Merhaba, nasılsınız? Bütün gün iyi hissettiğim tek an şu bölümü yayınladığım an olabilir. Umarım siz benden daha iyisinizdir. Neyse bölümün sonunda geçer snxbsmxbdn
Yorum yapmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar 💓
Bölüm şarkısı: Miley Cyrus - Nothing Breaks Like A Heart
🌟
Fısıltılar.
Rüzgârın mırıldandığı tüyler ürpertici melodi.
Ağaçların kendi aralarında konuştuğu lisan.
Bağırışlar ve kan kokusu. Faroth ormanı bunların merkezinde kalmıştı. Bariyer kırılmak üzereydi. Ben de İsyancılar da bu gerçeğin bilincindeydik. Tilda dimdik bir duruşla yanı başımdaydı. Temkinli bakışları bana karşı mı tetikteydi düşmanımıza karşı mı anlayamıyordum. Ne de olsa bir kez onu da yıkımla karşı karşıya getirmiştim. Mestra kan gölünde, şimşeklerin arasında tarihe karışırken Tilda oradaydı. Oradaydı ve beni durdurmak için hazırdı. Yine olsa yine aynı şekilde davranırdı, biliyordum. Yüzlerce canı kurtarmak için bir kişinin feda edilebileceğini düşünüyordu, bu kişi kendisi dahi olsa bir an durup düşünmezdi.
Bir adım arkamda duran Rivera ikizleri temkinliydi. Gergin soluklarını hissediyordum. Hava onların etrafında kıvranıyor, mutlak bir enerjiye dönüşüyordu. Aynı yıkıma onlar da tanıklık etmişti. Beni durdurmak için öldürmeyi göze alırlar mıydı, bilmiyordum. Belki de göze alabilecekleri bir şeydi.
Diğer yanımda duran Fergus kararlıydı. O her zaman ne yapacağını bilirdi. En yalnız hissettiği anda, kararsız kaldığı zamanda bile doğru olanı yapardı. Beni durdurmak için ölmemi göze alır mıydı? Doğru olan buysa yüzlerce kişi yerine iki kişinin ölmesine göz yumardı. Çünkü biliyordu, ben ölürsem kurt liderden geriye de bir şey kalmazdı. Bu durum tam tersi için de geçerliydi. O bizim kalbimizi görmüştü. İkimiz de onun yakasına yapışmıştık birbirimize ulaşabilmek için. Kimse ondan iyi bilemezdi.
Ama bunlar, yaşanan ve yaşanacak olan tüm bu olaylar bizden daha ötedeydi. Bizden daha önemliydi. Yüzlerce yılın yaşanmışlığı ve belki de hep devam edecek olan bir savaşın izleriydi. Bizim dünyaya bıraktığımız iz, savaşın dünyayı boyadığı karanlıkta görünmüyordu bile.
Richard derin bir nefes aldığında İsyancıların gözlerini Fergus'a dikmiş ağzından çıkacak olan sözü beklediklerini gördüm. "Zamanı geldi. Bariyeri biz açarsak hazırlıksız yakalanmayız."
Brian ve savaşçıları da buradaydı. Hemen arkamızda, İsyancıların arasındaydılar. Kafamı geriye çevirdiğim için göz göze geldik. Boynundaki ve dudağının kenarındaki kesik izi ışığın altında parıldadı. Sonra Fergus'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Büyücü olduğu yerden kımıldamadı. "Acetes bizi korusun. Bariyeri açın, şenliğe İsyancıların da katılma zamanı geldi."
Ve koruyucu bariyer Richard'ın müdahalesiyle yok oldu. İlk başta hiçbirini göremedik çünkü bariyere fazla yakın değildik. Önce cılız ışıklar belirdi. Sanki minik ışıklar havada uçuşuyordu, tıpkı ateşböceği gibi. Ama renkleri farklı şekilde. Giderek yaklaştılar ve onların aslında Larvlara ait gözler olduğunu anladım. Ağaçların arasında süzülen bir yaratığın insandan çok farklı canlıların karışımıyla yaratılmış bir canlı olduğunu düşünüyordum. Kanatları şeffaf ve yapış yapış görünüyordu. Dişlerinde kan süzülüyordu, gövdesi ince ve uzundu, gözleri ise sarı sarı parlıyordu. Tiz bir haykırışla üzerimize hızlı bir iniş yaptı.
İlk darbe Tilda'dan geldi. Ellerinde kapalı duran yelpazeler savrulduğunda açıldı ve güçlü bir hava akımı Larv'ı püskürttü. Arkadan Brian'ın sesini duydum. "Tozlanmaya bırakılmalarından çok daha iyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avery: Metanoia
Fantasy- Avery serisinin ikinci kitabıdır. °Tamamlandı. Karanlıktan kurtulmak için önce ona teslim olmalısın. & Düzen değişiyor, bilinenler usulca bilinmezliğe yelken açıyor. Gecenin karanlığı artık gündüzlere de hükmetmeye başlarken ölümler zamana yayılı...