47. Bölüm

608 99 166
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Ramazan bayramınız ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk bayramınız kutlu olsun! Size şeker niyetine bölüm veriyorum smxndmbx Siz de bol bol yorum yaparak beni mutlu edebilirsiniz.

Son bir.

Keyifli okumalar dilerim.

Bölüm şarkıları:
Dean Lewis - Waves
Sia - Soon We'll Be Found

🌠

Adım atıyordum ama yürüdüğümü hissedemiyordum. Nefes alıyordum ama yaşamaya devam ettiğimden emin değildim. Çevremde gelişen olayları görüyor ama beynime ileti yollayamıyordum. Bazen böyle olurdu, ana odaklanmak ölürken nefes alabilmek kadar zorlaşırdı. Nefes alamıyordum.

Eve mi dönmüştüm Mestra'da mıydım? Yanımda biri mi vardı yalnız mıydım? Her şey karışıyordu. Elimde bir kâğıt parçası vardı, parmaklarımın arasında duruyordu. Onun ne olduğunu bilmiyordum. Nerede olduğumu bilmiyordum.

Karanlıkta oluşan ışık patlamaları görüntüler oluşturuyordu ve beynim onları gördüğü anda karanlığa daha fazla boğuluyordu. Bazen anneme ait görüntülerdi bunlar bazen babama. Arada Riley'nin ve eskiden tanıdığım birçok Koruyucunun görüntüsü de beliriyordu. Aralarındaki en önemli bağlantı, artık hepsinin ölmüş olmasıydı.

Yanımda yer alan herkes ölecekti. Her biri benim yüzümden ölecekti çünkü şimdiye dek olan buydu, sonrasında da olacaktı. Onlar ölecekti ve ben hiçbir şey yapamayacaktım.

Yancy onların her birini avlayacaktı. Bütün arkadaşlarımın parçalanmış kalpleri bir deniz gibi etrafımı saracak ve beni boğacaktı.

Mor bir ışık göz kapaklarımın üzerinde dolaştı. Hayır, Yancy ölmüştü. Onu ben öldürmüştüm. Öyleyse herkes güvende miydi? Gözlerimi açmaya çalıştım, bir yabancının bedenine hapsolmuştum sanki; gözlerim açılmıyordu.

Yancy öldüğüne göre babam güvende miydi? Yeni bir görüntü daha zihnimde şekillendi. Yatağında soluk teniyle yatan Elrod Torres, zamanın içinde boylu boyunca uzanıyordu. Hayır, o ölmüştü.

Annem güvende miydi? Yancy ölmüştü, artık güvende olmalıydı. Geçmişten uzanan dalgalar bedenimi dondurdu, annem babamın kollarında yatıyordu. Hayır, o da ölmüştü.

Oliver ve Esta güvende miydi? Biri toprağın altında çığlık atıyor, diğeri son kez yeşil bir parıltının altında gülümsüyordu. Hayır, onlar da ölmüştü.

Riley güvendeydi, öyle olmalıydı. Ne Carlo ona dokunabilirdi ne de Yancy. İkisi de ölmüştü, ona artık zarar veremezlerdi. Öyleyse ayaklarımın ucunda toprağa bulanmış bu kalp kimindi? O da mı ölmüştü?

"Aria?" Bu sesi tanıyordum, bu ses kalbimin yerini hatırlatıyordu. Benim yüzümden atmayı bırakan onca kalbin karşısında atmaya devam ettiği için utandığım kalbimin yerini.

Gözlerimin açıldığını hissettim. Karşımda beklediğim kişi yoktu. Yancy'nin soğuk gri gözleri beni izliyordu. Acı çekerken beni izliyordu. Yaptıklarının eserini izliyordu. Elimdeki kâğıdı bir yere koyduğumu hissettim ama nerede olduğumu algılayamıyordum.

Belimden çıkardığım hançeri son gücümle boynuna savurdum. Ölmemişti, yeniden buradaydı. Asla ölmeyecekti ve benden her şeyimi almaya devam edecekti. Hançerimin darbesinden kurtuldu. Kollarımı tutmaya çalıştığında karnına tekme geçirip onu duvara savurdum.

Hemen sağ yanımdan bir el uzandı, beni tutmaya çalıştığında gözlerim onunla buluştu. Suratı dalgalanıyordu, bir sis perdesi onu gizliyordu ancak onun gücünü hissediyordum. O bir büyücüydü. Yancy'nin yandaşlarından biri olmalıydı. Hançerimi bu kez ona savurduğumda son anda eğilerek zaferimi baltaladı. "Ben düşmanın değilim!" diye bir ses duyduğumu sandım. Hayır, hepsi beni ve sevdiklerimi öldürmek için buradaydı.

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin