Yorgun adımlarla hastaneye giren Eren aynı yorgunlukla soyunma odasına gidip kıyafetlerini değiştirdi. Daha sonra 3.kata çıkarak Yüzbaşı'nın odasına ilerledi.
Her ne kadar arkadaşından bilgilerini almış olsa da kendi gözüyle girmeden rahat etmeyecekti. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde doktorun kontrol sırasında olduğunu görüp utanarak kafasını eğdi.
Yüzbaşı onun bu halime sırıttı. Küçük bir çocuk gibiydi. Daha fazla utanmaması için doktara baktı.
" Gel Eren." Küçük adımlarla doktorun yanına ilerledi. " Miraç bey arkadaşını görmek istiyor ona yardımcı olur musun?"
" Tabi hocam." Dakikalar sonra doktor çıkmış ikili yalnız başına kalmıştı. Eren bir şeyler söylemek istese de utanması buna engel oluyordu.
" Nasılsın ufaklık?" Duyduğu ses ile kafasını kaldıran Eren gülümsedi.
" İyiyim. Sen nasılsın? Yaran?"
" İyi iyi de Akın'ı da görürsem daha iyi olacağım."
" Tamam seni hazırlayalım o zaman." Kapıyı açıp sandalye getirmeye gidecekken duyduğu seslerle arkasını dondu. Gördükleri ile hemen kaşlarını çatıp Yüzbaşı'nın yanına gitti.
Kolundaki serumu çıkaran Yüzbaşı ayağa kalkmış.yataktan destek alarak yürümeye çalışıyordu. Eren hemen koluna girerek destek oldu.
" Sandalye getirecektim." Kaşlarını çatan Yüzbaşı kendisine dönünce gözlerini kaçırdı.
" O kadar da düşmedim ufaklık."
" Ben ufaklık değilim ki. Sen büyüksün." Yüzbaşı yanındaki bedenin burnuna ufak bir fiske attı.
" Benim için küçüksün, ufaklık." Başka bir şey demeyen Eren kaşlarını çatarak, dudaklarını büzdü. Sinirli olduğunu düşünüyordu ama sevimli olduğundan habersizdi.
Yavaş adımlarla asansörün önüne gelip beklemeye başladılar. Çok geçmeden gelen asansör ile 4.kata çıktılar. Kısa süren çıkıştan sonra asansörden inip Akın'ın kaldığı odaya yöneldiler.
Eren kapıyı çalmak istese de Yüzbaşı izin vermeden direkt kapıyı açtı. Televizyona bakan adam kapının aniden açılması ile kapıya döndü. Gördüğü bedenle sırıttı.
" Miraç."
" Nasılsın lan?" Koltuğa ilerleyen beden yavaşça oturup Akın'a döndü.
" Valla bu sefer de ölmedim."
" Ölme zaten sen lazımsın bana." Sırıtsa da asker selamı verdi Akın.
" Emredersin komutanım." Boğaz temizleme sesi ile ikisi de ufaklığa döndü.
" Ben gideyim. Odaya döneceğim zaman gelirim ben. Size de geçmiş olsun." Arkasını dönmüş giderken Akın'ın sesi ile tekrar arkasını döndü.
" Sağol. Arkadaşın ilgilendi sağolsun. Sen istemişsin." Bunları duyan Yüzbaşı kaşlarını çattı.
" Önemli değil. Ben sadece görevimi yaptım." Daha da bir şey demeden dışarı çıkıp geriye kalan işlerini halletmek için aşağı indi.
Odadan çıkan ufaklık ile sırıtan iki yüz durgunlaşmıştı.
" Gökhan'a çok benziyor. O da herkese yetişmek isterdi." Başını eğen Miraç'ı görünce dediklerime pişman oldu. " Miraç ben."
Kafasını kaldıran Yüzbaşı kendini zorlayarak güldü. " Sorun yok."
Yarım saat kadar konuşan iki adam tıklanan kapı ile kapıya döndüler. Aralık kapıdan kafasını içeri sokan Eren daha sonra gülümseyerek içeri girdi.
" Odama gidelim artık Yüzbaşı." Hitap şekilne gülen Akın kendisine dönen Yüzbaşı ile dudaklarını birbirine bastırarak sustu.
" Gidelim bakalım ufaklık." Huysuzca koluna giren çocuk ile sırıtıp Akın'a döndü.
" Kendine iyi bak lan."
" Sen kendine bak bir kere. Yürüyemiyorsun." Yüzbaşı bir şey dememiş ve ufaklık ile odadan çıkmıştı.
Aşağı inip.odaya geçtiklerinde Eren çıkmak istemiş ama Yuzbasi durdurmuştu.
" Eren. Sen nasılsın?" Soruyu anlamayan Eren normal cevap verdi
" İyiyim niye sordun ki?"
" Öyle değil. Abin?" Devamini getiremesen susmuştu ama karşısındaki ufak beden anladı. Burukça gülümseyip anında dolu dolu olan gözleriyle cevap verdi.
" En azından artık gün içinde lavabo köşelerinde ağlamıyorum. Aklıma geldikçe gözlerim dolsa da, köşeye çekilip küçük bir çocuk gibi ağlamak istesemde kendime engel oluyorum artık." Gözlerinden bir damla yaş düşünce hızla silip arkasını döndü ama aniden bedenine sarılan kollar ile olduğu yerde dondu.
" Ağlama ufaklık. Ağlama." Gözlerinden yaşlar akmaya devam etsede ellerini karnında bileşmiş kolların üstüne koydu. Yavaşça Yüzbaşı'nın yaralarını okşadı.
Nerede oldukları aklına gelince hızla ne ara kapandığını bilmediği gözlerini açıp Yüzbaşı'ndan ayrıldı. Yanaklarını silip kendisine bakan adamdan gözlerini kaçırarak konuştu.
" Şey benim.. benim bakmam gereken hastalar var. Ben gideyim." Ardından kendine engel olamayarak parmak uçlarında yükselip Yüzbaşı'nın yanağına ufak bir öpücük kondurdu. Daha sonra hızlı adımlarla odadan çıkıp sırıtarak lavaboya yöneldi. Elini yüzünü yıkayıp kendine gelmeliydi.
Odadan resmen kaçan ufaklığın ardından sırıtarak bakan Yüzbaşı yatağına dönüp uzanırken kapı tekrar açıldı ve ufaklık pıtı pıtı adımlarla içeri girip yanına yaklaştı.
Domatese dönmüş suratıyla serumu bağlayıp gidecekken ellerini tutan büyük ellerle durdu.
" O çocuktan ne istedin?"
" Şey seni ve Akın'ı sürekli kontrol etmesini ve Akın uyandığı zaman hem bana hem de sana haber vermesini istedim."
" Tamam. Git hadi sen." Bir şeyler mırıldanıp giden çocuğun ardından gözlerini kapatarak uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan