7. Bölüm

5.2K 689 128
                                    

Şuraya, sadece pazar günleri bölüm gelecek diyip iki günde bir bölüm atan bir Zey bırakıyorum. Benim kararsız karakterim sayesinde siz de sık sık yeni bölüm bildirimiyle karşılaşıyorsunuz. Neyse, bölümü okuyup yorum yapın da biraz mutlu olayım bari.

-İyi okumalar 🌸

---

Faroth ormanı, Terambos şehrine baharın gelişiyle daha güzel bir hâl almıştı. Göl kenarındaki ağaçlar yeniden yeşillenmeye başlamış, İsyancıları oluşturan büyücü ve cadılar garip bir ayin için hazırlık yapıyorlardı. Bu gece baharın ilk gününde, onlar için kutlanacak önemli bir olay vardı ama ne olduğunu bilmiyordum, büyük bir kutlama olacaktı.

Faroth'un merkezine, çadırların arasına büyük bir ateş yakılmıştı. Ben ise olanlardan uzakta, buraya ilk geldiğimde oturduğum ahşap mekandaydım. Birisi karşıma oturduğunda dikkatli bakışlarım ona döndü. Daha önce görmediğim, buradaki çoğu kişiyle tanışmıştım ve yaklaşık yüz elli kişi vardı, koyu siyah saçlı bir adamdı.

"Sen kimsin?" diye sordum gözlerimi kısarak. O da aynı şekilde beni inceliyordu. "Sen şu Fergus ve Richard'ın bahsettiği kız olmalısın. Aria?"

"Evet?" Bana şüpheli bakışlarla bakarken onun kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. Boynunda derin bir kesik izi vardı. Uzun zaman önceden kalmış gibiydi. Kahverengi gözleri soğuk bakıyordu. "Ben Richard'ın ağabeyiyim, adım Brian. Koruyucu olduğunu duydum."

"Öyleyim." diyerek başımı salladım. Richard'ın bir ağabeyi olduğunu bilmiyordum. "Sen de büyücü müsün?"

"Hayır, buraya Richard için geliyorum." dedi ve kafasını çevirip hazırlıklar dolayısıyla etrafta koşuşturan büyücülere baktığında boynundaki yara izi belirginleşmişti. Aynı izden dudağının kenarında da olduğunu gördüm. Ardından düz bir sesle "Ben bir savaşçıyım." diye açıkladı.

Henüz otuzlarının sonunda gibi görünen bu adama bakmayı kestim. Onun gibi gözlerimi çevrede gezdirirken "Elrod ile tanışmıştım." diyerek dikkatimi yeniden çekmeyi başardı. Az öncekinin aksine bakışları daha dost canlısıydı. "Yıllar önce yollarımız kesişmişti. İkarios'ta yapılan isyana yardım etmek için adamlarımla yola çıkmıştık. Beni vazgeçirmeye çalıştı. Lerna Elçilerine ve kurallarına karşı gelinmesini onaylamıyordu. İkarios'ta oluşan karışıklığın bize hiçbir şey kazandırmayacağını, zararlı çıkan taraf olacağımızı düşünüyordu."

"Onu dinlemedin." diye mırıldandığımda çenesini hafifçe kaldırıp İsyancıları gösterdi. "Sonuca bakarak dinlemediğimi anlayabilirsin. İsyan çıkarmak bize bir şey kazandırmadı."

"Pişman olmuş gibi görünmüyorsunuz." dediğimde dudağının yaralı olmayan sağ yanı yukarıya kıvrıldı. "O zaman işler yolunda gitmemişti ve her şey çığırından çıkmıştı. Tarih tekerrür eder. İçimden bir ses yine aynı olayların yaşanacağını fakat bu kez kazanan tarafın biz olacağımızı söylüyor."

"Umarım öyle olur." diye kendi kendime söylendim.

Akşam üzeri, kutlamalar başlamaya hazırdı ve benim de Faroth'tan çıkma vaktim yaklaşmıştı. Bu geceki kutlamaya kalmayacaktım. Ares'in yanına gidecektim. İlk kaçamaktan sonra iki kez daha yanına gitmiştim. Her gittiğimde beni bekliyor oluyordu. Bir, en fazla bir buçuk saat kalabiliyordum. Ama yine de kısa süre de olsa düşüncelerimden uzaklaşmak iyi hissettiriyordu. Bu iki haftada genellikle pansiyonda geçirmiştim günleri. Ne Yancy'den ne de kardeşinden haber vardı.

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin