Boş gözlerle karşısındaki televizyonu izleyen Emre hiç bir şey anlamadığını fark edip telefonunu eline alıp oynamaya başlad.
Ne ara arama kayıtlarını geldiğini bilmeden dolu gözlerle Akın'ın ismine bakıyordu. Öküz diye kayıt etmişti ve değiştirmeyi hiç bir şekilde düşünmüyordu.
Yaşlar gözlerinden bir bir düşmeye başlayınca sinirle yerinden kalkıp balkona çıktı. Hem Akın'a ağlarken bir yandan da ağladığı için ağlıyordu.
Çalan zille titreyen alt dudağını ısırıp kolundaki saate baktı. Saat gece 12 olmuştu ve daha önce kimse bu saatte gelmemişti. Göz yaşlarını silip hızlı adımlarla kapıya yöneldi. Boğazını temizleyip pekte düzelmeyen sesi ile sordu.
" Kim o?" Cevap vermek yerine tekrar zile basan insan evladına dişlerini sıkıp tekrar sordu.
" Kim o?" Yine cevap vermek yerine zile basınca Emre sinirle kapıyı açıp bağırmaya başladı." Ne var lan ne? Kimsi.." Cümlesini yarıda kesip şaşkın gözlerle karşısındaki sırıtan adama bakarken asıl şaşkınlığı aniden dudaklarına yapışan kendini içeriye itip kapıyı kapatan adam ile yaşadı.
Hâlâ üstündeki şoku atlatamamışken dudaklarını büyük bir açıklıkla sömüren adam kendisini duvara yaslayıp kalçalarından tutup bacaklarını beline sarmasını sağladı.
Akın'ın kucağına çıkınca ne olduğunu kavrayan Emre, dudaklarını dudakları yapan adamı itmek yerine elini ensesine çıkarıp karşılık vermeye çalıştı. Sadece çalıştı çünkü kucağına çıktığı adam öyle vahşi ve hızlıydı ki karşılık vermekte zorlanıyordu.
Kucağına aldığı bedeni duvara yaslayan Akın ise kendinden geçmiş bir şekilde üç aydır bekledigi dudaklara kavuşmanın keyfini sürüyordu. Kendisine karşılık vermeye çalışan beden ile kendine engel olmadan kendini Emre'ye bastırdı.
Bebeğinin dudaklarına doğru inlemesi ile bir an gözleri karardı. Bu sesi daha fazla duymak istiyordu.
Fakat Emre onunla konuşmak istiyordu, en azında sarılmayı istiyordu. Elini Akın'ın saçlarına koyup sertce çekiştirdi. İnleyerek geri çekilen Akın sırıtıp konuştu.
" İlerisi için bu kadar istekli olduğunu bilmiyordum bebeğim." Nefes nefese kaşlarını çatan Emre sabah Eren'e yaptığı gibi parmak uçlarıyla Akın'a tokat attı.
Bu hâline gülümseyen Akın alınlarını birleştirip soluklanmaları için bekledi. Elini Akın'ın yanağına yaslayan Emre dolan gözleriyle mırıldandı." Akın?"
" Söyle bebeğim."
" Seni seviyorum." Dişlerini göstererek gülen Akın kucağındaki bebegin dudaklarına bie öpücük kondurup aynı şekilde mırıldandı.
" Seni seviyorum bebeğim."
" Akın bacaklarım ağrıyor." Hâlâ duvara yaslı Emre'nin çocuk gibi mızmızlanmasına gülüp sertce son kez dudaklarından öpüp duvardan ayrılarak içeri yöneldi fakat koltuğa oturmadan dikilmeye devam etti.
" Odan nerde güzelim?" Eliyle odasının işaret eden çocuğun parmaklarını öpme isteğini göz ardı edip odaya ilerleyerek içeri girdi. Gördüğü yumuşak yatakla ağrıları kendini belli etse de umursamamaya çalışarak kucağındaki Emre ile yatağa oturdu.
Emre hemen basını boynuna saklayıp gözlerini kapatırken bir elini Akın'ın yanağına getirip okşamaya başladı.
" İlk tanıştığımız zamanı hatırlıyor musun Akın?" O anlar gözünün önünden bir bir geçerken güldü Akın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan