13. Bölüm

4.2K 509 136
                                    

Calvin Harris & Ellie Goulding - Outside

---

Bir ışık kümesi, gökyüzünde dolaşıyor ve karanlık geceyi aydınlatıyordu. Bu gece dolunay vardı. Beyaz ve yeşil karışımı ışık kümesi önce ayın önünde daire çizdi. Ardından yavaşça gökyüzünde süzülerek yıldızları belirginleştirdi. Bir ressamın sihirli parmaklarından dökülmüşcesine parlayan yıldızlar, belki de yüzyıllar boyunca ilk defa bu kadar parlıyordu.

Bu manzara nefes kesici olsa da bir anlığına dünyam karanlığa çakıldı. Gözlerimi yavaşça araladığımda ilk gördüğüm beni izleyen kahverengi gözler oldu. Uzun kirpiklerin arasında belirgin olan, koyu kahve gözleri tanıyordum.

Şaşkınlıkla ona bakakaldım. Bir dirseğiyle yataktan destek alıyor, başımın üzerindeki elini de saçlarımla oynamak için kullanıyordu. Eli usulca saçlarımın arasında dolaşırken bana tepeden bakıyordu. Diğer eli de yanağımda turladı ağır hareketlerle. Yüzünde iç ısıtan bir gülümseme vardı. "Günaydın."

"Sen?" diye fısıltı gibi çıkan sesime şaşkınlık karıştı. "Ama nasıl?"

Kendi gözlerimle görmüştüm. Akhyls ve diğerleriyle birlikte gitmişti. Burada olmasının imkanı yoktu! Üstelik şu an gözleri hatırladığım gibi değildi. Onu son gördüğümde gözleri büyü yüzünden simsiyahtı. Şimdiyse eski kahverengiler yerini almıştı.

Kısık sesle güldüğünde nefesimi tuttum. Rüya mı görüyordum? Parmakları saçlarımda yeniden hareket etmeye başladığında bu fikri hemen düşüncelerimin arasından savdım. Son derece gerçekti.

"Ne? Burada olmamdan hoşnut değil misin?" diye muzip bir tavırla konuştuğunda istemsizce gülümsedim.

"Buraya nasıl geldin?" diye sordum yine de kendimi tutamayıp. Omuzlarını umursamazca silkip dudaklarını çeneme bastırdı. "Elrod'dan anahtarı çalmış olabilirim."

Anahtar mı? Ne anahtarından bahsediyordu? Kuklacı'nın etkisinden nasıl çıkmıştı? İkarios'tan kurtulup nasıl gelmişti yanıma? Şaşkın bakışlarımı yakaladığında nefesini bıkkınlıkla dışarıya bıraktı. Yüzüme çarpan ılık nefesine odaklanmak yerine sesine kulak verdim. "Bakma öyle. Bir haftadır doğru düzgün seni görmeme izin vermiyorlar. Yanına geldiğimde de sadece on dakika kalabiliyorum. Bu işkenceden farksız."

"Ne?" diye şok içinde sorduğumda zorlukla gülümsemeye çalıştı. "Sorun değil Aria. Önemli olan tek şey sensin. Elrod seni düşündüğü için fazla görüşmemize izin vermiyor."

Beni buraya mı kapatıyordu? Omzunun üzerinden etrafa göz attığımda beyazın hakim olduğu küçük bir odada olduğumu gördüm. Yalnızca bir yatak ve dolap vardı. Ne bir pencere ne de silahlarımdan eser yoktu. "Neden?"

Tek sorabildiğim bu oldu. Her şey anlamsızdı. Onun burada olmasından tutun, babamın beni bu odaya kilitlemesine kadar her şey çok anlamsızdı.

Gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir ifade belirdiğinde dikkatle yüzüne baktım. Üzgün müydü? Ama neden üzülüyordu? Burada benim bilmediğim neler dönüyordu? Bakışlarını saklamak ister gibi yüzünü eğip yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. "Hatırlamıyor musun?"

Yüzümde nasıl bir ifade oluştu bilmiyorum ama yeniden konuşmasına neden oldu. "Sorun yok. Daha önce de birkaç kez oldu bu. Bazen anılarını unutuyorsun. Sonradan tekrar hatırlıyorsun, endişelenme."

"Bana ne oluyor?" diye sorduğumda iç çekti. "Bilmiyorum. Ama bulacağım. Söz veriyorum bulacağım ve seni bundan kurtaracağım."

Beni neyden kurtaracaktı? Artık düşüncelerim fazlasıyla ağır gelmeye başladığında nabzım da hızını artırdı. Bu kez heyecandan değil, hissettiğim karmaşıklıktan dolayı hızlanmıştı. Kalp atışlarımı duyduğunda parmaklarını yanağımda dolaştırıp ona bakmamı sağladı. "Elrod seni korumak için buraya kapatıyor Aria. Her şeyi unuttuğun için şu an karmakarışık hissettiğini biliyorum. Söylediğim gibi bu daha önce de oldu. Birkaç saate anıların geri dönecek."

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin