Yavaşça gözlerini açan Eren pencereden dışarıya bakınca gözleri önüne düşen görüntüler ile hizla yerinde doğruldu. Gece yanındaki sıcaklığı hissetmişti.
Elini soğuk yatakta dolaştırıp daha sonra kendine kızarak yataktan kalktı ve odadan çıktı.
" Sen böyle hayal kurmaya devam et aptal Eren."
Mutfağa girince ocağın başında bir şeyler yapan Yüzbaşı'ya bakıp ardından dolaptan şişe çıkarıp kapağını açarken konuştu.
" Gece seni rüyamda gördüm. Eve geliyordun, ben kucağında uyuyordum falan. Ne rüya a-" Fark ettiği gerçeklik ile lafı yarıda kalmış dudaklarına götüreceği şişe ise havada kalmıştı.
İkisi de ne olduğunu anlamadan Eren elindeki şişeyi çevirip sıkarak bütün suyun Yüzbaşı'ya sıçramasını sağlamıştı. Yüzünde hissettiği soğuk suyla irkilen Miraç daha suyun şokunu atlatamamışken sertçe atılan tokat ile yüzü yana döndü.
" Gerçekmişsin."
" Bunu anlamanın başka yolları da vardı." Yüzbaşı'nın omuzlarına tutunup kucağına atlayan Eren hızla dudaklarını birleştirdi. Yüzbaşı ise şaşkınlıkla ellerini Eren'in bacaklarına koyup destek verdi.
Dolu gözlerinden yaşlar akarken iştahla Yüzbaşı'nın dudaklarını emiyordu. Alt dudağını emdikten sonra ısırıp üst dudağına döndü.
Şu bir iki dakika içinde olanlara şaşırtmayı bırakan Yüzbaşı hızla kucağına çıkmış dudaklarını sömüren çocuğa karşılık verdi. Fakat Ufaklığın hıçkırıkları öpücüğün devam etmesini engellemişti.
Hıçkırarak Yüzbaşı'nın boynuna sarılan Ufaklık, sıkıca sarılıp kafasını da boynuna iyice gömerek ağlamaya devam etti.
Yüzbaşı ise ocağın altını kapatıp Ufaklığını sıkıca tutarak içeri ilerleyip koltuğa oturdu. Hâlâ hıçkırarak ağlayan bebeğinin sırtını okşayıp sakinleşmesi için boynuna öpücükler kondurmaya başladı.
" B-bırakma beni."
" Bırakır mıyım hiç kurban olduğum?"
" Niye gelmedin o zaman iki hafta?"
" Özür dilerim, özür dilerim."
" G-gitme bir daha."
" Gitmem. Gitmem asla."
O iki haftayı bu kadar kolay affetmeyecekti Eren ama şimdi araya giren hasrete dayanamamış sıkıca sarılmıştı. Ancak bu burnunu sürtmeyeceği anlamına gelmiyordu.
" Hadi ağlama artık. Bak kahvaltı hazırladım elini yüzünü yıka yiyelim." Ufaklık başını sallasa da hala sıkıca sarılmaya devam edince Yüzbaşı kucağındaki bebeği ile ayağa kalkıp lavaboya ilerledi.
Içeri girince başını geriye çekip dudağı büzülmüş Ufaklığına bakarak güldü. Büzülmüş dudaklarına ek olarak kaşlarını da çatıp Yüzbaşı'nın geriye çektiği boynuna sakladı kafasını.
" Tuvaletin var mı bebeğim?" Kısık sesli olumsuz cevabı alınca gülümseyerek musluğu açıp elini ıslatarak ilk önce Ufaklığın uzamış saçlarını ıslattı. Daha sonra kafasını kaldırıp yüzünü yıkadı. Ardından ise havlu ile nazikçe yüzünü kurulayıp içeri geçti.
Mutfağa girince de ocaktan çaydanlığı alıp çayları doldurduktan sonra hala kucağındaki Ufaklık ile sandalyeye oturdu.
" Eren uyudun mu?"
" Uyumadım." Sesi aşırı uykulu çıkmasına gülüp elindeki ekmeği uzattı.
Eren uzatılan ekmeği alıp hafif doğrularak ekmeğini yemeye başladı. Hemde fıstık ezmeli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan