16. Bölüm

4.3K 445 94
                                    

Selamlar!

Bir süredir bölüm atmıyorum. Bildiğiniz gibi covid testim pozitif çıktı, karantinaya alındım ve kendimi pek iyi hissetmiyorum. Ama yazabildiğim kadarıyla bu bölümü tamamladım ve bugün yayınlamaya karar verdim.

Bu bölümü ilahi bakış açısıyla yazdım. Bir sonraki bölümü ne zaman yayınlayacağım belli değil. Kendimi iyi hissettiğim süreçte yazmaya çalışıyorum. Kesin bir tarih veremem. Yani bir süre bölüm gelmeyebilir. Şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim. İyi okumalar 🏹

---

Saat gece yarısına yaklaşırken yağmur hızını artırmış, son saatlere girmenin de etkisiyle gerginlik yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı. Nerissa, sıradan bir görev olduğunu sürekli kendi içinden tekrar ediyor ve gerginliği üzerinden atmaya çalışıyordu. Fakat biliyordu ki, bu gece başarısız olurlarsa Drake'in hayatı büyük bir tehlikede olacaktı.

Evin salonunun köşesindeki yemek masasının etrafına toplanmış olan Tilda, Leroy, Vanessa, Luther ve Henry'e baktı. Henry her ne kadar vampirlerin burada olmasından hoşnut olmasa da, babasına karşı gelememişti ve daha önemlisi yardıma ihtiyaçları olduğunun bilincindeydi. Tilda, masanın üzerinde dalgalanan hologram üzerinden İkarios'a girebilmeleri için yaptığı planı anlatıyordu. Tilda İkarios'a gidenler arasında olmamasına rağmen planı o yapmıştı, Aria da bu konuda ona güvendiğini söyleyerek destek çıkmıştı. Böylece kimse planı sorgulamadı.

Vampir liderin yanında gelen diğer iki vampire gözleri takıldı Nerissa'nın. Oldukça bakımlı ve etrafa hoşnutsuz bakışlar atan lacivert saçlı Ker'in adının Lisa olduğunu öğrenmişti. Bir diğeri ise Jason idi ve Vanessa ile birbirlerine kötü bakışlar atıyorlardı.

Elrod birkaç saattir ortalıkta görünmüyordu. Keith, sandalyelerden birine oturmuş planı anlatan Tilda'yı dinliyordu fakat aklı çoktan düşüncelere dalmış gibiydi. Andriel ve Carrie'nin ise bir köşede sessizce konuştuklarını görüyordu. Herkeste küçük de olsa bir gerginlik vardı fakat pencerenin kenarındaki tekli koltuğa oturmuş ve düşüncelere dalmış Aria, belki de ortamdaki en sakin kişiydi.

Flair da bunu fark etmiş olacak ki yanında oturan Nerissa'nın kolunu dürttü kimseye çaktırmadan. Nerissa'nın bakışları ona döndüğünde Flair kısık sesiyle "Sence ne düşünüyor?" diye sordu.

Nerissa, en yakın dostunun bu şekilde tepkisiz dışarıyı izlemesine karşın içinde bir burkulma hissetti. Bu gece, hepsi farklı bir tehlikeye atılacaktı ama en zorlu olanı Aria ve diğerlerinin yolculuğu olacaktı. Nerissa da, orada bulunan herkes gibi farkındaydı. İkarios'a birkaç kişiyle gitmek delilikti.

Aria ayağa kalkıp pencereyi açtığında iki meraklı göz onu izledi. Saniyeler sonra koluna inen siyah bir karga gördüler. Nerissa şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Flair da aynı şekilde "O Fergus'ın kargası mı?" diye sordu.

Nerissa dikkatle kargayı incelerken turuncu gözleri dikkatini çekti. Hayır, Fergus'ın kargasını birçok kez görmüştü. Bu, Talos idi. Aria'nın kargayla konuştuğunu anlamak için yanında olmasına gerek yoktu. Arkadaşının çocukluğunda bile hayvanlarla konuşma gibi bir alışkanlığı vardı. Acaba kendisi bunları hatırlıyor muydu? O günleri hatırlamanın etkisiyle yüzünde bir gülümseme oluştu.

Bu durum Koruyucular için bile biraz sıra dışıydı. Aria, gördüğü hayvanlarla konuşur, bazen ise onların kendisine cevap verdiğini söylerdi. Herkes bir kere dahi olsa onun delirdiğini aklından geçirmişti ama Nerissa her zaman ona inanmıştı. Aria ona yalan söylemezdi. Bir şeyin olduğunu söylüyorsa bu Nerissa için de doğru kabul edilirdi.

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin