39. Bölüm

806 112 21
                                    

Merhaba,

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Son olaylardan sonra bir süre bölüm atmanın doğru olmadığı düşüncesindeydim ama fark ettim ki hepimizin kafasının dağılmasına ihtiyacı var. Bu yüzden zaten hazır olan bölümü bugün atmaya karar verdim.

Çok uzatmak istemiyorum, sonrasında geri dönüp okuyanların ya da ileride kitaba başlayıp bu yazdıklarımı görecek kişilerin kötü hissetmesini istemediğim için de detaya girmiyorum. Herkese geçmiş olsun ve başımız sağ olsun. Lütfen kendinize dikkat edin.

Yorum yapmayı ve yıldızı boyamayı unutmayın! Keyifli okumalar 🖤

🌠

Düşmanınızla yalnız bir odaya tıkılmak kadar tehlikeli bir şey varsa o da güçlerini kontrol etmeyi bilmeyen üç kişiyle aynı ortamda bulunmaktır. Talos yanı başımda Mantikor bedeninde uzanırken tedirginliğini hissedebiliyordum, onun burada olmasının sebebi herhangi bir aksilikte müdahale edecek olmasıydı. O aksilik ise şu anda havada süzülerek kuyruğunu sallıyordu.

Heyecanını kendi zihnimde hissedebiliyor, eğlendiğini görebiliyordum. Dönüşmek onun için eskisi kadar zor değildi ama odaklanma konusunda sıkıntı çektiğinden olsa gerek yaklaşık beş dakikayı bulmuştu altın renkli ejderhanın suretine bürünmesi.

Drake bugün açık olan gökyüzünde daireler çizerken kahkaha atar gibi bir hali vardı. Onun aksine Flair somurtuyordu. Yan yana oturmuştuk, ona istendiği üzere zamanda yaptığım yolculukları anlattım ve birlikte çözüm aramaya koyulduk.

Hemen arkamızda, uçurum kenarından uzak durmaya çalışan Carrie kurt formuna daha hızlı geçiş yapabilmek için çabalıyordu. Talos'un yarı uyuklar halde bir gökyüzünde uçan Drake'e bir de dönüşüm geçiren Carrie'ye bakıyordu.

"Lenue cadıları hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorum ama bunu nasıl yapacağım?" Flair elini solgun otların üzerinde dolaştırdığı anda otlar daha canlı bir yeşile büründü ve birkaç minik çiçek belirdi. "Onlarla iletişim kurmanın bir yolu var mıdır sence?"

Yerimde rahatsızca kıpırdanırken yan gözle ona baktım. "Antares yalancı biri ama Lenue cadıları hakkında bir şeyler anlattı. Nauru'da bir evde ruhlarının hapsedilmiş durumda olduğunu söyledi. İstersen kontrol edebiliriz?"

Flair kararsızca bana baktı. Antares konusunda ne kadar gergin hissettiğimi, konusunun açılmasını bile sevmediğimi biliyordu. "Ne zaman?"

"Anlattığına göre nisan ayının ilk günü."

Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Yani bugün? Onun doğruyu söylediğini düşünüyor musun?"

"Çoğu konuda hayır fakat Lenue cadılarını kendi gözlerimle gördüm. Sen onlardan birisin bunu hissedebiliyorum." Flair düşünceli bir tavırla gözlerini havada takla atmakta olan kardeşine çevirdiğinde cesaret verircesine kolunu tuttum. "Gidip kontrol etmemizde bir sakınca yok. Bu bir tuzaksa da değilse de kârlı çıkan biz olacağız. Tuzaksa Akhyls'i yakalarız değilse de Lenue cadılarıyla konuşuruz."

"Bana bir keresinde Drake ile gözlerimizin neden farklı renklere büründüğünü sormuştun." O günü hatırlamakta zorluk çektim. Üzerinden onlarca yıl geçmiş gibi hissediyordum. "Ailemiz bize bunun sebebini tam olarak açıklamadı ama hep özel olduğumuzu söylerlerdi. Aynı türün iki farklı dallarının uzantısıydık. Annem bu şekilde açıklardı."

"Acetes sizin çok güçlü olduğunuzu düşünüyor." Tahmin ettiğim üzere Flair'ın gözleri ışıldadı. İlk büyücüden böyle bir övgü almak onu heyecanlandırmıştı. "Annen özel olduğunuzu hep biliyordu belli ki, baban da öyle. Rivera adının size de farklı güçler bahşetmiş olduğunu biliyorlardı."

Avery: Metanoia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin