Gerçeği görmek isteyen düşüncelerini duygularından arındırmalıdır.
---
Göğe yükselen toz bulutu, maviliğe bir gölge gibi yayılmıştı. Ellerimi yaslandığım arabaya koyup hafifçe öne eğildim ve bu manzaranın gözlerimin önünden silinmesini diledim. Dakikalar birbirini kovaladıkça yaşadıklarımızı idrak etmem kolaylaştı.
Bana dikkatle bakan Ares'e takılan bakışlarım öfkeyle harmanlandı. "Bir de bana mantıklı düşünmem için baskı yapıyorsun! Neden içeride kaldın aptal?"
"Seni bırakıp kaçacağıma inandın mı sahiden?" diye homurdandı ve başını alayla iki yana salladı. "Aptal olan kim, tartışmak istediğine emin misin?"
"Tartışmanızı bölmek istemem ancak artık buradan uzaklaşabilir miyiz?" diye araya giren Vanessa masum olduğunu düşündüğü bir bakış atarak eliyle arabayı gösterdi. "Hadi."
Gözlerimi devirerek arabanın etrafından dolaşıp yolcu koltuğuna oturdum ve kapıyı sertçe kapattım. Dirseğimi kapı koluna yaslayıp parmaklarımla şakağımı ovarken kapılar açılıp kapandı. Ares yine arka koltuğa yerleşirken Vanessa da arabayı çalıştırdı.
Talos'un kanatlarının sesini duymamın hemen ardından "Bana haber vermeyi unutma Aria." diyen buğulu sesi kulağıma doldu.
Vanessa arabayı boş yolda rahat bir şekilde ilerletirken "Aranızdaki meseleye karışmak istemiyorum ama bu konuyu uzatmayın. Hayattasınız." diye söylendi. "Önemli olan tek şey bu. Kavga ederek kendinizi yıpratmayın. Etrafımızda üzülecek ve kafaya takacak yeterince şey var, öyle değil mi?"
"Bizi Faroth ormanına bırakır mısın?" diye konuyu dağıttığımda Vanessa iç çekti. "Tamam."
Ormanın girişine ulaşana dek, sessizliği kimse bozmadı. Duyulan tek şey külüstür Jackie'nin gürültülü motoruydu. Dışarıyı izleyerek yolu bitirdim. Faroth ormanının girişinde durduğumuzda Ares, bize kısa bir bakış atıp arabadan indi. Bizi duyabileceği halde arabadan biraz uzaklaştığında istemsizce tebessüm ettim.
"Bugün yardım ettiğin için teşekkürler." dediğimde Vanessa ellerini direksiyondan çekmeden omuz silkti ve gülümsedi. "Bu eğlenceyi kaçıramazdım. Yardıma ihtiyacın olursa aramaktan çekinme."
"Bu kez ateş mektubu atmayacağıma emin olabilirsin." diye alay ettiğimde gür kahkahası yayıldı arabaya. "Hayır, o mektupları almak eğlenceli oluyor. Lütfen çağıracağın zaman ateş mektubu gönder."
Omuz silkerek "Nasıl istersen." dedim ve kapıyı açıp dışarıya çıktım. Kapıyı kapatmadan önce duraksadım. "Bir sorun çıktığında beni arayabileceğini biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum." diyerek sırıttı. "Sonuçta herkes senin gibi ateş mektubu gönderemiyor."
Alayına karşılık güldüm ve cevap vermeden kapıyı kapatıp beni bekleyen Ares'e ilerledim. Vanessa'nın umursamaz hali fazlasıyla hoşuma gidiyordu. En tehlikeli durumlarda bile konuyu alaya alıyordu. Eskiden olsa onun bu tavrına sinir olurdum. Çünkü ben görevleri ciddiyet doğrultusunda yönetmeyi severdim. Boş vermişlik ile çevrelenen bir görevi değil. Herkesin değiştiğini düşünüyordum fakat bende aynı orantıda değişmiştim.
Elleri cebinde ağaçlık alanı izleyen Ares'in yanına ulaştığımda ses çıkarmadan yürümeye başladı. Ardımızda kalan Jackie'nin çalıştığını ve gürültüyle uzaklaştığını işittiğim sırada Faroth ormanına girmiştik.
"Leukas buraya uzak mıdır?" diye sorduğunda düşünürcesine gözlerimi kıstım. Ruth'ın bu konu hakkında bilgi verip vermediğini sorguladım birkaç saniye. Ne yazık ki bir sonuca ulaşamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Metanoia
Fantasy- Avery serisinin ikinci kitabıdır. °Tamamlandı. Karanlıktan kurtulmak için önce ona teslim olmalısın. & Düzen değişiyor, bilinenler usulca bilinmezliğe yelken açıyor. Gecenin karanlığı artık gündüzlere de hükmetmeye başlarken ölümler zamana yayılı...