Tekrar kapı yönüne bakan Ufaklık, arkadaşını göremeyince oflayıp dışarıya döndü. Bugün izin gününün 3. günüydü ve Emre ike buluşmak için anlaşmışlardı ama Emre bir türlü gelmek bilmemişti.
Dışarıyı seyrederken aniden düşünceleri arasına sızan Yüzbaşı ile gözlerini devirse de gülümsedi.
Aklına ilk olarak birbirlerini gördükleri ilk an geldi. Gülümsemesi buruk bie gülümsemeye dönüştü. O an o kadar perişandı ki. O an sadece abisini düşünüyordu. Ondan bir haber almak için iki gün boyunca beklemişti o kapıda.
Sonra karşısına bir adam çıkmış ve abisinin şehit olduğunu söyleyerek morga getirmişti kendisini. Daha sonra evine bıraktıktan sonra gitmiş ve bir daha birbirlerini görmemişlerdi.
Ne kadar zaman sonra bir patlama olayında karşılaşmışlardı. Aslında o ana kadar düşünmemişti genç adamı. Fakat o andan sonra ger düşüncesi arasına girmiş, gözlerini kapatınca gözleri önüne düşmüştü.
Karşısındaki adama ısındığını, alıştığını hissediyordu ve bunun sadece arkadaşca belki de abisinin komutanı olduğu için ah-kardeş anlaşması gibi bir şey sanıyordu.
Fakat yılbaşında Yüzbaşı'nın kolları arasında kendisini bırakmamasını söylerken Yüzbaşı'nın bırakmam diyisi içine bir şeylerini akmasına neden olmuştu.
Çok geçmeden gecenin bir vakti yalın ayak koşarak evine gitmişti. Sebebi ise rüyasında Yüzbaşı'nın vurulmasıydı. O gece bir aralarındaki sessiz anlaşmanın abi -kardeş olmadığını fark etmişti.
Kim abisi yerine koyduğu bir adam rüyasında vuruldu diye yalın ayak evine koşardı? Kim kendisini bırakmaması için kollarında ağlardı?
Kendiyle çekişmeye başladığı yerde kendisine bunun yalnış olduğunu tekrarlarken bur anda kendini Yüzbaşı'nın dudaklarına bulmuştu.
Yüzbaşı'nın da kendisi ile aynı duygular içinde olduğunu düşündüğü sırada Yüzbaşı kendini geri çekmiş ve bir daha da görüşmemişlerdi.
O iki haftada tüm ümitleri, tüm hayalleri, tüm yasam enerjisi gitmişti. Sevdiği adam ufak bir etkileşim ile kendini öpmüş sonra da pişman olmuştu işte.
( Bu ikisinin 'ufak etkileşimle' ne alıp veremediği var acaba)Sonra aniden hiç beklemediği bir anda gelmiş ve göreve gittiğini söyleyip yine ufak bir öpücük çalarak gitmişti. Üç ay boyunca ne sesini duymuş ne bir haber almıştı Yüzbaşı'dan.
Birkaç gün önce ise Yüzbaşı aramıştı. Sevdiği adamın sesini duymuştu. O andan sonra kendine çeki düzen vermeye başlamıştı. İlk önce kaybettiği evinin temizliği ile ilgilenmiş daha sonra kaybettiği yasam enerjisini kendine aşılamış en sonunda ise kaybettiği kilolarını yavaş yavaş almaya başlamıştı.Sarhoş gözlerle etrafa bakan Ufaklık kapıdan giren Emre'yi görünce ellerini yumruk yapıp gözlerini ovaladı.
Karşısındaki sandalye çekilip Emre oturunca derin bir nefes alıp mırıldandı.
" Hoş geldin."
" Hoş buldum. Da ne bu halin?"
" Gece uyuyamadım ya." Emre imalı gözlerle bakarken göz devirdi.
" Miraç aramıyor değil Emre. Film serisi izledim. Malûm izindeyim."" Tatil işe yaramış ama baksana." Masanın üzerinden eğilip Eren'in çenesinden tutarak sağa sola çevirdi.
" Kan gelmiş yüzüne." Gülerek Emre'nin eline vuran Ufaklık konuştu." Ondan değil aslında." Anlamadığını belli eden Emre kaşlarını çatıp devam etmesini bekledi.
" Miraç aradı." Utanarak elleriyle yüzünü kapatıp kıkırdadı. Emre ise onun bu haline kahkaha attı. Eren ellerini yüzünden çekince parmak uçlarıyla hafif tokat attı.
![](https://img.wattpad.com/cover/242022707-288-k304731.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet -Gay
General FictionYüzbaşı Miraç Kaya ve şehit olan askerinden emanet; Hemşire Eren Aslan