35. Bölüm

789 120 65
                                    

Merhaba! Nasılsınız?

Burada sizi çok tutmayacağım çünkü bölüm sonunda yeterince boş yaptım dnxbdkjd Neyse, lütfen yorum yapmayı unutmayın çünkü etkileşim fazlasıyla düştü. O yüzden okurken satır aralarına da yorum bırakalım 💓
Keyifli okumalar!

🌟

Bir saatin akrep ve yelkovanı kana bulanmıştı; her geçen saniyede, dakikada, saat diliminde kan damlaları aşağıya akıyor ve ağır çekimde ruhumdaki kan gölüne damlıyordu. Zamanın bu kadar yavaş ilerlemesine ilk defa tanıklık etmiyordum ancak ilk kez saniyeler geçmedikçe bu denli gergin ve de sabırsız hissediyordum.

Son on dakika içinde sayamadığım kez telefonumu cebimden çıkarıp bir haber var mı diye kontrol etmem Luther'ın en sonunda bıkkın bir iç çekişle bana dönmesine sebep oldu. "Haber mi bekliyorsun Aria? Sana gelmene gerek yok dediğim halde peşime takıldın ve şimdi aklın burada değil."

Luther'ın babasının yerini bulmuşlardı ve onu yalnız göndermek yerine peşinden gelmiştim. Eğer şu an gerçekleşen sorguya beni alsalar tek bir an düşünmeden Ares'in yanında giderdim ama çok net bir şekilde bunun kurtları kapsadığını söylemişlerdi. Reignon'da yaşayan üç kişiyi öldürdüğü için bir tür sorguya çekilmişti, bu sayede kurtların da arasında bu gibi durumlar için bir konsey olduğunu öğrenmiştim.

Henry bana haber vereceğini söylemiş olsa da kendime mâni olamıyordum. Başımı sallayarak onayladığımda Luther gülümsedi. "Git hadi, başım belaya girerse seni çağıracağım."

Kararsızca bir an ona baktığımda beni kovarcasına elini salladı. "Çağıracağına söz veriyor musun?"

"Söz Koruyucu, ona yenilmektense senden yardım istemeyi tercih ederim." Catastrophic'in adının geçtiği, ondan bahsettiğimiz her an olduğu gibi gözlerinde soğuk bir nefret rüzgârı esiyordu. "Ayrıca vampirliğin yüzde doksanı kaçmaktır, bir tarafım tehlikeye girerse arkama bakmadan kaçarım."

Güldüm ama gülüşüm bile gerginlik doluydu. Yeniden geçmişe sürüklenmeyeceğimi umarak bir portal açtım, yol ile vakit kaybedemezdim. Reignon'da bir anda belirdiğim için kurtların savaş çıkaracağımı düşünme ihtimalini de göz ardı ettim. "Kaçmak yerine haber ver Luther, seni bulmam bir dakika bile sürmez. Onu elinden kaçırmanı istemem."

Cevap vermedi ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Portaldan geçtiğimde şanslıydım ki Reignon'a ulaştım. Geçmişteki veya gelecekteki Reignon değildi, doğru yerde doğru zamandaydım. Bulunduğum yerde kimse yoktu. Ağaçların arasında hızlı adımlarla yürürken toprağın üzerinden yayılan ve havada biriken enerji dalgaları bana onların nerede olduğunu fısıldıyordu.

Yaklaştıkça kurtların toplandığı alan görüş açıma girdi ve en sonunda kalabalığın arasında durdum. Yanından geçtiğim kurtların şaşkın bakışlarına aldırmadan açıklığa ilerledim ve Ares'i görene kadar da durmadım, o bir ateşin yanında kaskatı bedeniyle dikilirken karşısındaki beş kişi de oturmuş onu izliyordu.

Varlığımı hissetmiş gibi bakışları çoktan beni bulan Ares'in kaşları hafifçe çatıldı. Karşıdan iri gözlerle beni izleyen Henry'ye de aldırmadım, bana dönen bakışlara da. Aylar önce konsey üyeleri tarafından sorgulanırken benim iznim olmadan görevime gelen ve konsey üyelerinin karşısında kelimelerini esirgemeyen kurt liderle ödeşme günümüz gelmişti.

Beş kişinin arasından en genç olan ve buna rağmen benden yaşça büyük olduğunu düşündüğüm kadın kaşlarını çatarak önce bana ardından Ares'e baktı. "Karar esnasında bir yabancının burada bulunamayacağını kız arkadaşına söylemiş olman gerekmez miydi?"

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin