Selamlar!
Bölümü haftasonu atacaktım ama sizi bekletmek istemedim. Vote vermeden ve yorum yapmadan geçmeyin. Çünkü son zamanlarda yorum sayısı düştü ve her ne kadar umursamadığımı söylesem de bu şekilde bölüm atmak içimden gelmiyor.
Hiçbir zaman vote ve yorum için sınır koymadım, şimdi de koymayacağım ama hayalet bir şekilde bölümü okumak yerine en azından vote verebilirsiniz değil mi tatlış okurlar?
Keyifli okumalar!
🌠
Kararsızlığı ve belirsizliği sevmezdim, benim için her şey net olmalıydı. Kararsızlık insanı en ufak esintide oradan oraya savurur, yönünü kolayca değiştirirdi. Belirsizlik ise ucu bucağı görünmeyen boş bir araziye tekabül ediyordu benim için. Karşınıza ne çıkacağı belli olmayan, her an her şeyle karşılaşabileceğiniz ihtimali bulunan bir arazi.
Bundan dolayı kararsızlık ve belirsizlik, bana hitap eden duygular değildi. Fakat hayatım bir yerden sonra takla atmış, yerle göğü birbirinden ayıramayacak kadar belirsizlikle, yönüme karar vermeyecek kadar da kararsızlıkla dolmuştu.
Avucuma doldurduğum suyu yüzüme çarparken, evin diğer odalarından yükselen konuşma seslerini dinliyordum. Beş dakika önce Henry ve Nerissa'nın evine gelmiştik. Drake ve Flair, tek ihtiyaçları Ares'i görmekmiş gibi o hüzünlü tavırlarından kurtulmuştu. Salonda toplanmış, son durumları konuşuyorlardı, ben de fırsattan istifade yanlarından kaçıp banyoya girerek yüzümü yıkıyordum.
Talos, o arazide yaptığım bir şey sayesinde iyileşmişti ve ne yaptığımı, nasıl yaptığımı bilmiyordum. Ve umursamıyordum da, önemli olan Talos'un yaşıyor olmasıydı. Kanadının altından aldığı yara yok olmuştu, tek bir iz bile kalmamıştı. Ona dinlenmesi gerektiğini söylediğimde beni onaylamış ve yanımızdan ayrılmıştı. Yanımda kalmasının daha doğru olduğunu söylememe rağmen bunu kabul etmeyip kendi evi haline getirdiği mağarasında kalmaya devam edeceğini söylemişti. Talos'un da en az Neil kadar garip alışkanlıkları vardı ama orada daha rahat edeceğini bildiğim için sesimi çıkarmamıştım
Banyodan çıktım ve salona ilerledim. Boğuk gelen sesler her adımımda netleşti. Salonun kapısında durup koltukta oturan arkadaşlarıma baktım. Andriel ve Tilda, hararetli bir şekilde birbirlerinin sözünü keserek bir konuyu anlatıyordu. Nerissa, fazlasıyla enerjik durumdaydı ve yeni bir haber almanın sevinciyle onları dinliyordu. Diğerleri onun aksine daha sakindi ama hepsinin ilgisini çeken bir konu olduğundan olsa gerek, ilgiyle dinliyorlardı.
Drake, Roger ve babam, onları ciddiyetle dinlerken, Flair ve Henry ise anlaşma yapmış gibi el birliğiyle alay ederek Tilda ile Andriel'ı sinir ediyorlardı. Nerissa onlara kötü kötü bakıyor, sonra da konuşmaya devam eden kişiye dönüyordu.
Bir koltuğa oturmuş, sessizce ortada dönen konuyu takip eden Ares ile bakışlarımız buluştuğunda burada olduğumu yeni fark etmediğini kıvrılan dudağından anladım. Saat çoktan gece yarısını geçmiş olmasına ve yaklaşık yarım saat önce yaşadığımız olaya rağmen kimse bunu dillendirmiyordu. Ağır adımlarla yürürken gözüme Ares'in yanındaki boşluğu kestirmiştim ama yanından geçmekte olduğum Drake bileğimden tutup çekerek yanına oturmamı sağladığında hayallerim suya düşmüştü.
Ares de bunu fark ettiğinde yüzündeki tebessüm silindi ve dik bakışları Drake'e sabitlendi. Drake ise onu görmemiş, bana ortada dönen durumu anlatmakla meşguldü. "Tilda, Andriel için bir doğum günü hediyesi hazırlamış. Ne olduğunu söylemiyor ama şu ana kadar alacağı en iyi hediye olduğunu belirtti. Sen ne olduğunu biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Metanoia
Fantasia- Avery serisinin ikinci kitabıdır. °Tamamlandı. Karanlıktan kurtulmak için önce ona teslim olmalısın. & Düzen değişiyor, bilinenler usulca bilinmezliğe yelken açıyor. Gecenin karanlığı artık gündüzlere de hükmetmeye başlarken ölümler zamana yayılı...