42. Bölüm

715 113 68
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Bu bölüm için sınır 80 yorum. Bol bol yorum yapın! Hepinizi öpüyorum, iyi okumalar 🖤

🌠

Kalenin giriş kapısı ilk girişimizde aralık olsa da sonrasında çok iyi korunacağı anlaşılıyordu çünkü büyü sayesinde yalnızca şifreyi girdiğinizde açılıyordu. Koca taş kapıların üzerine işlenmiş olan kılıçlar ve minik ok figürleri güneşin altında bir görünüp bir kayboluyordu.

Kapıdan ilk giren babam oldu ve onu Koruyucular takip etti. Kimse Henry'nin de bizimle gelmesine ses etmedi, aksine şaşırtıcı biçimde kendilerinden biriymiş gibi onunla da konuşuyorlardı. Henry bu duruma şaşırmıştı çünkü kale yıkılmadan önce kurtların buraya girmesi konusunda bile sıcak bir yaklaşım sergilenmiyordu.

Nerissa ilk çığlığını devasa gölü gördüğünde attı. Durmadan bunu nasıl yaptığımı, balıkları nasıl buraya getirdiğimi, gölü nasıl doldurduğumu sorup duruyordu. Bu sorulara Tilda'nın hayranlık dolu iç çekişleri ve kalenin tasarımı hakkındaki soruları eşlik ediyordu. Ne yazık ki bunlara net bir cevabım yoktu, tek bildiğim Mestra'nın özünde büyü olduğuydu.

Eğitim alanları eskisinden geniş, tarım alanları az olmasına rağmen gösterişli ve ağaçların enerjileri kudretliydi. İç kaleye doğru kıvrılan taşlı yol aynı zamanda sur duvarlarına çıkıyordu, kale bu kez koca bahçenin kenarında değildi; dört yanını eğitim alanları, ağaçlar ve su yolları kaplıyordu.

İç kaleye açılan ikili kapıyı itmek için iki Koruyucunun tüm gücünü kullanması gerekti ve içeriye girdiğimizde ilk gördüğümüz sağa, sola ve karşıya ilerleyen koridorlar oldu. Köşelerde olmak üzere dört merdivenden ikisi yukarıya çıkarken diğer ikisi aşağıya iniyordu.

Kimi önce üst kata kimi de aşağıya yöneldi. Silah deposunun ve dışarıya çıkış kapısının aşağıda olduğunu duyan Tilda da aşağıya koşanlardan biriydi. Babam da onu takip ederken Nerissa, Henry ve Andriel benimle birlikte üst katlara yöneldi. Üst katlar diyordum çünkü bu kale yaklaşık dört katlıydı. Zeminde silah depoları, sağlık birimi, yemekhane bulunurken girişte babamın odasıyla beraber toplantı ve hazine odası vardı. Üst katlar kütüphaneye, özel odalara, ortak salona, plan odasına ve arşive ayrılmıştı.

Koruyucular üst kata çıktığında kütüphaneyi, plan odasını ve ortak salonu gezdiler ancak yatakhaneleri bulamadılar. Üstelik üst kata çıkan merdiven de son bulmuştu. İşte bu noktada Nerissa'nın ikinci çığlığını duyacak şeyi yaparak duvarların içine gizlenen kapıları ortaya çıkardım. Duvarlar hareket ederek açıldı ve bölmelere ayrılmış şekilde ayrı ayrı merdivenlerle yukarıya yükselen odalarını gördüler.

Her odaya tek bir merdiven çıkıyordu ve kümeler şeklinde yüzlerce oda boşlukta sallanıyordu. Mestra'nın büyü üzerine kurulmasının en büyük kanıtı da burasıydı. Her Koruyucu'nun odası ayrılmıştı, kimi en tepede olduğu için seviniyor kimi de yükseklik korkusuna rağmen sevinçle karışık bir endişeyle bu durumu karşılıyordu.

En çok duygulanan açık farkla Henry oldu çünkü onun için de bir oda ayırmıştım. Bunu gördüğünde neredeyse ağlayacağını düşündüm, çocukluğunda zorla koparıldığı bir yerde yeniden kendine ait bir odanın olması onun için çok önemliymiş gibi tek kelime etmeden bana sarıldı. O konuşmadı ama ben söylemek istediklerini anladım.

Koruyucuların kaleye adapte olması uzun sürmedi. Öyle ki şimdiden gözcü kulesine biri yerleşmiş, eğitim alanları incelenmiş, özel odalarına yerleşmişlerdi. Babamı bulmak için kalenin içinde dolaşırken beni gören Koruyucular durup teşekkür ediyor, kaleyi övüyor ve kimi şaşkın halime aldırmadan sıkı sıkı sarılıyordu.

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin