, silahları kendi parçan gibi görmek, dövüşmek veyahut reflekslerini geliştirmekten bahsetmiyordum yalnızca. Bir Koruyucu en kritik anda doğru kararı vermeliydi. Hızlı refleksler de önemliydi ama asıl önemli olan hızlı düşünebilmekti.
Sekiz yaşında almaya başladığımız Gerçekliğin Yansıması derslerini hâlâ çok iyi hatırlıyordum. Bu dersi veren kişi Emma'ydı. Bize hayatın tek yönü olmadığından bahsederdi hep. Bir kılıcın iki yüzü gibiydi ona göre insanlar. Bir yanı kötü diğer yanı iyiydi. Bunu ilk duyduğumda fazlasıyla etkilenmiştim. Bizim heyecanlı suratlarımıza bakıp gülümsemiş ve bir kılıcı kaldırarak ince şekilde görünen sivri kenarını işaret etmişti. "İnsanları sadece iyi ve kötü olarak nitelendiremeyiz. Hepsinin es geçtiğimiz bir orta yanı vardır. Yalnızca bize bir yanını daha fazla gösteriyordur. Birisi size kötü davranıyor diye sanmayın ki onun iyi bir yanı yok. Elbette var. Sadece bunu size göstermiyor."
O gün anlamıştım insanların gördüğümüzden ve bize gösterdiğinden fazlası olduğunu. Hiçbir şey kesin değildi. Bizim iyi olarak gördüğümüzü bir başkası nefretle anıyordu, kötü olduğunu düşündüğümüz ise bir diğeri için iyilik timsaliydi. Bugün öğrendiğim bilginin nedeniydi tüm bunları yeniden gün yüzüne çıkarmam. Yancy'nin bir kız kardeşi olduğunu öğrenmiştim.
Yıllar önce ölen bir kardeşi vardı. Rüyamda gördüklerim beni dehşete düşürmüştü. İnanmakta güçlük çekiyordum. Gördüğüm siyah saçlı, iri gözlü kadın bir cadıydı. Yancy ona Akhyls diye seslenmişti. Bu ismin anlamı, duyduğum ilk anda zihnimde belirmişti. Karanlıklar Kraliçesi.
Yancy bu yüzden Henry'i öldürmemiş ve eğitmişti. Bu yüzden gözlerimin önünde annemi öldürmüştü. Çünkü annem de onun kardeşini öldürmüştü ve Yancy intikam ateşiyle yanıyordu yıllardır. İşin ironik yanı ise, rüyamda kardeşini dirilttiğini görmüştüm. Benim böyle bir şansım yoktu. Daha önce Ares'in geri dönmesini sağlamıştım ama bu ilk büyücü Acetes'in isteği doğrultusunda gelişmiş bir durumdu. Fergus yeniden böyle karanlık bir büyüyü asla yapmazdı. Ben yapmaya çalışsam başarısız olurdum ve büyüyü yaparken annem için kendimi feda edemezdim. Elim kolum bağlıydı.
Annemin Akhyls'i neden öldürdüğünü bilmiyordum. Öğrenmek istesem de nasıl öğreneceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Aylardır Acetes'in bile benimle iletişim kurmasını engelliyordum. Güçlü bir büyü yapmıştım ve bunu yaparken çok fazla efor harcamıştım. Saatlerimi almıştı. Tabii büyü için gerekli malzemeleri toplamak da günleri almıştı, bunu söylemeden geçemezdim.
Yılın son zamanlarında, Gerçekliğin Yansıması'nın son derslerini verirken bize bir soru sormuştu Emma. 'Herkesin kendi gözlemleri sonucu aldığı bir dersi, bir hayat felsefesi vardır. Sizin bu hayattaki felsefeniz nedir?'
O gün bizimle birlikte ders alan Julia 'Benim hayat felsefem çok basit. Kötülüğünü yayan herkesi etkisiz hale getir ki, bir daha kötülük yapamasın.' demişti. Bunun üzerine Emma kılıcıyla iyilik ve kötülük adına az önce anlattığım örneği vermişti.
Herkes kendi fikirlerini söylerken Emma sessizlik içindeki bana dönüp 'Senin bu konudaki düşüncen nedir Aria?' diye sormuştu.
Bir süre düşünmüştüm. Birkaç gün önce yaşadığım bir olay aklıma gelmişti anında. Nerissa, o günlerde çok fazla kâbus görüyordu. Bir keresinde ağlayarak bir ağacın altında oturduğunu görmüştüm gecenin bir yarısı. Yanına gidip oturmuş ve ağlamayı kesene dek ona sarılmıştım. Nerissa sakinleştiğinde "Her ağladığımda benim yanımda mı olacaksın?" diyerek gülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Metanoia
Fantasy- Avery serisinin ikinci kitabıdır. °Tamamlandı. Karanlıktan kurtulmak için önce ona teslim olmalısın. & Düzen değişiyor, bilinenler usulca bilinmezliğe yelken açıyor. Gecenin karanlığı artık gündüzlere de hükmetmeye başlarken ölümler zamana yayılı...