Dolu gözleriyle televizyona bakan Ufaklık çalan telefonuyla buğulu gözlerini etrafta gezdirip telefonunu aradı. Telefonunu bulunca burnunu çekip açtı.
" Efendim?"
" Nasılsın diye aradım."
" Bok gibiyim Emre." Hafif sesini yükseltip tekrar burnunu çekti.
" Eren, yapma böyle."
" Off bilmiyorum Emre. Emre!" Arkadaşının bir şey isteyeceğini anlayan Emre sıkkın bir nefes alsa da cevap verdi.
" Ne var?"
" Sen şey yapsana. Akın'ı arayıp sorsana."
" Asla." Emre'nin ani çıkışına kaşlarını çatsa da daha sonra sormak üzere boş verdi.
" Peki.." Bir iki saniye bekleyip kapatacakken Emre'nin bıkkın sesini duydu.
Eren hep bunu yapıyordu ve o bu durumdan nefret ediyordu. Sesini durgunlaştırıp konuşuyordu ve itiraz etmene musade etmiyordu.
" Yapma işte şunu yapma. Tamam arıyorum bekle." Kapanan telefonun ardından heyecanla beklemeye başladı. Tekrar telefonu çalarken burnunu silip telefonunu tekrar açtı.
" Ne oldu?"
" Birazdan öğrenir dedi. Başka da bir şey demedi." Dudaklarını büzüp konuştu.
" Tamam."
" Sen de takma daha fazla. Arar işte."
" İki hafta oldu Emre. Ne aradı ne sordu. Ben aradım ona da cevap vermedi."
" Zamana ihtiyacı var herhalde. Bırak istediği zamanı ver. Elbet gelecek elbet arayacak." Cevap vereceği sırada çalan kapıyla Emre'ye bir şeyler mırıldanıp üzerindeki yorganla burnunu silerken kapıyı açtı.
Kapıyı açtığı anda kapıya yaslanmış Yüzbaşı'yı beklemiyordu.
" Miraç?"
" Girebilir miyim?" Başını sallayıp kenara çekildi. Yüzbaşı dikkatle etrafı incelerken montunu ve ayakkabısını çıkarıp içeriye girdi.
Ufaklık burnunu çekince bakışlarını ona çevirdi.
" Hasta mı oldun?" Başını sallayıp kendini yorgunlukla koltuğa attı. Yanına oturan Yüzbaşı ile gözlerini kapatıp kafasını omzuna koydu.
" Neden geldin?"
" Konuşmamız gerek."
" İki hafta sonra mı aklına geldi?"
" Deme öyle."
" Şuan halim olsaydı seninle kavga ederdim. Ama başım çok ağrıyor." Yüzbaşı elini kaldırıp Ufaklığın şakağına koyup ovalamaya başladı. Memnun olmuş bir ifadeyle gülümseyip kafasını daha fazla bastırdı yaslandığı omuza.
Bir kaç dakika sonra Ufaklık gözlerini açıp kafasını kaldırdı ve yorgun gözlerle Yüzbaşı'ya döndü. Her ne kadar hasret gidermek istese de hesap sorması gerekiyordu.
" Konuş o zaman."
" Ben gidiyorum."
" Konuşmadan mı? Ama daha yeni geldin." Gözlerini kaçıran Miraç etrafa bakıp gözlerini Ufaklığına çevirdi.
" Göreve gidiyorum." Şaşkınlıkla Yüzbaşı'ya bakan Eren bir kaç defa yutkunup konuşmaya çalıştı.
" Ama.. Ama." Ne diyebilirdi ki? Elbette gitmek zorundaydı.
" Geleceksin ama."
![](https://img.wattpad.com/cover/242022707-288-k304731.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
Aktuelle LiteraturYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan