15

21.2K 1.2K 375
                                    

Derin nefes alarak gözlerini açan Eren aynı zamanda mırıldandı.

" Miraç."

Omzunda ağlayarak uyuya kalan çocuğun irkilerek uyanmasıyla, karşı duvarda olan gözlerini Ufaklığa çevirdi.

" Eren..." Nefes nefese yanındaki adama döndü.

" Miraç?"

" Ameliyatta hala. Haberde yok. Akın su getirir misin?" Başını sallayan Akın yorgun adımlarla merdivenlere yöneldi.

" Bırakmayacak değil mi?"

" Ufaklığını bırakır mı hiç?" Başını olumsuz anlamda sallayan Eren, Akın'ın getirdiği suyu kana kana içti. Plâstik bardağı yere koyup basını elleri arasına aldı.

Göz yaşları bir bir yere düşerken, yanındaki adamlara daha fazla yük olmamak için hıçkırıklarını yutmaya çalıştı. Yanındaki Ufaklığın tekrar ağladığını fark eden Miran omzuna elini koyup destek verircesine sıktı.

Belki dakikalar belki de saatler sonra ameliyathanenin kapısı açılmış doktor içeriden çıkmıştı. Herkes merakla doktora doğru ilerlerken doktor, Eren'i görmenin şaşkınlığını yaşıyordu.

" Eren?"

" Hocam, Miraç nasıl?"

" Kurşunları çıkardık. Biraz fazla kan kaybetmiş, bu yüzden kan takviyesi yapacağız. Birde bugün yoğun bakımda, müşahade altında tutacağız."

" Ama iyi?"

" Evet iyi. Sadece bedeni yorgun düşmüş." Rahat bir nefes alan Eren, kendini koltuğa yığılırcasına bıraktı.

Emin olmak için hala etrafına bakıyordu. Miraç'ın iyi olduğuna, kendini bırakmadığına emin olmak istiyordu.

Bir kaç dakika sonra ameliyathanenin kapısı tekrar açıldı. Bu defa ise solgun yüzüyle sedyede yatan Yüzbaşı'yı getirdiler.

Eren hızlı yerinden kalkıp sedyede yaklaşıp elini tuttu. O sırada gülümsemesini sağlayan olay yaşandı. Yüzbaşı, yanına gelip elini tutan Ufaklığını hissedip elini sıkmıştı.

Yoğun bakıma kadar eşlik etmiş ancak daha fazla ileri gidememiş elini bırakmak zorunda kalmıştı.

Omzularını düşüren Eren tekrar koltuklara oturdu. Yanına gelen Akın'a dönmeden, duvara bakmaya devam etti.

" Ben..." Akın'ın yorgun sesine dönüp devam etmesi için bekledi.
" Pişmanım ben... yani ben belki o telefona daha erken baksaydım."

" Akın.. senin bir suçun yok. Olan oldu zaten.. bundan sonra ileriye bakalım. Güzel bakmamız gereken bir Yüzbaşı var." Eren'in bu sözlerine gülen Akın sadece başını sallamıştı.

Rüyasından bir kesit gözlerinin önünde canlandı.

" Seviyorsan söyle Akın. Geç kalma."

" Akın." Kendisine dönen adama uzunca bakmış ardından dudaklarını aralamıştı.
" Geç kalma. Seviyorsan git söyle."

Kaşlarını çatan Akın neden bir anda böyle bir say söylediğini anlamasa da başını salladı. Eren haklıydı, seviyorsa söylemeliydi. Hem ileriyi bilemezdi hem de mesleğinden dolayı iki gün sonrası bile meçhuldü.

Yarım saat sonra Mahir ve Miran birlikte gelmiş ve Akın'a sessizce bir sey söyleyip daha sonra üçlü olarak bahçeye çıkmışlardı.

Koridorda kendi başına kalan Eren sessizliği fırsat bilerek kendini dinledi.

Emanet -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin