Tüm cesaretiyle yere düşen insan, korkularıyla ayakta kalmaya çalışandan daha güçlüdür.
---
Terambos'un çevresi şeffaf bir bariyerle kaplanmıştı sanki. Gökyüzünde bile bu şeffaf bariyer bir kubbe varmışcasına kendini belli ediyordu. Flair'ı, Fergus ve İsyancılar ile birlikte bırakıp Dolion'ların yeraltına kurdukları şehre doğru yola koyulduk.
Ares beni yalnız bırakmak yerine, tüm itirazlarıma rağmen benimle gelmişti. Terambos'un çıkışına yaklaştığımızı artık daha net görünen bariyerden anlayabiliyordum. Dağlar da yavaş yavaş karşımızda belirmeye başlamıştı.
Biraz yardımdan zarar gelmeyeceğini düşünerek Vanessa'yı çağırmıştım. Bizi Faroth ormanının girişinden külüstür Jackie ile almıştı. Ön koltuğa yerleştiğimde Ares de söylenerek arka koltuğa oturmuştu.
Külüstür Jackie beni şaşırtmayıp birkaç dakika Vanessa'yı uğraştırdı ve ondan günlük küfürlerini işitti. Araba yavaş ve sallanarak giderken motordan yükselen gürültülü ses ile Vanessa ofladı. "Bir kez olsun beni yarı yolda bırakma Jackie. İsmini aldığın kişiden tek farkın, daha yaşlı olman."
Bu söylediğine kıkırdadığımda Ares kaşlarını kaldırarak bana baktı. Ona bakmayı keserek Vanessa'ya döndüm. "Yine mi bozuldu?"
Araba yolun ortasında durduğunda gülmemek için dudağımı kemirdim. Bir şehir dolusu, yetmiş kişilik şehir olursa tabii, canavarı yok etmeye giderken arabamızın bozulması nedense komik gelmişti. Vanessa elini direksiyona geçirdi. Dikiz aynası bu darbeyle aşağıya düştüğünde Vanessa şaşkınca "Lanet olsun Jackie!" diye çığırdı.
Ares ile kendimizi tutamayıp gülmeye başladığımız sırada Vanessa kapıyı açıp dışarıya çıkmıştı. Kapıyı sertçe kapattığında araba sallandı. Öne geçip kaputu açtığında Ares öne eğilip bana baktı. "Onunla nasıl tanıştığını sormalı mıyım?"
"Asteria'daydı. Burada kaldığım süreçte birkaç kez görüştük." dediğim sırada Vanessa söylenerek arabanın motorunu kontrol ediyordu. Bir buhar dalgası yukarıya çıkıyor, Jackie'nin artık yaşlandığı sinyallerini veriyordu.
"Neden portal açmak yerine bu arabayla gitmeyi seçtin?" derken düşmüş dikiz aynasını aldı ve yerine takmaya çalıştı. Fakat ayna saniyeler içinde yeniden düştü. İkimiz de sırıttık.
"Çünkü daha önce hiç görmediğim yerlere portal açamıyorum." diyerek omuz silktim ve beni dikkatle izleyen koyu kahverengi gözlere odaklandım. "Ayrıca külüstür Jackie hakkında bu şekilde konuşamazsın."
Alayıma karşı güldü. Vanessa yeniden koltuğa oturup kapıyı kapattı ve kül rengi saçlarını geriye savurup direksiyona öpücük kondurdu. "Beni utandırma Jackie."
Ares bana bakarak sırıttı ve dirseğini benim koltuğuma yasladı. Vanessa arabayı çalıştırdı. En azından denedi. Motor birkaç denemenin sonunda çalıştı ve araba hareket etti. Derin bir nefes aldım. "Jackie'yi satma konusunu tekrar düşünmelisin."
"Delirdin mi sen? Bu bebeği satamam. Jack geri döndüğünde ona küçümser bakışlarımı atıp, sende Jackie kadar eskidin benden uzak dur aptal, diyeceğim."
Vanessa'nın yüzündeki gülümseme alaylı olsa da ses tonu fazlasıyla ciddiydi. Başımı iki yana salladım. "Geri döneceğini nereden biliyorsun?"
"Ah, lütfen Aria!" diyerek elini havada salladı umarsız bir gülüşle. "Erkekler her zaman elinden kayıp gidenlere geri döner. Bu yazılı olmayan bir kuraldır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Metanoia
Fantasi- Avery serisinin ikinci kitabıdır. °Tamamlandı. Karanlıktan kurtulmak için önce ona teslim olmalısın. & Düzen değişiyor, bilinenler usulca bilinmezliğe yelken açıyor. Gecenin karanlığı artık gündüzlere de hükmetmeye başlarken ölümler zamana yayılı...