Gelen kıkırdama sesleriyle gözlerini açan Eren olduğu yerde gerinerek hala gelen sesleri dinlemeye devam etmişti.
" Sessiz ol ama. Baban uyanmasın." O sırada yattığı yerden kalkmış olan Eren ikisinin konuşmalarını dinlerken yüzünde fark etmeden bir gülümseme oluşmuştu bile. Yüzündeki gülümsemeyi silmeden mutfağa ilerleyen Eren kendisini fark etmeyen ikili ile kapıya yaslanarak izlemeye başladı.
Miraç bir yandan kaynamış yumurtaları halledereken Can ise tezgahın üzerine oturmuş Miraç'ın gösterdiği gibi dilimlenmiş çilekleri tabağa koyuyordu dikkatle.
" Bitti baba." Tabağa bir bakış atan Miraç hemen ardından elindeki işi bırakarak oğlunun yanağından sıkıca öpmüştü.
" Afferin benim aslan oğluma." Can da gülümseyerek babasının yanağını öperken Miraç daha fazla oyalanmadan yarım bıraktığı yumurtalara geri dönmüştü.
" Baba." Can'ın durgun sesini fark ederek hemen oğluna dönen Miraç, Can'ın durgun bir şekilde yere baktığını görmüştü. Hemen tekrar elindeki işi bırakarak oğlunun yanına dönmüş ve saçlarını şefkatle okşayarak ilgiyle sormuştu.
" Ne oldu babam?"
" Sen neden bizimle kalmıyorsun artık? Yoksa yine kızdın mı bize?" İlgiyle oğlunu kucağına alarak masaya oturmak içi geriye dönen Miraç kapıya yaslanarak kendisini izleyen sevdiğini görünce gülümsemişti. Can da aynı şekilde hala uykulu bir şekilde kendilerine bakan babasına karşı gülümsemiş ancak üzerindeki durgunluğu atamamıştı.
" Günaydın canlarım."
" Günaydın baba."
" Günaydın bitanem."
" Hadi siz baba oğul konuşun ben de kalan şeyleri halledeyim." Miraç minnetle ve sevgiyle Eren'in gözlerinin içine bakmış yanından geçerken ise yanağından öperek geçmişti. Eren kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken Miraç ise kucağında Can ile çocuğun odasına geçerek Can'ı yatağa bırakmış kendisi de karşısına oturmuştu.
" Can'ım. Şimdi öncelikle ben.. size veya sana kızdığım için gitmedim. Neden böyle düşünüyorsun bilmiyorum ama emin ol ki öyle değil oğlum. Şuan küçüksün anlatamam sana ancak eğer zorunda kalmasam bir dakika bile sizden ayrı kalmazdım."
" Şimdi sen bana kızmadın mı?"
" Yok kurban olduğum neden sana kızayım? Hem söyle bakayım sen neden böyle düşünüyorsun?" Can ilk başta çekinerek elleriyle oynamış fakat daha sonra dolu dolu olan gözleriyle anlatmaya başlamıştı.
" Ben.. şey arkadaşlarımın babalarını görünce hep sen aklıma geliyordun. Arkadaşım da bana şey demişti, baban sana kızmış o yüzden gelmiyor dedi. Ben inanmadım ona ama o sürekli yaramazlık yaptığında babasının, başka çocukların babası olmasını isteyip istemediğini sorduğunu söylüyordu. Ben de sandım ki ben yaramazlık yaptım ve sen de...." Daha fazla devam edemeden hıçkırarak ağlamaya başlayan Can ile Miraç buna daha fazla dayanamadan karşısında oturan oğluna sıkıca göğsüne çekerek sarılmıştı. Can da bunu bekliyormuş gibi kahraman babasının göğsüne saklanıp ağlamaya devam etti.
" Şşş tamam ağlama daha fazla ama. Hem bak söyledim ben sana. Sana hiçbir zaman kızmadım tamam mı? Hadi şimdi elimizi yüzümüzü yıkayıp mutfağa geçelim."
" Baba?"
" Efendim Can'ım?"
" Tekrar bizimle kalacak mısın?"
" Evet.. Çok yakın bir zamanda artık hep bir arada olacağız oğlum."
....
Birlikte kahvaltı yapmalarının üzerine Eren hazırlanarak hastaneye geçmiş ancak her ne kadar ısrar etse de yarasının kontrolü için Miraç'ı ikna edememişti. En sonunda ise sinirlenerek oğlunu öperek evden çıkmış Miraç ise şaşkınca ardından bakmakla yetinmek zorunda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan