Derin bir nefes alarak yorgunca koltuğa oturan Miraç sabahtan beri temizlediği eve bir bakış atıp memnunlar bir şekilde geriye yaslanmıştı.
Dün olanlar aklına gelince gülümsemesine engel olamamıştı.
Dün Eren ile her şeyi konuştuktan sonra biraz daha birbirlerine sarılarak ve öpüşerek vakit geçirip daha sonra eski günlerde olduğu gibi yeniden birlikte neşeyle yemek hazırlamışlardı.
Yemeğin hazır olmasına az bir şey kaldığında ise Eren her şeyi hallederken Miraç dışarı çıkmış geri geldiğinde ise Can'ı da getirmişti. Bu yeniden eskisi gibi olmaları için büyük bir adımdı.
İki baba ve Can neşeyle yemek yerken o sırada Kılıç, son kez Eren'in evine gelmişti. Dakikalarca kapıyı çalmasına rağmen cevap alamayan Kılıç merakla Eren'i aramış fakat telefonu sessizde eğlenerek ailesi ile yemek yiyen Eren'den bir cevap alamamıştı.
Aynı merakla Emre'yi aradığında ise aldığı cevapla, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ve Eren ile aralarında yeniden duvarlar örüldüğünü anlamıştı.
Dün olanları gülümseyerek hatırlayan Miraç aniden bastıran özlemle hızla yerinden kalkıp banyoya girmişti. Hızlı bir banyonun ardından özenle giyinerek evden çıkmıştı.
Dün gece konuştukları sırada Eren'in çalıştığı hastaneyi öğrenen Miraç, hastaneye ilerlerken yol üstünde çiçekçide durarak sevdiğine papatyalar almıştı.
Hastaneye vardığında saatin Eren'in çıkış saatine geldiğini fark eden Miraç, Eren'i aradı.
" Efendim Miraç?"
" Güzelim ne zaman çıkacaksın işten?"
" En fazla 20 dakika sonra çıkacağım. Ne oldu ki?"
" Aşağıdayım da ben. Seni almaya geldim." Miraç'in çekingen ama mutlu sesine karşı gülümseyen ama dedikleri için şaşkınlık içinde olan Eren hizla dinlenme odasındaki pencereye gidip aşağıya bakmıştı.
" Gelmişsin gerçekten."
" Seni özledim geldim." Miraç'ın açık sözlü konuşması yüzünden utanan Eren biraz sussa da daha sonra kısık sesiyle konustu.
" Biraz beklemen gerekecek ama.. bekler misin?"
" Ben seni bir ömür yine beklerim bitanem. Hadi işini bitir sen, ben bekliyorum." Onaylayarak telefonu kapatan Eren, geriye kalan işlerini bitirmek için odadan çıkmıştı.
Yarım saat kadar arabada telefonuyla oynayarak bekleyen Miraç en sonunda sıkılmaya başlayarak kafasını kaldırdığında arkadaşları ile konuşarak arabaya doğru gelen Eren'i görünce gülümseyerek arabadan indi.
Hala arkadaşları ile konuşan Eren, Miraç'ın arabasına yaklaşınca diğerlerine veda edip kendisini gülümseyerek bekleyen adamın yanına ilerledi.
Miraç'ın yanına vardığı anda kendini koca bedene yaslanmış, kaslı kollar arasında bulmustu.
Bu hissi özlemişti.
Güvende, huzurlu, sevgi dolu, diger yarısını bulmuş gibi...
Uzun zaman sonra hissettiği duygular yüzünden dolan gözleriyle belli etmeden burnunu çekip yavaşça kendisini saran kollardan ayrılmıştı.
" Bebeğim?" Bir sorun olduğunu anlayan Miraç hemen müdahale etmek istese de Eren'in gülümsemeye çalışan yüzünü görünce zorlamamak için başını sallayarak yolcu kapısını açıp Ufaklığının binmesini bekledi.
Eren'in ardından Miraç da arabaya binmiş ve arabayı park yerinden çıkararak hastaneden ayrılmışlardı.
" Senin eve geçiyoruz?" Bir şey demeden sadece başıyla onaylayan Eren ile derin bir nefes alarak arabayı kullanmaya devam etmişti.
O sırada Eren ise çok karmaşık duygular içindeydi. Uzun zaman sonra hissettiği duygular yüzünden tepe taklak olmuş, ya yine kaybedersem korkusuyla kalmıştı.
Fakat bunun olacağını düşünmek istemiyordu Eren. Hem zaten Mirac daha göreve başlamamıştı ki.
Dolan gözlerinden bir kaç damla göz yaşı düşen Eren daha fazla kendini tutmayarak göz yaşlarını serbest bırakmıştı. Az sonra iç çekişleri de başlayınca Miraç arabayı yavaşça kenarı çekmişti.
Arabayı kenara çeken Miraç, Eren'in emniyet kemerini çıkarmış daha sonra ise göz yaşlarını saklamak için dışarıya bakan Eren'i kollarından tutarak kucağına çekmişti.
Sanki bunu beklemiş gibi Miraç'ın boynuna sarılarak ağlamaya başlayan Eren ile ne yapacağını bilemeyen Miraç ise sadece sarılmakla yetinmişti.
" Güzelim.. Ne oldu anlat hadi?"
" Gitme.." Eren'in korkusunu anlayarak gözlerini kapatan Miraç'ın da aynı şekilde gözünden bir damla yaş akmisti.
" Gitme... Bir daha gitme Miraç dayanamam ben."
" Gitmem kurban olduğum." Miraç'ın lafından sonra daha sıkı sarılan Eren sakinlesmeye çalışarak olduğu yerde kalmıştı.
Dakikalar sonunda iç çekişlerini ve göz yaşlarını durduran Eren yavaşça Miraç'ın boynuna gömdüğü kafasını kaldırmıştı.
" Biraz daha iyi misin?"
" İyiyim teşekkür ederim." Dudaklari büzülerek konuşan çocuğun tatlılığına dayanamayan Miraç, aniden Eren'in yanağından tutarak kendine çekip sertçe öpmüştü.
Ani gelen öpücük ile olduğu yerde kalan Eren gözlerini açarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Çok geçmeden öpücüğün etkisinden çıktığında sırıtarak kendisini izleyen Miraç'ın ensesinden tutup kendisine çekerek dudaklarından öperek geri çekildi.
Şaşırma sırası Yüzbaşı'ya geçmişken Eren ise kıkırdayarak yolcu koltuğuna geçmişti. Az sonra kafasını sallayarak kendisine gelen Yüzbaşı ise Eren'e bakıp güldükten sonra arabayı tekrar çalıştırmıştı.
" Bunun devamını isterim ama. Akşam.."
Eren yaşıyor musun?
...
Şimdi kısa ve sakin bir bölüm yazdım sizi daha fazla bekletmemek için. Artık buraya da ağırlık vermeye çalışacağım o yüzden yeni bölüm çabuk gelir merak etmeyin.
Bir de eğer bölümün gelme süresi 2 haftayı falan geçmişse bölüm isterken söyleyin lütfen çünkü ona göre kendime sinirlenip yazıyorum en sevmediğin seyi sen nasıl yaparsın diye.. o yüzden lütfen bölüm isterken ne kadar geciktiğini de hatırlatın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan